26 Mayıs 2016 Perşembe

İSTANBUL'UN FETHİNİ 50 GÜN GECİKTİREN EVLİYALAR- EVLİYALAR SAVAŞI

İSTANBUL'UN FETHİNİ 50 GÜN GECİKTİREN EVLİYALAR
EVLİYALAR SAVAŞI
Buhara’lı bir şeyh olan Abdül Vedûd Hazretleri Veysi tarikatı mensubudur. Dilinden hiç düşmeyen Allahın sıfatlarından biri olan “Ya Vedûd zikri sebebi ile bu ismi almıştı. Bizans devri İstanbul’unda yaşayan bir Allah dostudur o. Ayasofya içinde rahiplik yapsa da onun asıl amacı orada bulunanları Müslüman yapmaktı. Yani o, kendince kaleyi içeriden fethediyordu. Orada bulunanları Müslüman yapabilirse hiç kan dökülmeden irşâd ile bu fetih gerçekleşecek diye düşünüyordu.
Fatih’in orduları surlara dayanmış, fetih an meselesi ama bir türlü gerçekleşmiyor. Akşemsettin Hazretleri, 70 evliya ve gayb erenleri toplanmış bu işi nasıl gerçekleştireceklerini düşünmekteler. Ve İstanbul’un top, kılıç ve iman ile alınacağına hep birlikte karar verirler. Zaten Allah’ın katında fethi Akşemsettin Hazretleri ve Sultan Mehmet’in birlikte gerçekleştirecekleri daha çocukluk yaşlarında müjdelenmiştir. Ayrıca Allahın katında vakti saati her şeyi bellidir ama dualar ile Allah’ın yardımını almaları gerekmektedir. Ama her nedense dualar bir türlü Allah’ın katına ulaşamaz ve atılan toplarda hedeflerini bulamaz.
Bu durum Akşemseddin Hazretlerini, Molla Gürani’yi ve diğer velileri son derece üzer. Padişaha ulaşıp durumu arz ederler. İstanbul’un teslim alınamama sebebi Ayasofya’nın içindeki bir rahipten dolayı gerçekleşmediğini bildirirler. Orada rahiplik yapan Abdül Vedûd isminde biri, Allah’a “Bir tek mümin kanı dökülmeden İstanbul alınsın” diye gece gündüz gözyaşı dökerek yalvarmaktadır. Bu duayı o kadar gönülden ve sevgi ile yapar ki duası bütün duaların önüne geçer ve diğer duaların göğe çıkmasına mani olur.
Kendisine hemen yaptığı bu duayı kesmesi için ricacı elçiler gönderilir. Ama gelen elçilere bu meselenin çözümünün kendisinde değil. Cibali Baba denilen bir zata ait olduğunu bildirir.
Cibali Baba’da etrafında bulunan ve senelerce birlikte yaşadığı halka kıyamadığı için Osmanlı ordusu tarafından atılan topları yine Allah’ın kerameti ile havada yakalayıp denize atan kişidir. “Gâvurcuklarım ölmesin” diye yalvarır Rabbine. İster ki hiç kimsecikler ölmesin. Duyulan sevgi, Yaradan Allah’ın bütün mahlûkatınadır. Onlar bütün kâinata sevgiyi vermek, herkesi korumak üzere eğitilmiş Allah dostlarıdır.
Bu dururum karşısında Akşemsettin Hazretleri çok üzülür ve seccadesine kapanıp bir gece boyunca Rabbinden bu işi neticelendirmesi için yalvarıp yakarmaya başlar. “ Rabbim ya benim canımı al, ya onun canını al. Çünkü bu evliyanın ruhu kabzedilmeden İstanbul alınamayacaktır ”diye çaresizliğini dile getirir. Bu yakarış Allah’ın katına ulaşır ve o gece Cibali Baba son nefesini verir. Ve o gün İstanbul fethedilir.
Abdül Vedûd Hazretleri de zaten o gün vefat edeceğini çevresindekilere müjdelemiştir. Birde vasiyeti vardır. “Sakın benim bedenime kimse dokunmasın. Melekler gelip bana gusül aldıracak ve beni kefenleyecekler. Sonra sandukam nereye giderse beni oraya götürün” diye olacakları yakınlarına bildirir.
Cihan Padişahı Fatih Sultan Mehmet han, manevi fatihi Akşemsettin Hazretleri ile fethettiği İstanbul’a girdiğinde şehrin bir harabe olduğunu görür. Şehirde Büyük kilise dedikleri Ayasofya’dan başka elle tutulur hiç bir şey yoktur. İlk namazlarını kılmak için oraya ulaşırlar. İbadethaneye yaklaştıklarında Ayasofya’nın heybetinden ürperen Fatih Sultan Mehmet beyaz atından inerek kapıdan içeri girer ve hemen secdeye kapanır. Adet üzere ilk namazlarını burada ifa ederler. Bundan böyle Cuma namazlarını da burada kılacaklardır. İşte ilk Cuma namazında Terleyen Direkte gördüğü nur ile kendine gelir. Yerde kıbleye dönmüş beyaz bir beden yatmaktadır. Yaklaştığında göğsünde kendi kanı ile yazılmış Ya-Vedûd ismini görür. O anda terleyen direkten bir nida işitilir “ Merhum yıkanmıştır, defnedebilirsiniz”. Bunun üzerine yanına gelen Akşemsettin Hazretleri ve 70 evliya “İşte Sultanım, İstanbul’un alınmasını 50 gün geciktiren bu zattır size durumu arz etmiştik” buyururlar.

İstanbul'un Fethinde Şahi Top Mermisini Manevi Güçle Durduran Veli

Asker terör ile savaş eder iken beri taraftan manevi güçler de savaş ediyor.İnsanların bunu bilmesi lazım. Bak bir tanesi pensilvanyadan beddua ediyor. Senin askerin polisinin onun gözünde değeri yok. O kandan besleniyor. O ateşten besleniyor.
Hazreti fatih sulatan Mehmet Han İstanbul'u fetheder iken. "Birgün manevî rical toplanır. İstanbul'un fethini müzakere ederler. Kılıç ile cihad edilerek fethine karar verilir. Ya Vedûd Sultan ise toplantıda Bizans'ın kılıç ile değil, irşad edilerek harp edilmeden fethini müdafaa eder.
Şeyh Abdü'l Vedûd hazretleri fetih ordusunun attığı gülleleri, elleri ile tutmakta ve geri atmakta, İstanbul'un fethini geciktirmektedir.
Durum Fatih Sultan Mehmet Han'a bildirilir. Manevi rical tekrar toplanır ve Cenab-ı Hakka Ya Vedûd Sultan'ın ruhunun kabzı için duâ ederler. Duaları kabul olur. Şeyh Abdü'l Vedûd sultan kuşatmanın 50. günü vefat eder ve İstanbul'un fethi kuşatmanın 53. gününde müyesser olur."
İstanbul'un fethini takip eden Cuma günü, Fatih Sultan Mehmet Han Ayasofya'yı gezip seyrederken, 'Terler direk" denilen yerden ilahi bir nurun parladığını görürler ve oraya giderler. Görürler ki ilahi nurla kaplı beyaz bir vücud kıbleye dönük olarak yatmaktadır. Nurlu göğsünde kırmızı su ile "Ya Vedûd" yazılıdır. Ak Şemseddin, Sivasi Kara Şemseddin ve sair evliya dediler ki:
"İşte Padişahım, İstanbul'un elliüç günde feth olunmasına sebeb bu zât idi. Allah'ın hikmeti ile İstanbul'un fethini rica edip, o gün ruhunu teslim eden bu meczubdur ki, daha önce padişahımızı haberdar etmiştik." dediler.
Manevi güçlerde savaş ediyor. Allah katında bazen öyle makam ve mevki sahibi olan veliler var ki bunları tek başına alt etmek mümkün olamayabiliyor.
Allah dostlarının Allah dostlarına ihtiyacı var. Manevi güçlerinde arka planda savaşı var.
BAHADIR ÇAKIR

ALLAH İÇİN OLMAYAN HİÇ BİR ŞEYİN KIYMETİ YOK

Boğulmak üzere olan karıncayı kurtarmış bir büyük Alim. Şöyle diyor yıllarca cihat ettim o kadar savaş yaptım şu karıncayı kurtardığım ecri alamamışım. Allah Allah için cihat edenlerden eylesin. Allah için yapmadığınız hiç bir şeyin değeri yok. Allah için bir karınca kurtarırsın ya da bir köpek o hepsinden daha makbul olur. (B.Ç)

İNSANLAR KENDİNDEN DAHA ÜSTÜN İNSANLARI İSTEMEZLER

İNSANLAR KENDİNDEN DAHA ÜSTÜN İNSANLARI İSTEMEZLER
Haset insanlığın en büyük düşmanlarından biridir. Hakikat düşmanımızın ağzında zuhur etse hakikati sahiplenmeliyiz. Hakka muhalif olunmaz.
Allah bu dini istediği kişi ve kişilerle yüceltir ve yükseltir buna ben de bir şey diyemem sen de bir şey diyemezsin. Ben dersem benim dilime dertler yağar sen dersen senin başına belalar gelir.
İslamın bize ihtiyacı yoktur. Bizim İslam'a ihtiyacımız var. Sen Allah katında büyük bir yerin var ise biz Allah'ın sevdiklerini seviyoruz. Ama biz Allah katında bir mevki sahibi isek bize itaat etmek zorundasın. Bize muhalif olursan nefsinden ötürü düşman kesilir isen Allah sevdiklerini korur.
Allah kime güç verir ise versin o nasıl ve ne şekilde dilemişse bizim buna bir itirazımız olamaz. itiraz edenler karşısındakinin ilmini çekemeyenler, gücünü çekemeyenler, makam ve mevkisini çekemeyenler Allah tarafından hakkettiği şekilde cezasını görür.
Haset eden hasetçinin, büyü yapan büyücünün, sihir yapan sihirbazın, şeytanlık yapan şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım.
Biz hiç bir zaman büyüklerimize karşı gelmedik, inaşşallah da gelmeyeceğiz. Her zaman büyüklerimiz de bize karşı gelir diye bir korku olmuştur. Nedenini bilmiyorum belki de potansiyelimiz insanları korkutuyor.
İnsanlar yükselme potansiyeli gördükleri insanların ayağını kaydırma yoluna giderler. Allah belalarını verir. Hoca öğrencisine bilgilerini aktarır iken cimrilik yoluna gider. Öğrencisinin kendisini geçmesini istemeyen hocalar da var. Spor hayatında çokça karşılaşılan bir durumdur.
Püf nokta prensibi. Püf noktayı söylemezler. Eğer öğrencisi karşı gelirse o püf nokta ile öğrencisini nakavt edecekleri düşüncesi ile yaşarlar. Halbuki Allah dilediği zaman öğrencinin püf noktaya da ihtiyacı yok. Ama biz diyoruz ki büyüklerine asi gelenler her zaman sonları hüsran olmuştur.
Maneviyatta türbe ziyareti yapar iken ünlü şahısların türbelerine gider iken bazen öğrenciler hocalarından daha ünlü olup hocasının adını sanını bilmiyor olabiliyoruz ama Üftade hazretlerini ziyaret etmeden önce Karacabeyli Hızır Dede'yi ziyaret etmek gerekiyor zira evliyalar büyüklerine uğramadan gelenlere pek lütufta bulunmuyor. Hocasından daha üstün olabilir ama önce hocasına uğrayıp gönlünü almak zorundasın.
Aziz Mahmut Hüdai Hazretlerinin Türbesine varmadan önce hocası Üftade hazretlerini ziyaret edeceksin ki Aziz Mahmut Hüdai manevi ikramda bulunsun.
Biz Hak yoluna baş koyduk, gönül verdik. Yolumuzu hak bildik, başka yollar aramadık. Yol yol gezenler yollu olur. En sonunda da yolunu kaybeder. Ya deli olur divanesi olmaz. Ya veli olur dinleyeni olmaz.
Sen kimsin ki yol beğenmez isin, yollar seni beğenmez yolsuz kalırsın. Yol olmayınca da bu dağlar tepeler aşılmaz kalırsın. Ya dağ bayır gezer iken kazığa geçersin ya da kurda kuşa yem olursun.
insan oğlu hem meleklerden üstün eşrefi mahluk yaratılmışların en şereflisi olabiliyor hem de nankör olup yaratılmışların en aşağısı olabiliyor.
BAHADIR ÇAKIR

BİZ ŞUANDA SAVAŞTAYIZ ARKADAŞ

BİZ ŞUANDA SAVAŞTAYIZ ARKADAŞ
Maddi manada da savaş içindeyiz manevi alanda da savaş içindeyiz. Ayriyeten maddi olayların da arkasında manevi bir savaş var. Gizli güçlerin savaşı. Her türlü cihette haberimiz olsun ve ya olmasın savaş halindeyiz.
Savaş deyince illaki tank tüfek vesaire ile olacak diye bir kanun yok. Biyolojik savaş olur. Kuş gribi, domuz gribi vesaire. Psikolojik savaş olur en büyük ayağı medya. Yalan haberler iftiralar şunlar bunlar. Birde bizim bildiğimizsavaş tank tüfek füze savaşı.
Türkiye bu üç savaş türünde de savaş halinde. Haç ile hilalin bir savaşı var. Hilalin başını Türkiye çekiyor. Dolayısı ile kafirler her kanattan terör ayağı olsun. Medya ayağı olsun hep Türkiye'yi devre dışı bırakma çabasında. Çünkü Türkiye devre dışı kalırsa daha nice seneler Müslümanların sırtından geçinecekler. Müslüman çoğrafyaları kan gölüne çevirebilecekler.
Bu gerçeğin farkına varalım. Varamazsak çekecek çilemiz vardır. Varırsak ne ala. Ben varacağımızı düşünüyorum şundan dolayı. Allah artık kafirlerden döktükleri kanların hesabını soracak.
Türkiye güçlenir, ilerde islam birliğini kurar. kafirler bunu engelleyemeyecek gidişat bu yönde. Allah böyle dilemişse bunu kimse önleyemez. Ne içeride ki bedbaht düşmanlar bunun önüne geçebilir ne de dışarıdaki düşmanlar bunun önüne geçebilir. Muradı ilahi böyle dilemişse böyle olacaktır. Kimse engelleyemez. Kimse durduramaz. Eğer bizim lehimizde Allah dilemişse engellenemez.
Ama yok eğer çekecek çilemiz var ise Allah'ın karşısında dik duruyor isek Allah'ın karşısında dik duranlar kaybetmeye mahkumdur. Allah kulları vasıtası ile intikamını alır.
BAHADIR ÇAKIR

ALLAH İZİN VERMEKSİZİN HİÇ BİR ŞEY OLMAZ

ALLAH İZİN VERMEKSİZİN HİÇ BİR ŞEY OLMAZ
Katil sınırlı iradesi ile cinayet işlemeyi kafaya koyar. Allah katında bu olay hakkında karar çıkar. Allah katında her olay öncesi karar alma süreci vardır. Bu sürece bir sürü şey dahil olur. Katil geçmiş günahından ötürü suçu işlemeye haiz kabul edilirse Allah izin verir maktulde hakketmiştir öldürülmeyi. Suç ve ceza birleşir.
Allah katile güç verir. Öldürebilme gücü, maktule de öldürülme verilir. Eğer Allah izin vermese idi Katil olamaz kimse. Katil katilliği hak eder, maktulde öldürülmeyi hak eder. Allah da izin verir olay cereyan eder.
Her şey sınırsız irade sahibi Allah'ın çekimi altındadır. Kulun iradesi ne cinayet işleyebilir nede başka bir şey yapabilir.
Kader planında katilin katil olacağı önceden Allah tarafından bilinen bir şeydir. Allah bildiği için kader kitabına yazmıştır. Allah her şeyi bilir. Kulları yaratmadan önce kimin katil olacağı kimin maktul olacağını bilir. Ve bildiği için kaderleri yazılıdır.
Her şeyi yaratan Allah yarattıklarının ne yapacağını neden bilmesin. Kainatta her şey bir enerjidir. Allah enerji vermez ise bu düzen işler mi?
Allah izin vermediği zaman kimse katil olamaz. Bir kişi öldürmeye yeltense bile Allah izin vermemiş ise güç vermez katil olamaz. Tabancası tutukluk yapar. o an heyacandan bayılır. Ve ya o an Allah dilerse onu öldürür katillik yapamaz.
Her şey Allah'ın elinde saçma sapan düşünceler olmaz.
Çalışmadan yemek elbette olmaz. Ama çalıştıran kim çalışmana izin veren kim?
BAHADIR ÇAKIR

ALLAH HER ŞEYE KARIŞIR

ALLAH HER ŞEYE KARIŞIR
Allah'ı bu işe karıştırma diyenler Allah bil ya da bilme her işe karışır. Allah katında her şey hakkında hüküm çıkar.Hüküm sahibi Allah'tır.
Allah'ın kararları hep lehine olmaz aleyhine de olur. Biz Müslümanız diye biz ezilmeyeceğiz anlamına gelmez bu.Her şey Allah'ın aletidir. Bir hata yaparsın zalim bir kul zülmeder. Zalim kul da sana yaptığının cezasını o da çeker.
Ama her şey Allah'ın dilemesi ile olur. Katil cinayetini Allah'ın dilemesi ile gerçekleştirir. Suç ve ceza bir araya gelir. Katilde suçludur, maktul de suçludur. Haberler de duyarız suçsuz yere öldürüldü. Belki o an öldüren onu suçsuz öldürmüş olabilir ama ölü dirilse ben filan yerde Allah'a asi geldim filan yerde şu büyük suçu işledim ve cezamı bu katil verdi der. Katil de suçludur, onunda geçmişinde mutlaka bir yerde bir isyan perdesi çıkar.
Burası sebepler alemi sebepsiz yere hiç bir şey olmaz. Suçsuz yere kol bacak kırılmaz.
BAHADIR ÇAKIR

KRALI EN ÇOK MUTSUZ EDEN ŞAKLABAN

KRALI EN ÇOK MUTSUZ EDEN ŞAKLABAN

Etrafınızda şaklabanlar var. Şaklaban olmayan yer yok. Yalaka takımı aslında en büyük sorun bunlardır. Şaklabanlar fakat krallar bu şaklabanlar yüzünden mutsuz olurlar.
Şaklabanlar olumsuzluklardan beslenir. Ve sizin başınıza sürekli kötü şeyler gelmesini ve sizin derdinize deva oluyor gibi gözükmek onların en çok istediği şeydir.
Ve bu bakımdan hep negatif enerji yayarlar. Yalakalar bir insanı batmasına sebeptir. Yalakalar siz kötüde yapsanız hep sizi destekler sizi uyarmaz aksine size güç veriyormuş gibi görünürler. Kibirlenmenize kendinizi bir şey zannetmenize neden olurlar. Yalaka takımı temizlenmeyen yerden hayır kadar şerde hasıl olur.
Yalakaları ile yürüyen batağa gider. iki dünya sadetini kaybeder. kibir yapar yaptığı bütün hayırlar elinden kayar.

BAHADIR ÇAKIR

KİBİR BÜTÜN HAYIR VE HASENATI YOK EDER

KİBİR BÜTÜN HAYIR VE HASENATI YOK EDER

Kibirle basılmaz bu yer küreye. Toprağın hakkı var. Üzerine basma hakkı. Ve bunu zamanı geldiği zaman alır. Ey üstümde kibirle yürüyen bre aldanmış aslından sen gurur yapacak hiç bir şeyin yok diyecek. Ben şuyum ben buyum toprak diyecek ki aslında sen hiç bir şey değilsin. Bütün faniler ölümlüdür. Her nefis ölümü tadacaktır. Ve hiç kimse yanında dünyalık bir şey götüremeyecek.
O halde nedir bu kibir. Nedir bu makam hırsı nedir? kendini bir şey zannetmeler nedir? Bırak kul için kula kul olmayı. Kula yaranmaya çalışanlar kula yaranılmaz. Ne yaparsan yap hepsi Allah için olsun. kul için eyleyenin avuçlarına boş koyarlar. iyilik yap denize at malik bilmez ise Halik bilir.
Kullara iyilik yap ama kullar için değil. Allah'ın kullarına Allah için hizmet edilmeli. Şuna yaranayım şu bu işimi yapar belki bu şu işimi yapar belki diyerek kimsenin gözüne girmeye çalışma. İşte gizli şirkler batağı.
Allah'ın iş vermediği kişiye Cumhurbaşkanı bile iş veremez. Allah'ın yolunu iznini açmadığı adamı dünyanın kralı olsa yolunu izini açamaz. Allah'ın yürü dediğini de kimse durduramaz.
Bütün dünya birleşse bütün dünya karşı olsa Allah'ın yürüttüğü yürür kimse engelleyemez.

BAHADIR ÇAKIR

TESLİM OLAN TERÖRİSTLERİ NE YAPACAĞIZ-TERÖRLE MÜCADELE NASIL OLMALI

TESLİM OLAN TERÖRİSTLERİ NE YAPACAĞIZ
İslam'a göre hareket edebilir isek eğer hata yapmayız ama kendi kafamıza göre gitmeye kalkar isek hata yaparız. Teslim olan teröristti ne yapacağız İslam savaş hukukuna bakacağız. Ama yasalarımız İslam hukuk sistemine göre değil ne yazık ki.
İslam savaş hukukuna göre teslim olanı öldürmek cinayet. Fakat teslim olanlardan da belli bir yaptırımı var. O yaptırımı yapmak zorundasın.
Teslim olan esir olur. Hür olamaz. Peygamberimiz s.a.v bedir savaşında esir aldıkları esirleri fidye karşılığında serbest bırakıldı. Fidye ödeyemeyenlerden, okuma yazma bilenlerin Müslümanların çocuklarından onar kişiye okuma-yazma öğretmeleri istendi. Esirler Müslümanlar arasında dağıtıldı.Esir alınanlardan sadece ikisi idama mahkûm edilmiştir. Çünkü bunlar Mekke'de inananlara yapmış oldukları zulümden dolayı idamı haketmişlerdi.
Bizim referans alacağımız mecra bellidir. Dolayısı ile teslim olan teröristler bizim esirimizdir. Ve özgür olabilmeleri için bugün de fidye alınmalıdır.Çalıştırılmalıdır. Bedelini ödeyene kadar çalıştırılmalı. Ve ders verilmelidir.
İçlerinde doktor vesaire olanlardan istifade edilmelidir. Bombacılar nasıl bomba yaptıklarını bilmeyenler öğretebilirler. Tuzakçılar varsa nasıl tuzak hazırladıklarını anlattıracaksın.
Teröristlerin çok iyi analiz edilmesi lazım. Bu işin medya ayağı da medyayı öyle bir bu işe adapte edeceksin ki medya bilgilendirme ve bilinçlendirme yapacak. Teröristlerin iç yüzünü ortaya çıkaracak.
Terörle mücadele her açıdan yapılırsa. Çok kısa sürede işi biter. Fikri açıdan mücadele edeceksin. içeride mücadele edeceksin dışarıda mücadele edeceksin.
Fikri açıdan mücadeleyi medya üstlenmeli, olanı anlatsa yeter. İçeride yardım ve yataklık yapanlar tek tek tespit edilecek. Meclisteki terör odakları tek tek pimi çekilecek. En baş terörist kimse ilk onun beynini dağıtacaksın. Sınır dışında terörist odaklar Suriye'de ABD'nin destek verdiği guruplar hiç kimseyi dinlemeyeceksin darma duman edeceksin. Şuan durursan bu terör bitmez. Ele aldığın işi bitireceksin.
İçeride ve dışarıda tüm teröristlerin 1 aylık ömrü var yok. Allah devletimizin, ordumuzun yar ve yardımcısı olsun içimizde var olan hainleri yerle bir etsin.
İnşallah gelecek aydınlıktır.
MEVLAM GÖRELİM BAKALIM NE EYLER NE EYLER İSE GÜZEL EYLER.

BAHADIR ÇAKIR

25 Mayıs 2016 Çarşamba

ZALİMLERİN SONLARI

   Allah dilemeksizin tek bir yaprak bile kıpırdamaz. Yüce Mevlamız bizi yaratmadan evvelde bizim nasıl bir hayat çizgisi izleyeceğimizi biliyordu. Allah katında her şey bir anda olup bitmiştir. Yüce Mevlamız kimin cennetlik kimin  cehennemlik olduğunu biliyor. Ve bildiği içinde yazmıştır. Allah sonsuz ilmi ile kainatta olup bitecek her şeyi bilmektedir. Bütün yaratıkların kaderi Allah tarafından bilinen bir şeydir.
    Allah sonsuz irade sahibidir. Bütün her şey onun iradesi dahilinde gerçekleşmektedir. Sev ya da sevme hoşumuza gitsin ve ya gitmesin her şey onun dilemesi ile olmaktadır. Kainatı idare eden Allah'tır.
    Tüm olumsuzluklar kulların kendi elleri ile işlediklerinden ötürüdür. Ama Yüce mevlamız yine de çoğunu affeder. Kullara gelen bela ve musibetler ise kırıntılardan ibarettir. Ve biz her ne kadar şer görsek de her şerde bir hayır mevcuttur.
     Eğer Yüce Mevlamız bizim her işlediğimiz günaha karşılık bir musibet gönderecek olsa idi dağların ve taşların kaldıramayacağı kadar belaya giriftar olurduk. Allah çoğunu affediyor. O çok merhametlidir. Bir anadan kaç bin kat daha merhametlidir.
     Bizim Allah'ın merhametinden başka sığınacak bir sığınağımız yoktur. İslam dünyasının başına gelen belalar ve musibetler kendi elleri ile kazandıklarından ötürü gelen belalardır.
      Allah kafirler aracılığı ile İslam dünyasının cezalarını kesiyor. Neden ötürü bu belalara maruz kalındı bunu çok detaylı araştırır isek bulabiliriz. Yarın da kafirlerin cezası kesilecek nasıl ne şekilde kesilir bunu saptamak zor. Allah dilerse lutfeder ise bunu gösterir ve bizde anlatırız.
      Nasıl öldürdüler ise o şekilde öldürülecekler. Hatta bu kafirlerin yaptıkları birikiyor. Bizim yaptığımız hatalara karşılık anında  hesabımızın görülmesi gibi olmayacak onların hesabı toptan görülecek. Ve İslam dünyasının yaşamış olduğu bu perişanlıktan daha aşağı bir konuma düşeceklerdir. Bu muhakkaktır, Allah'ın Adaletinin tecellisini elbette göreceğiz.
       Hem bu dünyada onların hesabı görülecek hemde diğer dünya da zalimlerin hesabı görülecek. Allah zalimlerin varsa sevabı onları mazlumlara verir. Mazlumun günahlarını zalimlerin üzerine yükler. Ve o zalimler en iyi şekilde hak ettiği şekilde hesabı görülür. Allah hesabı en iyi bilendir.
   
BAHADIR ÇAKIR

İslam Düşmanı Avrupa Can Yaktığın Gibi Canın Yanacak

   Ey İSLAM düşmanları can yaktığınız gibi canınız yanacak. Türkiye'de terörün bitmesi için önce meclisteki teröristlerin işinin bitirilmesi gerektiğini her defasında dile getirdik. Ve şuan da bu öngörümüz işleme alındı ve Meclisteki kravatlı teröristler temizleniyor. Bunun neticesinde bir dizi reaksiyon gerçekleşecektir. Bizim aleyhimizde olmayacak tam tersine lehimizde olacaktır.
    Bunların hamisi Avrupa, Ermenistan, Rusya, ABD gibi ülkelerdi. En büyük lojistik destek ve örgütün kaçış yeri kara paralarını biriktirdiği yer AVRUPA'idi. Ve dolayısı ile örgüte vurulan darbenin en büyük yansıması Avrupa'da hissedilecektir. Ey Avrupa sen beni koruyamadın diyerek Avrupa'da biriktirmiş olduğu parayı ele geçirdikten sonra Avrupa'nın anasını ağlatacktır.
    Çünkü hep böyle olmuştur. Afkanistan savaşında ABD Rusya'ya karşı EL KAİDE'ye destek verdi ve sonucunda ne oldu bir zamanlar destek verdiği El Kaide ona 12 Eylül İKİZ KULELERİN vurulması ile geri döndü.
    Avrupa terör örgütlerine destek veriyor. Ocaklarımıza ateşler düşürdü, ve dahi bu karşılıksız kalmayacaktır. Avrupa çok huzursuz olacak. Huzuru kaçacak kaçmalı.
    Avrupa bizim gibi teröre de alışık değil. Terör Avrupa'yı bitirir. Ve Avrupa'yı bitirecek olan terördür. Vurduğu yerden vurulacak.
     Avrupa bizden ekmek dilenecek. Gün gelecek bizden ekmek dilenecek. Ama o ekmeği onlara vermeyeceğiz. İslama itaat ederseniz, dininizi bırakıp İslam'a inanırsanız ekmek var, yoksa ekmek yok diyeceğiz. İşte bu günler çok uzak olmayan bir zamanda olacaktır.

BAHADIR ÇAKIR

24 Mayıs 2016 Salı

YENİ KABİNE-Başbakan Binali Yıldırım, 65. hükümet listesi-

YENİ KABİNE
Yeni kabineye bakış açımız. Yeni kabine on numara beş yıldız. Yıldırım hızına geçişin bir göstergesi olarak görüyoruz. Yeni bakanlar değişen bakanlar çok yerinde alınmış kararlar topluluğu olarak görüyoruz. Bu yeni bakanların halkta karşılığı çok fazla olduğunu görüyoruz. Yeni görev alan şahıslar bu davayı sırtlanmış fakat daha önce çok etkili görevler alamamış şimdi hak ettikleri makam ve mevkilere tam zamanında gelen şahıslardır. AKP'nin en iyi kadrosu olarak görüyorum. Şu zamana kadar gelmiş geçmiş en iyi kadro budur. Belki de son kadro. Assolistler en son çıkar deyimine uygun bir kadro. En güzeli en sona saklamak bu olsa gerek. Kur'an'ı Kerim'e uygun yeni bir anayasa sürecinin hızlı ve güzel bir şekilde icra edilmesini Yüce Mevlam'dan en kalbi duygularımla niyaz ediyorum. (B.Ç)

Başbakan Binali Yıldırım, 65. hükümet listesi

YENİ KABİNE TAM LİSTE AŞAĞIDAKİ GİBİDİR

BAŞBAKAN
Binali Yıldırım

BAŞBAKAN YARDIMCILARI
Nurettin Canikli
Mehmet Şimşek
Numan Kurtulmuş
Yıldırım Tuğrul Türkeş
Veysi Kaynak

Önceki Başbakan Yardımcıları
Numan Kurtulmuş
Mehmet Şimşek
Yalçın Akdoğan
Tuğrul Türkeş
Lütfi Elvan


ADALET BAKANI
Bekir Bozdağ

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
Fatma Betül Sayan Kaya

Önceki Bakan
Sema Ramazanoğlu

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI
Ömer Çelik

Önceki Bakan
Volkan Bozkır

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
Faruk Özlü 

Önceki Bakan
Fikri Işık

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI
Süleyman Soylu

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
Mehmet Özhaseki

Önceki Bakan
Fatma Güldemet Sarı

DIŞİŞLERİ BAKANI
Mevlüt Çavuşoğlu

EKONOMİ BAKANI
Nihat Zeybekçi

Önceki Bakan
Mustafa Elitaş

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
Berat Albayrak

GENÇLİK VE SPOR BAKANI
Akif Çağatay Kılıç

GIDA, TARIM VE HAYCANCILIK BAKANI
Faruk Çelik

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
Bülent Tüfekçi

İÇİŞLERİ BAKANI
Efkan Ala

KALKINMA BAKANI
Lütfi Elvan

Önceki Bakan
Cevdet Yılmaz

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
Nabi Avcı

Önceki Bakan
Mahir Ünal

MALİYE BAKANI
Naci Ağbal

MİLLİ EĞİTİM BAKANI
İsmet Yılmaz

Önceki Bakan
Nabi Avcı

MİLLİ SAVUNMA BAKANI
Fikri Işık

Önceki Bakan
İsmet Yılmaz

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
Veysel Eroğlu

SAĞLIK BAKANI
Recep Akdağ

Önceki Bakan
Mehmet Müezzinoğlu

ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI
Ahmet Arslan

Önceki Bakan

Binali Yıldırım

23 Mayıs 2016 Pazartesi

TERÖR SON ANLARINI YAŞIYOR

TERÖR SON ANLARINI YAŞIYOR
Ülkemizde 30 yıldır faaliyet gösteren terör son anlarını yaşıyor. Terör başını rüyamda boğarak öldürdüm.Dokunulmazlıkların kaldırılması ile teröre nefes veren siyasi ayağı kaymış ve terör nefessiz kalmış ve boğulmak üzeredir. Terör tamamen bitecek.Manevi güçler ve maddi güçler her alandan terörün ipi çekilmiştir. Her alanda yıldırım hızına geçilerek büyük atılımların gerçekleşeceği günler yakındır. Allah'ın rahmet ve merhamet tecellileri her geçen gün daha da artmaktadır. Yüce Mevlamız artık küfrün belini kırarak bazı olayları bizim lehimize sonuçlandıracaktır.
   Muradı ilahi sebepleri birleştirerek yolumuzu izimizi açacaktır. Artık her girdiğimiz iş güzel sonuç çıkarak her yaptığımız bizim lehimize sonuçlanma yolunda ilerleyecektir. 2017 bir milat hangi açıdan ülkemiz ve milletimiz açısından. Ülkemiz artık gündemi belirlenen bir ülke olmayacak dünya çapında gündem belirleyen konumuna geçecektir.
    Bizim belimizi büken en büyük etmen kişisel menfaat ve çıkarlarına düşkün olmaktır. Milletimizin fertleri artık kişisel menfaat ve çıkarları doğrultusunda değil, ülke menfaatleri ve çıkarları doğrultusunda hareket etmeyi bir şekilde öğrenmelidir. Kişisel menfaatleri ve çıkarları doğrultusunda hareket edenlerin başlarına çok büyük belalar gelecektir. Bunlar hastalık, geçim sıkıntısı, huzursuzluk, iç bunalım, panik ataklar vb. şekillerde kendilerini gösterecektir.
    Kader perspektifinde baktığımız zaman Allah Aydınlıkları karanlıklar üstünde hakim kılma yolunda karar kıldığına inanıyoruz. Ve bu doğrultuda bir şekilde olaylar neticelenecektir. Sebepler Hakkın birer aletidir. Suçlular bir şekilde cezalarını bulacaktır. İslam dünyası bedelini ödedi artık sıra İslam dünyasına bedel ödeten zalimlere geldi. Ve çok uzak olmayan bir zamanda bunların çatırtılarını Tv ekranlarında haberlerde izliyor olacağız inaşallah. Öldürdükleri gibi ölecekler ve bunu tüm insanlık görecek. Allah'ın mazlumlara zalimlik yapanlardan nasıl intikam aldığını tüm dünya görecektir. Hangi sebepler ile bu intikam alınır bilemiyorum ama Allah intikamını alır. Kafirlerin hesabı toptan görülür.
     Ümmet ne olursa olsun Allah'a ve peygamberine itaat eden herkes Allah'ın merhametine gark olacağına inanıyorum. Ümmetin en kötüsü en asi olanı bile Allah'ı ve peygamberlerini sevip saygı gösterdiği müddetçe Allah'tan rahmet tecellileri açık olacağına inanıyorum. Yüce Mevla tüm kullarını seviyor. Allah'a ve peygamberlerine kötü söz söylemeyen ve söylettirmeyen insanlar ne olursa olsun, mükafatlandırılacağına inanıyorum.
      Yaptığı eylemin kötü bir fiil olduğunu bilmek ayrıdır yaptığını meşrulaştırmak ayrıdır. Yaptığı günahı meşrulaştırma yoluna gitmeyen Allah'tan af ve merhamet uman insanlar ne olursa olsun karşılık göreceğine inanıyorum. Yaptığı günahı meşrulaştıran imam efendiler ilahiyatçı bazı profösörler de tam aksine kafirler zumresin de karşılığını bulacaktır.

BAHADIR ÇAKIR

17 Mayıs 2016 Salı

sevgide haddi aşmamak lazım

   Birbirini çok sevenler deli gibi bir birine aşık olduğunu söyleyenler. Sen olmazsan yaşayamam diyenler. Çok büyük laflar söylüyorlar. Büyük lokma ye büyük konuşma demişler. Çok sevenler senin için ölürüm diyenler biz ölümüne sevdik diyenler. Sevdiklerini ilahlaştırmış ve puta dönüştürmüş olurlar. Sevgiyi kalplerine koyanı unutmuş büyük bir gaflete düşmüş olurlar. Allah bizi böyle olanlardan eylemesin. Çok severek evlenenler çok sevdik aşk vesaire sonuç bir zaman donra her gece dövüş kavga ortamına dönüşüyor. İlahi bir durumdur bu, hani çok sevmiştin ama şimdi kavga ediyorsun. En çok sevilmesi gereken bellidir her şeyin bir dozu vardır sevginin de. En büyük boşluğumuz bazen sevgi haddi aşıyoruz ve Allah en çok sevdiğimiz ile bizi imtihan ediyor. En çok sevdiğimizden en büyük darbeyi yiyoruz. O halde çok değil herkesi haddince sevmek lazım. Yaratıkları Yaradan gibi sevmemek lazım. (B.Ç)

4 Mayıs 2016 Çarşamba

TÜRKİYE İLE SURİYE ARASINDA MUHTEMEL BİR SAVAŞIN DEĞERLENDİRİLMESİ

     Basbakan Davutoğlu Suriye'ye karadan gireriz gerekirse diyor. Olasi bir savaş durumunu değerlendirmeye alalim. Akdenizde İngiliz, Fıransız, Alman, Rus savaş gemileri cirit atiyor. Suriye kaynayan kazan gibi oraya açık açık girmek demek ölüme bile bile yürümek demek. ABD'nin ve digerlerinin amaci Suriye'de istikrari sağlamak mı yoksa güçlenen Turkiye'yi bir ablukaya tuzağa düşürmek mi? Bana sorarsanız Turkiye savaşa çekilmek isteniyor. Suriye aşırı derecede karışık. Turkiye oraya karadan girsin kimin kime vurduğu belli olmaz. ABD'de secim var biz bundan yararlanırız hayır kesinlikle böyle düşünülmemeli. Şuan savaş icin uygun bir ortam yoktur. Girerse ne olur cok sayıda asker kaybı olur, neden kimin bomba attigi belli olmaz. Yanlışlıkla müttefikimiz Turkiye'ye vurduk diyeceklerdir. Suriye'ye şimdi girilmez Akdenizdeki savaş gemileri çekilmeden Suriye'ye girilmemeli. İslam ordusu diyoruz madem şu islam ordusunu görelim. Havadan bir bombalayin bakalim ortalığın nabzı ne oluyor? Bir bakalım. Sudi Arabistan nerede? Suriye'de onlarin ırkdaşları ölüyor neredeler? Türkiye kendini riske atmasin cok kritik bir virajdayiz. Türkiye küresel güç olma yolunda ilerliyor. Osmanlinin yukselis devri gibi bir zamandayiz, Osmanliya yukseliste fetret devrini yasatan Ankara savasini hatirlatirim. Yildirim Beyazit Turk boylarinin Timurun saflarina gecmesi nedeni ile savasi kaybetti ve esir dustu. Madem kardeşiz hani kardeslerimiz nerede? Tarih ihanet eden hainlerle doludur. Gevura guvenerek is yapma yamulursun, duman olursun. Olası bir savaş Akp'nin isini bitirir. Meral Aksener konusundada birazcik sima okuma ilmimiz varsa eger şunu soyleyebilirim. Gelmemesi icin elimizden geleni yapmaliyiz. Son pismanlik fayda vermez. Devlet deneme tahtasi degil.
   
  BAHADİR CAKİR

1 Mayıs 2016 Pazar

KADER ile ilgili HADİSİ ŞERİFLER


KADERE İMAN

4795 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Kul, hayrıyla, şerriyle kadere inanmadıkça, kendine (hayır ve şerden) isabet edecek şeyi atlatamayacağını, (hayır ve şerden) kaçacak olan şeyi de yakalayamayacağını bilmedikçe iman etmiş olmaz."

Tirmizi, Kader 10, 2145.

4796 - Ubâde İbnu's-Sâmit radıyallahu anh oğluna ölümü sırasında demiştir ki: "Oğulcuğum, başına gelecek olan şeyin asla atlatılamayacağını, kaçırdıklarını da yakalayamayacağını bilmedikçe sen, imannın hakikatının tadını asla bulamazsın. Zira ben, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle söylediğini işittim:

"Allah'ın ilk yarattığı şey kalemdir. Kalemi yarattı ve: "Kıyamete kadar olacak şeylerin miktarlarını yaz!" dedi."

"Oğulcuğum, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'dan şunu da işittim:

"Kim bu inanç dışında olarak ölürse benden değildir."

Ebu Davud, Sünnet 17, (4700); Tirmizi, Kader 17, (2156).

KADERLE AMEL

4797 - İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, elinde iki kitap olduğu halde yanımıza geldi ve:

"Bu iki kitap nedir biliyor musunuz?" buyurdular. Cevaben:

"Hayır, ey Allah'ın Resûlü! bilmiyoruz. Ancak bildirmenizi istiyoruz!" dedik. Bunun üzerine sağ elindekini göstererek:

"Bu Rabbülâlemin'den (gelmiş) bir kitaptır. İçerisinde cennet ehlinin isimleri mevcuttur. Hatta onların babalarının ve kabilelerinin isimler de mevcuttur ve sonunda da icmal yapmıştır. Bunlara asla ne ilave yapılır, ne de onlardan eksiltmeye yer verilir. Hiç değişmeden ebedi olarak sabit kalır" buyurdular. Sonra sol elindekini göstererek:

"Bu da Rabbülâlemin'den bir kitaptır. Bunun içinde de ateş ehlinin isimleri, onların atalarının isimleri ve kabilelerinin isimleri vardır. En sonda da icmâllerini yapmıştır. Bunlara asla ne ziyade yapılır, ne de eksiltmeye yer verilir!" buyurdular. Ashabı sordu:

"Öyleyse ey Allah'ın Resûlü, niye amel ediliyor? Madem ki her şey önceden olmuş bitmiş, yazılmış ve artık yazma işinden fariğ olunmuş (bir daha yapma gayreti de niye)?"

Resûlullah şu cevabı verdi:

"Siz amelinizle doğruyu ve istikameti arayın! İtidali koruyun, Zira, cennetlik olan kimsenin ameli, cennet ehlinin ameliyle sonlanır; (daha önce) ne çeşit amel yapmış olursa olsun. Keza cehennemlik olanın ameli de cehennem ehlinin ameliyle sonlanır, hangi çeşit amel ile amel etmiş olursa olsun!"

Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, sonra elindeki kitapları atıp, elleriyle işaret ederek dedi ki:

"Rabbiniz kullardan artık fariğ oldu, birkısmı cennetlik, birkısmı da cehennemliktir."

Tirmizi, Kader 8, (2142).

4798 - Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Biz bir cenaze vesilesiyle Baki'u'l-Ğarkad'da idik. Derken yanımıza Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm çıkageldi ve oturdu. Biz de etrafında (halka yapıp) oturduk. Elinde bir çubuk vardı. Çubuğuyla yere birşeyler çizmeye başladı. Sonra:

"Sizden kimse yok ki, şu anda cennet veya cehennemdeki yeri yazılmamış olsun!" buyurdular. Cemaat:

"Ey Allah'ın Resûlü, dedi. Öyleyse hakkımızda yazılana itimad edip ona dayanmayalım mı?"

"Çalışın, buyurdular. Herkes kendisi için yaratılmış olana erecektir. Cennetlik olanlar, saadet(e götüren) amelde (muvaffak) olacaktır. Şekâvet ehli olanlar da şekâvet(e götüren) amelde (muvaffak) olacaktır!"

Sonra şu ayeti tilavet buyurdular. (Mealen): "Kim bağışta bulunur, günahtan kaçınır ve dinin en güzelini tasdik ederse, biz de ona hayır ve kolaylık yolunu kolaylaştırırız" (Leyl 5-7).

Buhari, Tefsir, Leyl, Cenaiz 83, Edeb 120, Kader 4, Tevhid 54; Müslim, Kader 6, (2647); Ebu Davud, Sünnet 17, (4694); Tirmizi, Kader 3, (2137), Tefsir, Leyl, (3341).

4799 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Süraka İbnu Malik İbnu Cu'şem radıyallahu anh gelerek sordu:

"Ey Allah'ın Resûlü! Bize dinimizi açıkla. Sanki yeni yaratılmış gibiyiz. Şimdi amel ne husustadır: Kalemlerin kuruduğu, miktarların kesinleştiği şeylerde mi, yoksa istikbale ait şeylerde mi çalışacağız?"

"Hayır (istikbale ait şeylerde değil). Bilakis kalemlerin kuruduğu, miktarların cereyan ettiği (kesinleştiği) hususta!" buyurdular. Sürâka tekrar:

"Öyleyse niye amel edelim (boşa zahmet çekelim)?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm:

"Çalışın! Herkes yaratıldığı şeye erecektir! Herkes, (yazıldığı) ameliyle amil olacaktır!" buyurdular."

Müslim, Kader 8, (2648).

4800 - İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Sâdık ve Masdûk olan Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Sizden birinin yaratılışı, annesinin karnında kırk günde cem olur. Sonra bu kadar müddetle "alaka" olur. Sonra bu kadar müddette "mudga" olur. Sonra Allah bir meleği dört kelimeyle gönderir: (Bu melek) rızkını, ecelini, amelini, şaki veya said olacağını yazar, sonra ona ruh üflenir. Kendinden başka ilah olmayan zâta yemin olsun, sizden biri, (hayatı boyunca) cennet ehlinin ameliyle amel eder. Öyle ki, kendisiyle cennet arasında bir zirâlık mesafe kaldığı zaman ona yazısı galebe çalar ve cehennem ehlinin ameliyle amel ederek cehenneme girer. Aynı şekilde sizden biri (hayatı boyunca) cehennem ehlinin amelini işler. Kendisiyle cehennem arasında bir ziralık mesafe kalınca yazısı ona galebe çalar ve cennet ehlinin amelini işleyerek cennete girer."

Buhari, Kader 1, Bed'ü'l-Halk 6, Enbiya 1, Tevhid 28; Müslim, Kader 1, (2643); Ebu Davud, Sünnet 17, (4708); Tirmizi, Kader 4, (2138).

Rezin şu ziyadede bulundu: "(Resûlullah) şunu da buyurdular: "Nutfe düştü mü, kırk gün rahimde uçar. Sonra kırk günde alaka olur. Sonra kırkgünde mudga olur. Bir nefis olarak yaratılma safhasına gelince, Allah onu tasfir edecek (şekillendirecek) bir melek gönderir. Melek iki parmağının arasında toprak olduğu halde gelir. Onu mudgaya karıştırır. Sonra onu yoğurur, sonra da emredildiği üzere onu tasvir eder."

4801 - Âmr İbnu Vasıla anlatıyor: "Abdullah İbnu Mes'ûd radıyallahu anh'ı dinledim. Demişti ki: "Şakî, annesinin karnında iken şaki olandır. Said de başkasından ibret alandır." (Bunu işittikten sonra) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın ashabından Huzeyfe denen zata uğradı ve İbnu Mes'ud'un söylediğini anlattı ve sordu:

"Kişi amelsiz nasıl şakî olur?" Huzeyfe radıyallahu anh:

"Buna hayret mi ediyorsun? Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle söylediğini işittim:"

"Nutfenin (rahme düşmesinden sonra) kırkiki gece geçti mi, Allah ona bir melek gönderir (ve onun vasıtasıyla) nutfeyi şekillendirir; işitmesini, görmesini, derisini, etini, kemiğini yaratır. Sonra melek sorar:

"Ey Rabbim! Bu erkek mi, dişi mi?" Rabbin dilediğini hükmeder, melek de yazar. Sonra sorar:

"Ey Rabbim! Eceli nedir?" Rabbin dilediğini hükmeder, melek de yazar. Tekrar sorar:

"Ey Rabbim! Rızkı nedir?" Rabbin dilediğini hükmeder, melek de yazar. Sonra melek elinde sahife olduğu halde çıkar. Artık buna ne bir şey ilave eder ne de eksilir."

Müslim, Kader 3, (2645).

4802 - İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün) aramızda doğrulup:

"(Hastalık nev'inden) hiçbir şey hiçbir şeye sirayet etmez!" buyurmuşlardı ki bir bedevi:

"Ey Allah'ın Resûlü! Nasıl olur? Bir deve sürüsüne, kuyruğu ile haşefesini uyuzlamış bir deve gelince hepsini uyuzlu yapar!" dedi. Aleyhissalatu vesselâm:

"Pekalâ, birincisini kim uyuzladı? Ne sirayet, ne safer (inancınızda hakikat) vardır. Şurası muhakkak ki, Allah her nefsi yaratmış, onun hayatını, ölümünü, rızkını ve uğrayacağı musibetlerini yazmıştır."

Tirmizi, Kader 9, (2144).

4803 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün):

"Allah Teâla hazretleri bir kulun hayrını diledi mi onu istimal eder!" buyurmuştu. Kendisine: "Onu nasıl istimal eder?" diye soruldu.

"Ölümden önce salih amel işlemede muvaffak kılar!" buyurdu."

Tirmizi, Kader 8, (2134).

4804 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Kişi vardır, uzun müddet cennet ehlinin amelini işler, sonra da ameli cehennem ehlinin ameliyle hitam bulur. Yine kişi vardır, uzun müddet cehennem ehlinin ameliyle amel eder de sonunda cennet ehlinin ameliyle hitam bulur."

Müslim, Kader 11, (2651).

4805 - İbnu Amr İbni'l-Âs radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Allah (cin ve ins dahil) mahlukatını bir karanlık içinde yarattı. Sonra üzerlerine kendi nurundan serpti. Bu nur, kimlere isabet ettiyse hidayeti buldular, kimlere de isabet etmediyse sapıttılar. Bu sebeple diyorum ki: "Kalem, Allah Teâla'nın ilmi hususunda kurumuştur."

Tirmizi, İman 18, (2644).

KADERE RIZA

4806 - Sa'd İbnu Ebî Vakkâs radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah

aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Ademoğlunun saadet (sebepleri)nden biri de Allah Teâla'nın hükmettiğine rıza göstermesidir. Şekâvet (sebepleri)nden biri de Allah Teâla'ya istihareyi terketmesidir. Keza şekâvet (sebepleri) nden bir diğeri de Allah'ın hükmettiğine razı olmamasıdır."

Tirmizî, Kader 15, (2152).

4807 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Kuvvetli mü'min, Allah nazarında zayıf mü'minden daha sevgili ve daha hayırlıdır. Aslında her ikisinde de bir hayır vardır. Sana faydalı olan şeye karşı gayret göster. Allah'tan yardım dile, acz izhar etme. Bir musibet başına gelirse: "Eğer şöyle yapsaydım bu başıma gelmezdi!" deme. "Allah takdir etmiştir. Onun dilediği olur!" de! Zira "eğer" kelimesi şeytan işine kapı açar."

Müslim, Kader 34, (2664).

ÇOCUKLARIN HÜKMÜ

4808 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Bir çocuk ölmüştü. Ben: "Ne mutlu ona! Cennet kuşlarından bir kuş oldu!" dedim. Aleyhissalâtu vesselâm:

"Sen Allah'ın cenneti de cehennemi de yarattığını, beriki için de öteki için de ahali yarattığını bilmiyor musun?" buyurdular."

Müslim, Kader 30, (2662); Nesâi, Cenaiz 58, (4, 57); Ebu Davud, Sünnet 18, (4713).

4809 - İbnu Abbas radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'dan müşriklerin çocukları hakkında sorulmuştu.

"Allah onları yarattığı zaman ne yapacaklarını iyi biliyordu!" buyurdular."

Buhari, Kader 3, Cenâiz 93; Müslim, Kader 28, (2660); Ebu Davud, Sünnet 18, (4711); Nesai, Cenaiz 60, (4, 59).

4810 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Hz. Adem ve Musa aleyhimâsselam münakaşa ettiler. Musa, Adem'e:

"İşlediğin günahla insanları cennetten çıkaran ve onları şekâvete (bedbahtlığa) atan sensin değil mi!" dedi. Adem de Musa'ya:

"Sen, Allah'ın risalet vermek suretiyle seçtiği ve hususi kelamına mazhar kıldığı kimse ol da, daha yaratılmamdan (kırk yıl) önce Allah'ın bana yazdığı bir işten dolayı beni ayıplamaya kalk (bu olacak şey değil)!" diye cevap verdi." Resûlullah devamla dedi ki:

"Hz. Adem Musa'yı ilzam etti!"

Buhari, Kader 11, Enbiya 31, Tefsir, Tâ-ha 1, 3, Tevhid 37; Müslim, Kader 13, (2652); Muvatta, Kader 1, (2, 898); Ebu Dâvud, Sünnet 17, (4701); Tirmizi, Kader 2, (2135).

4811 - Ömer İbnu'l-Hattab radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Musa aleyhisselâm: "Ey Rabbim! Bizi ve kendisini cennetten çıkaran Adem'i bize bir göster!" diye niyazda bulundu. Hak Teâla ve Tekaddes hazretleri de babası Adem aleyhisselâm'ı ona gösterdi. Bunun üzerine Hz. Musa:

"Sen babamız Adem misin?" dedi. Adem: "Evet!" deyince:

"Yani sen, Allah'ın kendi ruhundan üflediği kimsesin. Sana bütün isimleri öğretti, meleklere emretti ve onlar da sana secde ettiler öyle değil mi?" diye sordu. Adem yine: "Evet!" dedi. Hz. Musa sormaya devam etti:

"Öyleyse sen niye bizi ve kendini cennetten çıkardın?"

Bu soru üzerine Hz. Adem:

"Sen kimsin?" dedi. O: "Ben Musa'yım!" deyince:

"Yani sen, Allah'ın risalet vererek mümtaz kıldığı kimsesin. Sen Beni İsrail'in peygamberi, perde gerisinde Allah'ın konuştuğu kimsesin. Allah seninle kendi arasına mahlukatından bir elçi de koymadı değil mi?" dedi. Hz. Musa "Evet!" deyince; Hz. Adem:

"Öyleyse sen, (bu söylediğin şeyin) ben yaratılmazdan önce Allah'ın (kader) kitabında yazılmış olduğunu görmedin mi?" dedi. Hz. Musa "Evet!" deyince:

"Öyleyse Allah'ın kazası (hükmü) benden önce cereyan etmiş bir şey hakkında beni niye levmediyorsun?" dedi."

Aleyhissalâtu vesselâm, devamla:

"Hz. Adem, Musa'yı ilzam etti. Hz. Adem Musa'yı ilzam etti. Hz. Adem, Musa aleyhimesselâm'ı ilzam etti" buyurdular."

Ebu Dâvud, Sünnet 17, (4702).

KADERİYE'NİN ZEMMİ

4812 - Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Her ümmetin mecusileri vardır. Bu ümmetin mecusileri "kader yoktur!" diyenlerdir. Bunlardan kim ölürse cenazelerinde hazır bulunmayın. Onlardan kim hastalanırsa ona ziyarette bulunmayın. Onlar Deccal bölüğüdür. Onları Deccal'e ilhak etmek Allah üzerine bir haktır."

Ebu Davud, Sünnet 17, (4692).

4813 - Ebu Davud'un İbnu Ömer'den gelen merfu bir rivayetinde şöyle buyrulmuştur:

"Kaderiye fırkası, bu ümmetin mecusileridir. Eğer hastalanırlarsa ziyaret etmeyin, ölürlerse cenazelerine katılmayın."

Ebu Davud, Sünnet 17, (4691).

4814 - Yine Ebu Dâvud'da İbnu Ömer radıyallahu anhüma'dan gelen merfu bir rivayette:

"Kader ehli ile düşüp kalkmayın, onlara dava açmayın" buyurulmuştur..."

Ebu Dâvud, Sünnet 17, (4720).

4815 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Ümmetimde iki sınıf vardır ki, onların İslâm'dan nasipleri yoktur: Mürcie ve Kaderiye."

Tirmizi, Kader 13. (2150).

4816 - Nafi rahimehullah anlatıyor: "Bir adam İbnu Ömer radıyallahu anhüma'ya gelerek:

"Falan kimse sana selam ediyor!" diyerek, Şamlı birisinden selam getirdi. İbnu Ömer radıyallahu anhüma:

"Bana ulaştığına göre, o kimse kaderi inkâr ediyormuş. Eğer o böyle bir bid'a fikre saplandı ise, sakın ona benden selam söyleme! Zira ben, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı işittim:

"Bu ümmette hasf (yere batırma), mesh (suret değişmesi) (ve kazf= (taş yağması) olacak. Bu musibetler kaderi inkâr edenlere gelecek."

Ebu Davud, Sünnet 7, (4613); Tirmizi, Kader 7, (2153, 2154).

4817 - İbnu Amr İbni'l-Âs radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Allah mahlukatın miktarlarını, semâvât ve Arzı yaratmazdan ellibin sene evvel, Arşı da su üzerinde iken yazdı."

Müslim, Kader 16, (2653); Tirmizi, Kader 18, (2157),

4818 - Ebu Azze anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah bir kulunun bir memlekette ölmesini takdir etti mi, onu oraya -veya orada bulunan bir şeye dedi- muhtaç kılar."

Tirmizi, Kader 11, (2148).

4819 - İmam Mâlik'e ulaştığına göre, İyâs İbnu Muâviye'ye,

"Kader hakkında fikrin nedir?" diye sorulmuş da o şu cevabı vermiştir:

"(Benim fikrim) kızımın fikridir!" Bu sözle, onun sırrını ancak Allah'ın bildiğini söylemek istemiştir. İyas, anlayışta darb-ı mesel olmuştu. (Bir gün) bir adam ona kader hakkında sordu:

"Kadere inanmıyor musun?" dedi. Adam:

"Elbette inanıyorum!" deyince:

"Bu kadarı sana yeter! (Fazlası senin için mâlâyânîdir). Zira Ali İbnu Hüseyin, babası (Hz. Ali İbnu Ebi Talib) radıyallahu anhüma'dan bana nakletti ki, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurmuşlardır:

"Kişinin mâlâyânî şeyleri terketmesi, onun müslümanlığının güzelliğindendir!"

Yine ona ulaştığına göre Lokmân'a: "Sende gördüğümüz (bu fazilet)in sebebi nedir?" diye sorulunca şu cevabı vermiştir:

"Emaneti eda, doğru söz ve beni ilgilendirmeyen şeyleri terketmem!"

Rezin tahric etmiştir. (Rivayette geçen "Kişinin mâlâyânîyi terketmesi İslâm'ının güzelliğindendir" şeklindeki Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın bu sözü şu kaynaklarda geçer: Muvatta, Hüsnü Hulk 3, (2, 903); Tirmizi, Zühd 11, (2318, 2319); İbnu Mâce, Fiten 12, (2976); Rivayetin sonundaki "Yine ona ulaştığına göre Lokman'a..." kısmı da, Muvatta'da

gelmiştir (Kelam 17, 2, 990).