27 Şubat 2012 Pazartesi

ey aşk

Ey Aşk

Ey aşk!
Bülbül değilsin ki seni dinlesem
Su da değilsin ki bir kere içsem
Ateş mi desem o da değilsin
Niye beni yakıyorsun?

Ey aşk!
Ulusum var benim gelir Asya'dan
Sen nereden geliyorsun tanınmadan
Uçan kuş değil gelen ok değilsin
Adamı vuruyorsun kalbinin tam on ikisinden
Söz etmiyorsun geçmişinden, geleceğinden
Kimliğini bildirmiyorsun
Sen ne tanınmaz şeysin?
Olsana tanıtanlardan
EY AŞK

Yaz mevsimi desen inanmıyorum!
Sana kışsın desem dondurmuyorsun!
Bahar desem sana çiçek açmıyorsun!
Geriye kaldı bir tane soldurmuyorsun!
Hangi mevsimdensin?
Nereden gelmesin?
Söyle bir kere? Bende bileyim
Sen nelere kadirsin? Bilmiyorum?

Ey aşk
Gören gözleri görmez edersin
Garip hastalara şifalar dilersin
Peki
Doktor musun sen?
Değilsin
Söyle bana sen kimsin?

Ey aşk!
Külüm yok, dumanım yok
Yanıyorum orta yerde ateş yok
Her geçen gün eriyorum benden gidenler pek çok
Söyle bana? Belam mısın?
EY AŞK

Ey aşk!
Şeker değilim suda erisem
Yağ, hiç değilim tavaya girsem
Bal ise hiç değilim dillerde erisem
Şu birkaç gün içinde eriyerek ben
Tanınmaz oldum o gün bu günlerden
Nesin? Bana söylesen?
EY AŞK

Ey aşk!
Su var orada görüyorum ben
Susuzluğum artıyor dünden bugünden
Bir damla içirtmiyorsun ne zalimsin sen?
Kimsin?
İn misin?
Cin misin?
Söyle bana EY AŞK? Söylesene sen?

Ey aşk!
Ne dereyim ben ne de ırmağım
Akıyor göz yaşım durdu dimağım
Derdi mi verdin? Şifayı gizledin
Ne istiyorsun? Söyle? Ne edeyim?
EY AŞK

Ey aşk!
Bu garip kuşun yuvasını sen
Yap gidiyorum takatten yoksunum ben
Yapmayacak mısın? Söyle niye sen?
Çok zalimsin
EY AŞK

Ey aşk!
Sen beni kuş yaptın uçamıyorum
Her kanat darbesinde gark oluyorum
O sevgiliye ulaşamıyorum
Kanadı verdinde uçurtmuyorsun
Ne zalimsin?
EY AŞK

Ey aşk!
Dost değilsin ki kapımı açayım
Arkadaş değilsin ki selam vereyim
Sevgilim hiç değilsin sana yanayım
Mektuplar yazayım
EY AŞK

Ey aşk!
Yılan bile su içerken dokunmaz insana
İçtiğim şarabı da bir zamanlar sen getirtmiştin gene bana
İnsan sözünden döner mi ama?
Başka şarap taşımaz artık bu bardakta
Bırak kalsın o benim kabımda
El verip sır edip uzaklaşmakta
Gene bir hünerin var senin bunda da
Elveda dedim göz yaşı döktüm
Bel bağlayarak saçlarımı söktüm
Kırk yıllık şarabı nereye döktüm?
EY AŞK

Ey aşk!
Ben koskoca vatandım
Sanıyordum fetih edilmeyecektim
Şen şakrak dağlarımda eksilmeyecekti gülüm, bülbülüm
Narlarım, çamlarım
Kaybettim onları göremiyorum
Ölüm değilsin ne de Azrail?
Böyle mi olacaktı benim memleketim?
Koskoca bir memleketim
Sanıyorum fethedilmeyecektim
Şen şakrak dağlarımda eksilmeyecekti gülüm, bülbülüm
Çamlarım, narlarım
Böyle mi olacaktı benim memleketim?
EY AŞK

Ey aşk
Söylenişin tatlıda
Diş biletirsin eski dostlara
Hiç düşmez ağızlarda
"Tapılacak kadınsın aşığım sana"
"Başka birini görmez gözüm dünyada"
Diyerek çalarsın bu kapıları
Açmam diyecek biri çıkar mı?
BU DÜNYADA SIRRINI ÇÖZEMEDİM
İSMİN YİNE KARŞIMDA
AŞK-AŞK -AŞK
 belisiz isimsiz

o mahiler

cihan ara cihan içindedir arayı bilmezler
o mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler

**o balıklar ki, dünyanın cevherinin * yine dünyanın içerisinde olduğunu bilmeyen insanlar gibi, denizin içinde denizin ne olduğundan habersizlerdir.

harabat ehline duzah azabın anma ey zahid
ki bunlar ibn-i vakt oldu gam-i ferdayı bilmezler

**ey zahid! meyhane müdavimlerine kabir azabından bahsetme, ki zaten bunlar zamanın akışına kendilerini bırakıp gelecek kaygısı çekmeyen kişilerdir. sen ne kadar söylersen söyle onlar için bir anlam ifade etmez. o yüzden nefesini boşuna tüketme!

şafak-gün kan içinde dağını seyrerler aşıklar
güneşte zerre görmezler felekte ayı bilmezler

**aşıklar gece gündüz sevgilinin bağırlarında açtığı kanlı yarayı izlemekten etrafına bakmadıkları için güneş yüzü görmedikleri gibi, gökyüzünü de ayı da bilmezler. zaten dünya değildir aşıkların umrunda olan, sevdiklerinin açtığı yara bile canandan geldiği için canlarına can katar.

hamide kadlerine rişte-i eşki takup bunlar
atarlar tir-i maksudu nedendir yayı bilmezler

**aşk acısından bükülen belleri ile iki büklüm, yay gibi olan boylarına gözyaşı ipliğini gerip ulaşmak istediklerini hedeflerine ok yapıp atarlar ama bellerini büken şeyin de ne olduğunu bilmezler.

hayali fakr şalına çekenler cism-ü üryanı
anınla fahrederler atlasdibayı bilmezler

**ey hayali! çıplak vücutlarına yoksulluk şalını çekenler, atlas ve dibanın nasıl kumaşlar olduklarını bilmedikleri için üzerlerindekilerle övünürler.

derman aradım kendime

Dermân arardım derdime
Derdim bana dermân imiş.
Burhân arardım kendime
Aslım bana burhân imiş.

Sağım solum gözler idim
Dost yüzünü görsem deyü
Taşralarda arar idim
Ol cân içinde cân imiş.

Öyle sanırdın ayrıyım
Dost gayrıdır ben gayrıyım
Benden görüp işiteni
Bildim ki o cânan imiş.

Savm u selât u hacc ile
Sanma biter zâhid işin
İnsân-ı kâmil olmağa
Lâzım olan irfan imiş.

Kandan gelir yolun senin
Ya nereye vârır menzilin
Nerden gelip gittiğini
Anlamayan hayvân imiş.

Mürşid gerektir bildire
Hakk'a sana hakk-al-yakîn
Mürşidlî olmayanların
Bildikleri günam imiş.

Her mürşide verme gönül
Yolunu sarpa uğratır
Mürşidi kâmil olanın
Gayet yolu âsan imiş.

İşit Niyâzî'nin sözün
Gizlemez aslâ Hak yüzün
Hak'dan ıyan bir nesne yok
Gözsüzlere pinhan imiş.

(Niyazi Mısri hazretleri)

ufkumda tutma

Leyla

Öter, güle karşı bakıp bülbüller;
Vardır, her yaralı yürekte gurur...
Pencesin, en zayıf dalıma takmış,
Şu gamlı ağacı, sallar da durur...
Öter, güle karşı bakıp bülbüller

Bakma, anlam dolu gözlerle öyle,
Daha dinlemedin, benden öyküler...
Sakın, hiç sır verme, müstear söyle,
Bahçemde hazana uğrar hep güller...
Bakma, anlam dolu gözlerle öyle...

`Leyla, Leyla` diye, yoluna girmiş,
El yordamı ile yürür de durur...
`Kendine, Kura´n´ı rehber edinmis,
Kör, topal, peşinden yürür de durur...
´Leyla, Leyla´diye yoluna girmiş...

Esrarlı gözlerin, ufkumda tutma,
Gönlümde izleri kalıyor gibi...
Ben, sevda tanımam Leyla´dan baska,
Beni benden çekip alıyor gibi...
Esrarlı gözlerin, ufkumda tutma...

Yalan yanlış vurma, gönül telime,
Gittiğim yolları, başa çevirme...
Ugraşma, nafile, baska bestem yok...
Şaşıp da yeniden başlasam aşka,
Ben sevda tanımam Leyla´dan başka


Ahmet Günbay Yıldız

aşk

Aşk
Cihânı hiçe satmaktır adı aşk
Dökülüp varlığı gitmektir adı aşk

Elinde sükkeri ayruğa sunup
Ağuyu kendi yutmaktır adı aşk

Belâ yağmur gibi gökten yağarsa
Başını ona tutmaktır adı aşk
 
Eşrefoğlu Rumi

o gece sen gidiyordun

O Gece Sen Gidiyordun


O gece sen gidiyordun
Yıldızlar bir bir düşüyordu
Günlerden bir yaz gecesi
Ama kalbim üşüyordu

O gece sen gidiyordun
Bir aşk daha bitiyordu
Buz gibiydi ellerin
Ayakların titriyordu

O gece sen gidiyordun
İçimde dağlar yıkılıyordu
Sanki bütün mermiler
Üzerime sıkılıyordu

O gece sen gidiyordun
Yollar sana küsüyordu
Yüreğimde bir ihtilal
Dudaklarım susuyordu

O gece sen gidiyordun
Oysa gölgen duruyordu
Kimsesizdim pencereme
Binlerce sen vuruyordu

O gece sen gidiyordun
Yeni bir son başlıyordu
Gururum direnişte
Duygularım çıldırıyordu

O gece sen gidiyordun
Bütün denizlerim yanıyordu
Böyle bir ayrılığa
Ölü kuşlar ağlıyordu

O gece sen gidiyordun
Ama kimse bilmiyordu
Olacak şey miydi bu
Dünya hala dönüyordu
Hayat devam ediyordu!

Ahmet Selçuk İlkan

beklenen

BEKLENEN

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?
       neçip fazıl kısakürek

26 Şubat 2012 Pazar

ÖLÜM..........

Bazıları için bir son,
Bazıları için bir başlangıç,
Ağlayarak geldiğimiz dünyaya
Yine çığlıklar eşliğinde veda edeceğiz
Dünya denilen şu rüyada
Uyanmak için gelenlerdeniz
Gerçek sandığımız rüyada aldandık
Rüyanda rüyamızı yaşadık
Aşkımızı aradık sevgilimizi aradık
Rüya denilen şu dünyada
Neler yapmadık bu dünyada
Bazen ağladık bazen güldük
ÖLÜM, ÖLÜM, ÖLÜM,
Bizim için bir kavuşma
Aşkınla yanan yüreklerimize,
Serpilmiş bir damla su,ölüm....
               BAHADIR ÇAKIR

3 Şubat 2012 Cuma

sevdim seni

Fâriğ olmam eylesen yüz bin cefâ sevdim seni

Böyle yazmış alnıma kilk-i kazâ sevdim seni

Ben bu sözden dönmezem devr eyledikçe nüh felek

Şâhid olsun aşkıma arz u semâ sevdim seni
şeyh galip esad

erzurumlu ibrahim hakkı hazretleri

Hak şerleri hayr eyler
Zannetme ki gayr eyler
Mevla görelim ne eyler
Neylerse güzel eyler

 Geçmişle geri kalma
Mustakbale hem dalma
Hal ile dahi olma
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Az ye az uyu az iç
Ten mezbelesinden geç
Dil güşenine göç
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Bir işi murad etme
Olduysa inad etme
Haktandır o reddetme
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler.
ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HAZRETLERİ