26 Haziran 2014 Perşembe

DİN DEVLETE KARIŞAMAZ MI?

   Din devlete karışamaz mı?. Din devlete karışamaz demek Allah karışamaz demektir. Bu düşünüldüğü zaman büyük bir küfre götürür. Din nedir? Evvela bunu zihinler de doğru bir şekilde lanse etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Din Hz. Allah'ın Peygamberler vasıtasıyla insanları dünyada ve ahirette mutlu etmek amacıyla gönderilmiş olan ilahi mesajlar bütünüdür. Bu tanım daha da genişletilebilir en sade şekliyle bu şekilde söylediğimiz zaman bu tanımın içinde bir çok şey var. Dünya var ahiret var bir defa. İnsan olarak şuanda bizi ilgilendiren iki yer var zaten biri bu dünya diğeri ise ahiret.Din o zaman yalnızca ahiretle ilgilenmiyor. Din dünya işlerine de karışıyor. Din insanları sadece ahirette mutlu etmeyi amaçlamıyor. Her iki durumda da insanları doğruya güzele iletmeyi istiyor. Allah bize yüce kitabıyla,peygamberleri ile, velileri ile abidleri ile arifleri ile doğru yolu bulmamız için işaretler göndermiştir. Biz eğer bu bize gösterilen işaretleri görmezden gelirsek sonumuz ne olur?  
    Laiklik nedir? Literatür deki en kısa tanımıyla din ve devlet işlerinin bir birinden ayrı olması. Yani din devlete karışmayacak devlette dine karışmayacak . Ama bakıyoruz Türkiye de din devlete karışmıyor orası tamam ya devlet dine o neden karışıyor. Tekke ve zaviyeler kanunu diye bir kanun var mı var. Halen var. O halde Türkiye Cumhuriyeti Devleti zaten laik değil. Özgürlükçü olmadığı zaten ortada. Hak dostlarının dergahlarının yasak olduğu bir ülkeden bahsediyoruz. Akla mantığa hiç bir şeye uygun değil. Türkiye devleti hiç bir zaman laik olmadı. Dine karşı olan laikler oldu ama...İnsanların kılık ve kıyafetiyle değerlendiren insanlar oldu. İnsanların beynine değilde başına bakanlar oldu. Bunlar oldu.
    Laikliğin amacı neydi? Bizdeki amacına girmek istemiyorum. Laiklik Avrupa da ortaya çıkmıştır. Fıransızdır. Avrupa da kilise eli altında papalar siyasi bir güç teşkil ediyordu. İnsanlara para ile cennetten arsa satıyorlardı. Yani bozulan bir din vardı. Tabi akıllı bilim insanları dinlerinin bozuk olduğunu ve ya bu bozukluklardan dolayı dinsizliği alternetif görüyorlardı. Belki islamdan haberleri olsaydı öyle olmazdı. Her neyse gördüğümüz gibi bozuk batıl olan dinlerinin etkisini kesmek için ürettikleri bir çözüm yoludur Laiklik. Din adamlarının otoriter gücünü kesmek için düzenlernmiş olan bir oyundur. Avrupanın işine yaradımı tabikide yaradı. Kralların papa karşısındaki gücü arttı merkezi otorite güç kazandı. Batıl olan din onları batırıyordu bu sebeple Müslüman olan Türkler karşısında hep güçsüz kalıyorlardı. Avrupa bu sebeple batıl olan dinlerini aklın gerisine atarak ilerledi. Biz ise hak olan dinimizi geri plana attığımız için Allah tarafından geriletildik..İşte fark bu. Hakikatse eğer dinimiz hakk olan din her şeyden üstündür ve her şeye doğru düzgün çözümler getirir. Biz dinimizin hakikat olduğuna inanıyorsak dinimizin gücünü kullanmamız gerekir. İnanmıyorsak Allah bizi helak etsin...Yaşamamızın bir anlamı yok o zaman...
     Avrupayı reforma sürükleyen bilim adamlarının İstanbul'dan kaçan bilim insanları olduğu söyleniyor. Bu sebeple de Fatih sultan Mehmet han bu yönden eleştirilir. Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul'u fethettiği zaman isteyenlerin istediği yere gitmesine izin vermişti. Bu sebeple Bizanslı kökleri Romaya dayanan Bilim insanları önce Mora yarım adasına gittiler. Oradan Fıransa'ya oradan Viyana Almanya vesaier gibi avrupanın değişik bölgelerine seyahat ettiler onların yetiştirdiği öğrenciler daha sonra Avrupada büyük reform ve rönasans harekatlarının başlamasına sebep oldu. Tabi bu uzun hikaye ... Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethetmekle geleceği zaten değiştirdi. Bide o şekilde değiştirmiş olsaydı ne olurdu acaba..?Fatihler tükendi mi başka fatihlerde başka çözümler üretmeliydi. En azından gelecek Fatihler geleceği değiştirebilir.


    YAZARI = BAHADIR ÇAKIR                     O ADAM SENSİN...

Gündeme Dair...

    Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine çok şey yazıldı konuşuldu vesaire ama burada yazacaklarımın çoğu kaleme dahi alınmadı. Muhalefetin çatı adayını eleştirmek boş bir iş olur. AKP çatı adayının karşısına Erdoğan'dan başka bir aday çıkarırsa kaybedebilir. AKP Erdoğan'ı aday çıkardığı halde dağılma tehlikesi yaşayabilir. Bunu önleyebilmek için Erdoğan Cumhurbaşkanı olur olmaz genel seçimlere kadar Başkanlık sistemini yerleştirmeyi başarmalıdır. Erdoğan'ın karşısında Ekmeleddin İhsanoğlu'nun  kazanma ihtimali sıfırdır.
    Bu saatten sonra Başbakanın yapması gerekenler. Artık CHP yi eleştirmekten vazgeçip yaptığı ve yapacağı icraatları çok iyi bir şekilde halka anlatmalıdır. As solisler en son çıkarlar. Erdoğan'da böyle yapmalıdır. Başbakan CHP yi eleştirmeyi bırakırsa bu süreçte CHP'liler den bile oy alabileceğini düşünüyorum.
      Bazı çevreler diyor ki paralel diye bir örgüt yokmuş. Yok da Mit tırlarını kim durdurdu. Bugün Irak'ta yaşamını yitiren her bir Türkmenin kanında paralel örgütün parmak izi vardır. O tırlar durdurulmasa idi bu medyaya mal olmasa idi. Bugün Türkmenler Işid karşısında çok daha güçlü bir konumda olurdu. Hem Irak'ta hem de Suriye de Türkiye'nin pazarlık payı çok yüksek düzeyde olurdu. Ama bugün o paralel denilen çetenin yüzünden Işid'e karşı güçsüz konumda olan Türkmenler çok çile çekmektedir.
       Mit tırlarının durdurulması vakıası en az askerlerimizin başına çuval geçirilmesi vakıası kadar önem arz etmektedir. Paralel diye bir şey yok diyenler zaten paralelcidir. Ve onlara gereken muamelenin yapılması gerekmektedir.
       Başbakan Tayip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığını ilk etapta kazanır. Türkiye de kendini sol olarak akleden kesimler büyük bir çöküşün eşiğine gelmiştir. Aslına baktığımız zaman Türkiye'de ne sol var ne de sağ... Sağ ve sol kavramları batıya ait kavramlardır. Batıda solun çıkışı dine karşı bir çıkıştır. Yani dinsiz bir cereyandır sol. Batının dini batıl olduğu için din batıda olumsuz sonuçlar ortaya çıkarıyordu. Çoğrafi keşiflerle birlikte kilisenin  öğretilerinin yanlışlığı kanıtlanınca reform ve rönasans hareketleri gerçekleşmiş ve bunun sonucunda Krallar güç kazanmış kilise ve papa ise güç kaybetmiştir. Dinsiz bir cerayan olarak batı sol harekatları başlamıştır. Dikkat edin batı solunun çıkışı batıl bir dine karşı bir çıkıştır. Bizde ise tam tersine hakikate karşı bir çıkış olmuştur. Türkiye de de aynı şekilde sol gurup yine din karşıtı olarak çıkmış sağ gurup ise yine dindar kesim olarak oluşmuştur. Eğer sol ve sağ kavramları batıdan olduğu gibi alınmamış olsaydı tam tersi bir sonucun olması gerekirdi. Ne yazık ki Türkiye Osmanlının son dönemleriyle birlikte başlayan batı sevdası onu geriletmiş ve batıya köle haline getirmiştir.
       Aslında Osmanlının çöküşünün sebeplerine baktığımız zaman ise din ile alakalı olmadığı ortaya çıkacaktır. 1600 lü yıllardan sonrasına baktığımız zaman karşımıza çıkacak olan şeyler şunlardır. Çoğrafi keşifler sonucunda ABD yi talan eden Avrupa zenginleşmiş.Ve akebinde çoğarfi keşifler ile birlikte Avrupada rönasans ve reform hareketleri ortaya çıkmıştır. Bundan önce ise Osmanlı her iki ticaret yolunuda baharat ve ipek ticaret yollarını kontrolü altına alan Osmanlı ya Ümit burnunu dolaşarak darbe atan avrupa akebinde gerçekleştirmiş olduğu reformlarla  ve ABD denilen kıtanın zenginliklerini sömürerek sanayi devrimine doğru geçmiştir. Bu ataklar karşısında Osmanlı'nın yapacağı adılar ise yine batı tarafından engellenmiştir. Osmanlının içinde beliren İttihat ve terakki Osmanlının çöküşünü hızlandırmış. O zamanın paralel bir yapısı bir cuntası olarak devleti büyük devletlere satmıştır. Bunun ise ispatını Lozan da görüyoruz. Birinci dünya savaşını canakkale zaferiyle galip bitiren Osmanlı devleti bu içerideki işbirlikçiler sayesinde toprakları tek tek bir palan dahilinde elinden alınmıştır. Sonuç olarak masonik etkiler altında kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti bu zamana kadar içindeki parazitlerle yaşamayı başarmıştır. Bundan sonra ise inşallah kaybettiklerini geri kazanarak büyük bir çıkış ile yükselmeyi başaracağını düşünüyorum.
      Yavuz Sulatan selim'in kılıcıyla layık olduğu ve ondan bize miras kalan peygamber varisi Halifeliği inşallah geri alacağız. Büyük Türkiye'nin inşası sürüyor. Bu inşaa sırasında yana yıkıla bir yükseliş bizi beklemektedir. Biz yanmazsak sen yanmazsan nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. 70-80-90 kuşağı ezilecek ezilmeden bir zafer mümkün değil. Ezileceğiz büzüleceğiz ama tekrardan o eski heybetine geri kavuşacağız. Dünya'ya egemen bir Türkiye hayal ediyorum. Mazlumun yanında zalimin karşısında bir güç hayal ediyorum. Bugün hayal olan yarın gerçek olacak umuyorum..

   YAZARI = BAHADIR   ÇAKIR                             O ADAM SENSİN....

20 Haziran 2014 Cuma

GECELER GÜNDÜZLERE DÖNÜŞÜR O VAKİT...!

    Gündüzün şerri, gecenin hayrından iyidir. Derler. Derler demesesine de verdikleri mana nedir? Gece vardır bin gündüzden daha hayırlıdır. Gecenin şerri karanlık oluşu gösterilir yanlıştır. Karanlık güçlerin karanlıkta faaliyete geçmesidir şer. Karanlıktan güç alırlar. Karanlığın kendisi gibi kötülükleri örteceğini zannederler. Halbuki gece bir örtüdür ama kötülükleri örtmek için değil. Işığın şiddetine karşı gerilmiş bir örtüdür gece. Geceleri gelir ilham ehline ilham. Çoğu vahiyler geceleri inmiştir. Hak ehlinin işleri de geceden iner semaya ... Bir fark var kötülüklerle arasında hakk ehli gece ineni gündüze saklar. Şer ehli ise gündüz planladığını  geceye saklar. Gece ehemmiyelidir her iki taraf içinde.
    Dertler geceleri azar. Aşklar geceleri uykusuz bırakır. Geceleri sevdalı olanların gözlerine uyku girmez. Geceleridir sevgilinin saçlarının hayalinin belirme zamanı. Dudaklarının pembeliğinin akılları uçurduğu zaman gecedir. Gecedir,sevgilinin gamzesinin çukurunda Yusuf misali kuyuda mahsur kalış. Sabaha kadar o kuyuda kalırsın. Dert de o kuyudur dermanda o kuyudur. Dert de sevgilidir derman da sevgilidir. Gözler geceleri dalar sevgilinin gözlerinin bebeğine. Her bakışta kalbi parçalayan ok da hazırdır hançer de...Yay misali kaşlar her baktığında gönlü yaralar. Fakat aşıklar anlar derdimi bu yara bize zevk verir.. 
    Çook sonraları gündüz olur gece yerini aydınlığa bırakır. Karanlıklar kuytu ve ışık almayan yerler de kalır. Aşığın karanlığı yoktur bilinmez. Karanlık aydınlıktır aşık için. Aydınlık ise karanlığın gölgesi. Gerçek gecedir mecaz olan aldatıcı olan gündüzdür. 
     Karanlıklar aydınlığa geceden kavuşmaz sa güneşin ışıkları gündüzü aydınlatamaz. O yüzden gece hem karanlıktır hem de değildir. Bir gün inanıyorum ki geceler tamamen aydınlığa kavuşacak. Işık her yanı kuşatacak. Aydınlık karanlığa galip gelecek. 
      Nemrutların faaliyet alanı gecedir. Geceyi gündüz yapan ise Aşıkların güneşidir. Aşık için gece yoktur her vakit gündüzdür. Nemrutun gecesini aşığın gecesiyle değiştirecek olan tek sebep bir sinektir. Gecelerin gündüz olmasına vesile olacak olan  sadece bir sinektir.Allah isterse bütün dünyayı bir köpeğin parmağının ucunda döndürür...

   YAZARI : BAHADIR    ÇAKIR                           O ADAM SENSİN...

15 Haziran 2014 Pazar

IŞİD'İN SONU NE OLUR?

    Ellerinde Türk rehineler olmasa idi onları çoktan ABD havadan bombalamıştı. ABD her ne kadar  bir kara operasyonuna yeltenmez ise de havadan onların belini bükerdi. Zaten IŞİD btün bunların farkında olduğu için her yaptığı hareketi düşünerek icra ediyor. IŞİD  ABD yi ve TÜRKİYE'Yİ DİKKATE alarak Musul'a girmiştir. IŞİD'in planı nedir diye bir düşünecek olursak. Şuan için temel amaçları şudur? ABD ve Türkiye'yi devre dışı bırakarak Musul'un kaynaklarını sömürmek. Kendilerine bir bölge oluşturup tamamen hakimiyeti ele almak amacıyla korku salmak. Korku salmak için insanlık dışı bütün uygulamaları yapabilirler. ABD şuanda Türk rehineler olduğu için bir hava operasyonu gerçekleştiremez. Türkiye de rehinelerden dolayı bir operasyon gerçekleştirmek istemiyor. IŞİD ise rehineleri kullanarak şu 3 ay içerisinde tamamen hakimiyeti ele geçirme peşinde. Sonra mı ne olacak. Rehineleri öldürecekler. ABD biliyor ki IŞİD 3-5 ay orada hiç bir müdahale ile karşılaşmaz ise bölgeye tamamen yerleşir ve çıkarmak ise çok güç bir hale gelir. ABD bu durumu VİETNAM örneğinden çok iyi biliyor. O yüzden onların orada güçlenmesine izin vermez. Güçlenmesine izin vermez derken onları oradan çıkmaya zorlar. Ama kara operasyonu ile değil hava operasyonu ile bunu yapma peşindedir. Fakat operasyon rehinelerden dolayı gecikirse hava operasyonu da çok büyük bir sonuç elde edemez bir bakıma işe yaramaz hale gelir. O yüzden şu 1 ay içerisinde n eyapılacak ise yapılmalıdır. Türkiye eğer MUSUL VE KERKÜK Ü kendi himayesine kendi egemenliği altına sokamayacaksa sokmak istemiyor başıma bela alırım diyorsa. IŞİD le pazarlık yapma yoluna girmelidir girecektir de. IŞİD' İN İSTEKLERİ şimdiden bellidir. Bölgede kalmamıza karışmayın diyecektir. Belli bir süre isteyebilir. Antlaşma isteyebilir. Devlet kurabilir. Vesaire. Bütün bu istekler ABD NİN işine gelmez. Bunu hem Türkiye hemde IŞİD biliyor o yüzden zaman kazanma peşindeler. O zamanı onlara verirsek başımıza çıkarlar. Şimdi size bir hatırlatmada bulunacağım.
    SURİYE YE GİDEN ASKERİ YARDIM TIRLARIN DA türkmen birliklerine mühammat taşınmak istenmişti Mit tırlarının durdurulması olayını hatırladınız değil mi? İşte o mühimmatlar IŞİD güçlerini alt etmek için Türkmen birliklerine gönderiliyordu. Daha sonra ise IŞİD hatırlayacağınız üzere Süleyman şah Türbesinin etrafını çevirmişti. Bu olayla birlikte TÜRKİYE oraya gizlice Tank sokmayı başardı. Tırlar dolusu sevkiyat yapıldı. Netice olarak Türkmen birlikleri IŞİD güçlerini Süleyman Şah türbesinden uzaklaştırmayı başardı. Suriye de kayıp vermeye başlayan IŞİD taktik değiştirerek daha zayıf gördüğü Irak'ı işgal etti. Şimdi ise eğer bizden tepki almazlar ise uzun müddet orada konaklarlarlar ve bu konaklama süresi boyunca da öyle tatlı işlerle meşgul olmazlar. Bunun için bir an evvel Türkiye kararını vermeli yapması gerekeni yapmalıdır. Bir operasyon yapmayı düşünüyorsa bana göre başka da bir seçeneği yok. Kuzey Irak'ı almak şartıyla bir operasyon yapmalıdır. Kuzey Irak ı almayacaksa girmenin amacı olmaz. Pazarlıkla işi halletme yoluna gitmeli o zaman.
    ABD nin yapabileceği iki şey var. Biri HAVA operasyonu diğeri de halkı silahlandırmak . Bunun dışında ABD başka bir şey yapacağını sanmıyorum. Karşı tarafta bütün bunları dikkate alıyor.
    Türkiye onları bir cember içine alarak tehdit etme lüksü de vardır. Benim rehinelerimi öldürürsen seni buradan sağ çıkartmam. Bunun karşısında ya rehineleri teslim ederler ya da savaşlar ki bu imkansız. Ölüm fermanına imza atmak gibi bir şey olur. Işid biran önce infaz edilmelidir. Bütün militanlarını ayaklarından tavana asıp başlarını kılıçla balyozla delmek istiyorum.

  YAZARI : BAHADIR ÇAKIR                               O ADAM SENSİN...

9 Haziran 2014 Pazartesi

Şeriat Taneleri Yağmalıdır

Ben de katılıyorum Savcı Sayan'a bu işi artık halk bitirecek. İnanıyorum ki PKK artık eskisi gibi asla olamayacak arkasındaki halk desteğinin büyük bir bölümünü kaybetti. Doğu halkı artık uyanıyor. İktidarın yapmış olduğu yatırımlar inşallah daha artığı zaman halk daha fazla uyanacaktır. Teröre prim vermeyen bir halk sonuç olarak zaferi beraberinde getirir. Türkiye kendi halkına vatandaşı olarak sahip çıktığı müddetçe PKK' DA uzantısı BDP' DE bitcektir. Zaten onlar bunun farkında olduğu için farklı bir siyasi atak geliştirebilecekleri ikinci partileri HDP hazır bir şekilde bekliyor. Her ihtimali göz önünde tutan terör uzantıları taktiksel manada bir çok partiden daha akıllı ve zekice hareket ettiklerini görmekteyiz. HDP'NİN BDP'NİN PKK'nın siyasi uzantısı olduğunu herkes biliyor. Fakat hukuk sistemimizden kaynaklanan boşluktan dolayı bir şey yapılamıyor. İthal hukuk düzeni ile hareket eden Türkiye bir çok alanda aynı boşluğu vermektedir. Gidişat gösteriyor ki bir sonraki seçimler de devletin gücünün artacağını da dikkate alırsak doğu bölgelerinde halkın desteğini alan BDP bitme safhasına gelecektir. BDP siyasi olarak doğuda bitmez ise PKK da tam manasıyla bitmez. İktidarında bu konuyla ilgili siyasi çizgisine baktığımız zaman PKK'nın kucağından halkını kurtarıp kendine olan desteği doğuda artırıp BDP'nin ve PKK'nın varlığına son vermeyi düşünüyor. Devlet mi istiyorsunuz tamam size sınır dışında Suriye Irak topraklarında egemenlğiniz altında bir devlet verelim. Bu teklife karşılık düşünmeye başlayan BDP kanadı ilk başta olumlu bakarken. İmralı bu duruma sıcak bakmadı. PKK 'nın amacının devlet kurmak olmadığı anlaşıldı. Zaten devlet kursalar da bu devlet güçlü devletlerin hegomanyası altına gireceği kaçınılmaz olur. Örnek Irak bölgesel Kürt yönetimi.Yıllarca yaklaşık 30 senedir develetimizi PKK denilen bir yapı ile oyalayanlar Batı güçleridir. PKK ya karşı silahlı bir mücadele şekli oyalanmaktan güç sarfetmekten şehit vermekten başka bir şey ifade etmez. Teröre karşı çözüm olarak silahlı mücadele şeklini önerenler bir defa şunu iyi bilmeliler. Silahlı mücadele ile Terör bitmez. Silahlı mücadele ile Terörü bitirmek istiyorsan evvala balığın başını koparman gerekir ki bu imkansızdır. Git PKK ya hertürlü silah yardımını yapan Rusya 'ya saldır. Gücün yetiyorsa. Lojistik destek veren ALMANYA'YA SAVAŞ İLAN ET. İngiltere bankalarındaki PKK hesaplarına el koy. İran daki kampları vur. Kuzey Irak'ı dümdüz et. Fıransa'da ki PKK ocaklarına baskınlar düzenle. Ülke içindeki PKK destekçilerini as. İŞTE BUNA SİLAHLI MÜCADELE DENİR. Diğeri küçük resme odaklanıp büyük resmi göremeyenlerin ahmakça bir mücadelesi olur. Bunu yapamayacağına göre . Bunu süper güç olasan dahi yapamazsın. Bugün bizim yerimizde ABD de olsa bu dediğimi yapmaz. Bugün güçlü devletler karşı karşıya gelmek yerine bir santranç tahtasıda santranç maçı yapar gibi bir birleri üzerinde hamleler gerçekleştirmektedir. Bugünün savaşı artık tank tüfek topla olmuyor beyin ile oluyor. Rakibin 6 -7 hamle sonra ne yapacağını nasıl bir çizgi geliştireceğini bilenler 6-7 hamle sonra onları mat edecek hamleleri 6 hamle önceden ayarlayıp tam vaktinde mat etmesini iyi biliyor. Bugün bizde bize karşı oyalama taktiği olarak gönderilen bu çarkı durdumalıyız. Peki nasıl? Buraya kadarki yazımız da sorunun temel kaynağını ortaya koyduk. Şimdi ise çözümünü ortaya koyacağız. PKK rant örgütüdür. Uzlaşmak büyük güçlerin insiyatifi doğrultusunda gerçekleştiği için bu uzlaşma tam bir uzlaşma olamaz.  Ha ne olur prim vermeden uzlaşma zaman kazanımı olabilir.  Sulh zamanın da kendini ikiye üçe katlarsan. Karşı tarafın piyon atağının önüne geçmiş olursun. PKK bir piyon. Bazen piyonu alim derken kaleni kaybedersin. O yüzden bu tip hatalara düşmemek için. Büyük resmi görmek gerekir. PKK'nın arkasındaki güçler neyin peşinde onu algılamak gerekir. Barış sürecinde yapılmak istenen eylemleri büyük kitleleri etkileyebilecek tarzdan girişimler de bulundular. Bu da demek oluyor ki ülkemiz üzerinde doğrudan iktidarı hedef almış bir organizma ve ya bir organizma topluluğu var. Amaçları aynı olan gurupların aynı amaç doğrultusunda İktidarı devirmek için birleştikleri görülmektedir. Bu emellerine ulaşamayacaklar ulaşırlarsa da örneğin CHP iktidara gelse Terör odakları ile işbirliği yaptığı için onların tehditlerine boyun eğerek hareket eden dış güçlerin etkisinde bir iktidar olabilir ancak. Yıkım yıkımı getirir. O yüzden yıkım işleri ile başa gelmeye çalışanlara bu milletin destek vermeyeceğine eminim. Türkiye'nin kendini alıp bu süper coğrafyada süper güç olamamasının temel sebebi kuruluşundan kaynaklanan aksaklıklardır. O yüzden bütün sorunların kaynağı kuruluşta kurulan bu düzendir. Türkiye sistemlerini değiştirdiği yerine İSLAM'ı esas alan sistemler getirdiği zaman bütün aksaklıklar sorunlar çözülecektir. Bunun içinde öncelikli olarak halkın İslam'i reformlara alıştırılması maksadı ile Tekke ve zaviyeler kanunun kaldırılıp insanların yıkanmış beyinleri İslamla yeniden hayat bulmalıdır. İnsanların gerçekleri görmesi lazım. İnkilap tarihi ve Osmanlı tarihi objektif bir şekilde araştırmacıların önüne serilmelidir. Zira Türkiye'nin ders alacağı bir geçmişi var ise bu Osmanlıdır. Osmanlı da Selçukludan aldığı dersler sayesinde 650 yıl yaşamıştır. Türkiye eğer geçmişini yalan yanlış şekilde bir kaç hatalı kaynağı dikkate alarak çocuklarına empoze etmeye devam ederse ne gerçek manada kendine yapılan  hiyaneti öğrenebilir. Ne de öğrenemediği bu kalleşliğin önüne geçebilir. O yüzden Tarihi irdeleyerek sorular türeterek nasıl olmuştur nasıl olabilir şeklinde mantıki sorular sorarak. Ve ya nasıl olsa idi daha iyi bir sonuç alınırdı şeklindeki sorularla Tarih öğrenilir ve bu tarihi hataların önüne geçilebilir. Yoksa ezbere tarih boştur boş. Şimdi bir kaç sorgulama yapalım örneğin . Tarihçiler dikkat kesilsin lütfen. Birinci Dünya savaşından sonra sınırlarımızı gösteren harita doğru bir harita mı? Bunu anlamak için 1 Dünya savaşından önceki Osmanlı haritasına bakmak gerekir. Ve sonra 1 Dünya savaşında açılan cephelere bakmak gerekir. Ve bu cepheler den aldığımız sonuçlara bakmak gerekir. Bunun doğrultusunda göreceğimiz beynimizde canlanan harita Osmanlının son haritası olur. Ve sonra gerçekten tarihi öğrenmek isteyen arakadaşımızın görmesi gereken ikinci gerçeklik. İngiliz metinlerine göre Serv anlaşmasında kastedilen bölgeler olacaktır. Serv antlaşmasında güney derken bize bize gösterilen güney illerini değil Osmanlının o zaman ki güney sınırlarını dikkate alarak güneyi anlamalıyız. Sonra lozan daki hiyaneti çok iyi anlarız. Vatan topraklarının filistin, suriye, ırak ın nasıl satıldığı ortaya çıkacaktır. Sadece buralarda değil. Hiyaneti anladıysanız ne diyeceğimi de çok iyi anladınız. İthal yasalarla Türk milletinin cihat aşkıyla alev alması mümkün değildir. Aslımıza dönmeliyiz. Hemen olmaz kademe kademe olur. Peygamberimizi örnek almalıyız. Cahiliye devrinden nasıl bir toplum inşa ettiğini çok iyi görmeliyiz. Metodumuz peygamberi dikkate almalıdır. Alıştıra alıştıra nazik nazik. İslamın hoşgörü anlayışını yaşatırken İslamdan taviz vermeden ağır ağır zafere doğru ilerlenmelidir. Kepçeyle kaybettiklerimizi kaşıkla geri almalıyız. Kepçeyle kaybettik kepçeyle alalım diyenler var. Bunlar başarı elde edemez. Kepçeyle alanlar zorbalıkla alır zorbalık ise İslam'a terstir. İslam savaş hukukuna göre zafere adımlamalıyız. Adım adım. Bu bir geçiş süreci Laiklikten Şeriat a geçiş süreci. Hedefimiz pegambrimizin şeriatı olmalıdır. Uydurma şeriat değil. İran'ın , suudi arabistan'ın ve diğer islam ülkelerinin şeriatı değil. İslam  şeriatı olmalı hedefimiz.Allah'a çıkmayan her yol batıldır.

YAZARI : BAHADIR ÇAKIR                 O ADAM SENSİN..

5 Haziran 2014 Perşembe

Aşk Bitmez Bitirir

Bana soruyorlar ilahi aşktan mı bahsediyorsun yoksa mecazi aşktan mı? Diye. Cevaben şöyle diyorum. Aşk tektir mecazı - ilahisi yoktur.Mecazi aşk nedir ilahisi nedir?Mecazi(beşeri) aşk insanlara olanıymış,ilahisi Allah'a olanı imiş. Bu kavramlar izah babındadır. Aşk'ı yaşayan gerçek aşkı bilenler için önemli bir ayrım değildir. Aşkın gerçeği yalanı da yoktur. Aşk ile karıştırılan duygular vardır. Aşk değişmez mutlaktır. Hazreti Mevlana'nın Hazreti şemse  olan aşkı ile Hazreti Mevlana'nın Hazreti Allah'a olan aşkı aynı aşktır. Bir kadına bile Aşık olamayı becerememiş bir kalp bir Allah'a aşık olmaz. Sözlerimi düzelterek tekrar söylüyorum. Batı Aşkın nesnesini kadın objesi olarak aldığı için benimde aklıma ilk olarak kadın geldi. Doğu da aşkın objesi erkektir. Güzel olan Yusuftur. Hazreti Yusuf. Mısırın soylu kadınları onun güzelliğinden büyülenmiş ve portakal yerine ellerini kesmişlerdir. Aşk bedensel bir şey değildir. Aşk iki beden arasında değildir,iki gönül arasındadır. Batının ete yönelik Aşk tasarrufu aşk kelimesine hakarettir. Ki öyle bir kelime var mı dillerin de onu da tam manada bilmiyorum. Batıya sataşmadan yapamıyorum af buyurun. Şu sözü bir düzeltelim. Bir yaratılmışa aşık olamamış bir kalp bir olan Allah'a aşık olmaz. Yaratılmış yaratık manasında herhangi bir obje, Allah dışı bir varlık. Bizim tasavvurumuzda aşk devasa bir duygu yumağı. Hormonlarla işlemeyen yalnızca gönül işi bir şeyden bahsediyoruz. Aşk illaki beş duyu ile algılanacak fakat algılandıktan sonra varacağı durak beden durağı değil,gönül durağıdır. Aşk tutku ve ya bir haz ürünü değildir. Aşk anlatılamaz sadece tadılır. Hissedersin ama söyleyemezsin. Lügatteki kelimeler yetersiz kalır. Bizde zaten artık söyleyebilme çabasından vazgeçtik. Peki ne yapıyoruz ucuzlatılmasına avamın ağzında başka aşağılık sözcüklerle yan yana gelmemesi için yanlış anlatımlarından sıyırmaya çalışıyoruz. Tutku ile çok karıştırılıyor. Tutku ulaşılması imkansız olarak görülen ya da benimsenen, algılanan da olabilir ya da gerçekten ulaşılması güç bir şeye ulaşma arzusundan başka bir şey değildir.Örnek vermek gerekirse kimseye pas vermeyen zengin meşhur çok güzel dünyalar tatlısı bir kadına karşı duyulan bir arzu onu elde etme arzusu. Elde edilene kadar yanıyorum bitiyorum ölüyorum onsuz yaşayamam vesaire elde ettikten sonra ise eski heyecanın tamamen ölmesi durumu tam bir tutku örneğidir. Aşkım bitti derler aşk bitmez bitirir.

YAZARI : BAHADIR ÇAKIR    O ADAM SENSİN...