19 Mart 2016 Cumartesi

AYETLERLE MUSA İLE HIZIR A.S ARASINDA GERÇEKLEŞEN OLAYLAR...

AYETLERLE MUSA İLE HIZIR A.S ARASINDA GERÇEKLEŞEN OLAYLAR...
Derken, kullarımızdan bir kul
buldular ki, ona katımızdan bir rahmet (vahiy) vermiş, yine ona tarafımızdan bir
ilim öğretmiştik. (Kehf: 18/65) 
Musa ona: Sana öğretilenden,
bana, doğruyu bulmama yardım edecek bir bilgi öğretmen için sana tâbi olayım mı?
dedi. (Kehf: 18/66)
Dedi ki: Doğrusu sen benimle
beraberliğe sabredemezsin. (Kehf: 18/67)
(İç yüzünü) kavrayamadığın bir
bilgiye nasıl sabredersin? (Kehf: 18/68)
Musa: İnşaallah, dedi, sen beni
sabreder bulacaksın. Senin emrine de karşı gelmem. (Kehf: 18/69)
(O kul:) Eğer bana tâbi
olursan, sana o konuda bilgi verinceye kadar hiçbir şey hakkında bana soru
sorma! dedi. (Kehf: 18/70)
Bunun üzerine yürüdüler.
Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Hızır) gemiyi deldi. Musa: Halkını boğmak
için mi onu deldin? Gerçekten sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın! dedi. (Kehf:
18/71)
(Hızır:) Ben sana, benimle
beraberliğe sabredemezsin, demedim mi? dedi. (Kehf: 18/72)
Musa: Unuttuğum şeyden dolayı
beni muaheze etme; işimde bana güçlük çıkarma, dedi. (Kehf: 18/73)
Yine yürüdüler. Nihayet bir
erkek çocuğa rastladıklarında (Hızır) hemen onu öldürdü. Musa dedi ki: Tertemiz
bir canı, bir can karşılığı olmaksızın (kimseyi öldürmediği halde) katlettin ha!
Gerçekten sen fena bir şey yaptın! (Kehf: 18/74)
(Hızır:) Ben sana, benimle
beraber (olacaklara) sabredemezsin, demedim mi? dedi. (Kehf: 18/75)
Musa: Eğer, dedi, bundan sonra
sana bir şey sorarsam artık bana arkadaşlık etme. Hakikaten benim tarafımdan
(ileri sürebilecek) mazeretin sonuna ulaştın. (Kehf: 18/76)
Yine yürüdüler. Nihayet bir köy
halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Ancak köy halkı onları misafir
etmekten kaçındılar. Derken orada yıkılmak üzere bulunan bir duvarla
karşılaştılar. (Hızır) hemen onu doğrulttu. Musa: Dileseydin, elbet buna karşı
bir ücret alırdın, dedi. (Kehf: 18/77)
(Hızır) şöyle dedi: "İşte bu,
benimle senin aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin
içyüzünü haber vereceğim." (Kehf: 18/78)
"Gemi var ya, o, denizde
çalışan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu kılmak istedim. (Çünkü) onların
arkasında, her (sağlam) gemiyi gasbetmekte olan bir kral vardı." (Kehf: 18/79)
"Erkek çocuğa gelince, onun
ana-babası, mümin kimselerdi. Bunun için (çocuğun) onları azgınlık ve nankörlüğe
boğmasından korktuk." (Kehf: 18/80)
(Devam etti:) "Böylece istedik
ki, Rableri onun yerine kendilerine, ondan daha temiz ve daha merhametlisini
versin." (Kehf: 18/81)
"Duvara gelince, şehirde iki
yetim çocuğun idi; altında da onlara ait bir hazine vardı; babaları ise iyi bir
kimse idi. Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve Rabbinden
bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ben bunu da kendiliğimden yapmadım.
İşte, hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur." (Kehf: 18/82)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder