Tasavvuf öyle bir kurum ki içinde ne tip ararsan var.Bizim tarikattan örnek vermek gerekirse içinde her görüşten insana rastlamak mümkün.Siyasi anlamda Mhp'liden Chp'lisine,AkP'lisine rastlamak mümkün.Tek amaç ve tek gaye var,o da Allah'ı dinlemek onun ağzından dinleyince hepimiz rahatlıyoruz.Başkası anlatsa yine dinleriz fakat onu dinlerken ruhumuz rahatlıyor.
Tarikatların bilindiği gibi olmadığını anlatmak için bu yazımı ele aldım.Sabahın körü ve ben uykulu bir vaziyette bu konunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Her görüşten insan olduğu için tarikatın içinde tarikat mensubu birine görüşünden dolayı yan gözle bakmak yakışa kalmaz.Dini konularda anlattıklarını dinlemek gerekir.Katılıp katılmamak size kalmış varsa anlattıklarının üstünde bir manevranız yaparsınız.Yoksa dinleyip tartmakla yetinmelisiniz.
Tarikatlar sonradan üreme değildir.Peygamberimiz s.a.v zamanından beri vardır.Kuran-ı kerim'de ağacın altında biyat edenler şeklinde geçmektedir.''Gerçekten o ağacın altında sana biat ederlerken O, müminlerden razı oldu. Onların kalplerindekini bildi de üzerlerine o güveni indirdi ve onları bir yakın fetih ile ödüllendirdi.''(Fetih suresi 18.ayet Elmalılı hamdi Yazır'ın tefsiridir)Ağacın altında biyat edenler sahabenin çok az bir kısmını kapsamaktadır.Yani öyle ki ashab ı suffe denilen tarikat gurubudur.Bu gurup Peygamberimizden ayrı ayrı icazed almış ve dini peygamberden sonra devam ettireceklerine dahir söz vermiştir.Allah peygamber ve veli göndermediği toplumu sorumlu tutmaz.Peygamberimiz benden sonra varislerim gelecektir diye çok kez hadislerinde değinmiştir.Yine kitabımız kuran'da çok sayıda ayette evliya kullardan bahsetmektedir.Onlarla birlikte olmamız öğütlenmektedir.
Her kesin bir tarikata bağlı olması gerektiğine inanıyorum.Din bir yaşam biçimidir bu da ancak tasavvufla mümkündür.Farklı koldan tarikatları da ayrılık olarak algılıyorlar halbuki öyle değildir.İnsanlarda farklı farklıdır fakat hapsine birden insan diyoruz.İnsanlar ruhen farklı oldukları için farklı özellikteki insanlar için farklı farklı tarikatlar vardır.İslamda mutlak hakikat anlayışı yoktur.Hakikat idrak sahibine göre tasavvuru farklı farklıdır.Dolayısı ile birbirine ruhen yakın insanların aynı tarikata mensup olmaları gerekirken diğer başka bir gurubunda farklı bir tarikat yoluna mensup olması gerekmektedir.İslamda hakikat anlayışını biraz açıklamak istiyorum dilerseniz.İslam düşüncesinde hakikatin seviyeleri vardır.Başka bir ifade ile her varlık katmanında hakikat farklıdır.Dolayısı ile bir varlık katmanındaki hakikati bütün varlık katmanlarına genellemek doğru değildir.Bunun bir neticesi olarak,islam düşüncesinde,farklı seviyelerde geçerli olmak kaydı ile ,hem mutlak,hemde göreceli,hakikat anlayışı vardır.Farklı içtihatların ve mezheplerin hak kabul edilmesi böyle bir hakikat anlayışının sonucudur.Yani mezhepler ve tarikatlar bir ayrılık sebebi değil zenginlik sebebidir.Tabi silsilesi olmayan sonradan türeyenler hariç.
Tarikatlar terör gibi gösterildi bu da yanlıştır yanlışlık nerede,terör faaliyetleri içinde bulunan ve tarikatların genelinin adını kirletmek için tarikat adı altında kurulan örgütler tarikat değildir.Bir tarikatın kendine ait geçmişten günümüze kadar gelen bir silsilesi vardır.Bu silsile ta peygamberimize dayanır.Ve hak bir tarikatın içinde Allah,peygamber bahsinin dışında üçüncü bir konu olmaz üçü söyleyen bizden değildir.Tarikat mensupları arasında örgütlenme olayı yapılmaz,ve parasal olaylar dönmez dönüyorsa orayı hemen terk edin.Tarikat içinde şahıslar değil öğrenciler değil hoca yani mürşid sohbet eder mürid dinler.Toplu ve ya bireysel zikirler çekilir bunun dışında başka şeyler olmaz oluyorsa orası tarikat değildir.Kişiler arasında hiçbir bağlantı yoktur bir siyasi amaca hizmet etmezler bireysel amaçlar olabilir.Yegane amacı Allah'a yolunda ilerlemektir.Başka türlü amaçlar sergleyen yerler tarikat değildir örgüttür.Tarikatlar bir örgüt değildir.Her insan bulu cağına erdikten sonra ruh hastası olur tarikatlar bu hastalığın tedavi yeridir sadece o kadar.
Tasavvuf bir felsefe değildir dinin kendisidir.Din sadece kitabın iki kapağının arasından ibaret değildir.Yeni sorulara kitabın cevap verdiği fakat herkesin o cevabı göremediği yerlerde onları gösterterek cevap verir.Ayetler hem mecazı hem de hakikati ele aldığı için tarikatlar bu iki yönü bir birinden iyi ayırt ederler.Tasavvuf öğreticisinin dışındaki hocalar hakikati mecazlarla karıştırdıkları için dinin içine hurefeler karıştırırlar.Öyle ki din onların elinde bilimden,ilimden ve sannattan uzaklaşırken ehlinin elinde dinin içinden bilim,ilim ve sanat fışkırır.
Din şu üç kapıdan geçilmedikçe anlaşılmaz.Din şeriyat,tarikat,hakikat kapılarından geçip Marifetullaha ermekle anlaşılır ancak.Bunların toplamına tasavvuf denir.Tasavvuf Hakkı aşk ateşi ile öğreten bir yoldur.Bu ateşle kalbi temizler.Öyle ki kalp buğulu,sisli olduğu zaman gönül aynası göremez ve hakkı tasavvur edemez.Fakat tasavvuf bu kirli,paslı olan gönül aynamızı Allahın güzel isimleriyle temizler.
Tasavvufun cinlerle işi olmaz.Tasavvuf Allah ve peygamberle işi olur.Tasavvufta beli bir seviyeye ilerleyen kişilere bazı kapılar açılır bu kapılar açılırken kimisi kendinin imtihanda olduğunu unutarak bu açılan kapıların cilvesine kendini kaptırır.Böylelikle birde hocası izin vermeden hocasından ayrılırsa sahte tarikat kurar bunlar cin min işleriyle uğraşabilir onlar hoca değildir onlar şeytana yenik düşmüş imtihanı kaybetmiş saltanata kendini kaptırmış kişilerdir.Halbuki bu dünyada tek bir saltanat var o da taht misali musalla taşındaki bir namazlık saltanattır.
YAZARI: BAHADIR ÇAKIR O ADAM SENSİN....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder