Evrende hiçbir şey tesadüf değildir.Buradaysanız burada olmanız gerektiği içindir.
17 Kasım 2013 Pazar
İslam Bir Tapınma Dini Değildir
Din bir yaşamdır.İslam tapınma dini değildir bir yaşam dinidir.Belki bu sözü 20 defa söylemiş yazmıştırız fakat görünen o ki bu hak din yaşamda yaptığımız hatalara karşı sanki bir sığınamız durumuna düşmüş durumda. Halbuki din-i İslamiye yaşamda yapacağımız hataların sığınağı değil o hatalara düşmemek için yaşamamız gereken kuvveti ilahiyedir.
Dinin her alanda yaşanması gerektiğini onunla bakım onunla görmeye çalışmamız gerktiğini ben söyledikçe birileri buna muhalif olmaya çalışıyor.Bilmiyorlar bundan eminim bilseler böyle davranmazlardı.Beyinleri bulanmış durumda zira yanlış anlatılan din ve öbür taraftan dinin üzerinde gördükleri bilim onları tamamen gerçeklikten itmiş dinsiz bir yükselişin olabileceği hususuna yöneltmiştir.Halbuki dinsiz bir yükseliş mümkün değilken bir ilerlemenin de olması için tam manada akılcı sistemlerin disiplinli bir şekilde uygulanmasıyla mümkündür.Ve üstüne üstlük bu ilerlemede stratejik olamaz.Örneğin bugün dünya hakim olan Amerika ilerlemiş olabilir fakat fevkinde gördüğümüz odur ki yükselememiştir.Belki kişi başına düşen refah seviyesi bize göre yüksek olabilir fakat halkın mutsuzluğu halen devam etmektedir.İnsanlar her ne kadar parayla mutlu olabileceğini düşünseler de.Aylık 10 bin maşa sahip olan insanlar dahi mutlu olmayabilir.Emekle paraya ulaşıldığı için yüksek özellik sağlık yitiriliyor ve bu seferde farklı cereyanlar itikaf ediyor.
İnsanların maaşları yükseldiği vakit doğru orantılı olarak satın alma güçleri de artıyor aynı oranda harcama yaparak eski hallerindeki gibi oluyorlar.Ve yahutta para hırsı bünyelerini bürüyüp sürekli stoka yönelip paranın üstüne para koyarken hayatlarını heba ediyorlar.Ve yahutta bu ikisininde tam tersi istikamette rasyonel hareket ettiklerini düşünerek yerinde harcama ve biriktirme yaparak dünyanın nimetlerinden yararlanmaya çalışıyorlar.Yine sonunda ömür en tatlı yerinde bitip dünya hayatı son bulurken hayır adına yapılanların azlığı dikkate şayan olarak yerini sessizliğe bırakıyor.
Bildiğimiz tarih nitekim paranın buluşunu Lidyalılara dayandırdığı vakit anlıyoruz ki dünya üzerindeki bu meşgulüyetçi düzeni insan kendi eliyle kurmuştur.
İnsan tarih boyunca izlediğimiz zaman toplumlardan bireylere kadar hep bir şeylerle meşgul olmuş hayat sayfasını tamamlamış bitirmiştir.Fakat ölümlü olan bu dünyada ölümsüz olarak anılanlar da vardır.Siz öldükten sonra isminizin zikredilmesinin sizin için bir manasına kalmaz artık.Fakat ölümle hayat arasında ki bu dünyada bir şeyin farkına varmamız gerekir ki o da şudur.''İnsan fevkalade uğraşlar içerisinde bulunmuş olabilir fakat rahmetle yad olunanlara baktığımız zaman onların Hak katında da muteber bir makamda oldukları anlaşılır.Yani öyle ki rahmetle anılanların asıl amaçları rahmetle anılmak değildi fakat Hak onları sevdiği için halkta onları rahmetle anarak yad ediyor.Anıl mayadabilir anlatmaya çalıştığım nokta o değil.Dünyada uğraşmış olduğumuz peşinde koştuğumuz maksatların şuurunda olmamız gerektiğidir.
Çoğu alim ve zevat devrinde anlaşılamamış kendinden çok çok sonraları ancak anlaşılabilmiştir.Halbuki devrinde anlaşılmış olsaydı hem o devir güzel olurdu hemde insanlık şuan ki bulunduğu aşamadan çok çok ilerde olurdu.Her neyse bu da çok önemli değil zira hakka ulaşmak hakkal yakin olmak bu daha önemli fakat anlayarak ve yaşarak bu safaya gelsek de dünya nizamı bizden öğrense iyi olmaz mı?İslamiyetin aydınlık Güneşinin ışığını dünyanın her yerine yaysak ve herkesin bu şiddetli ışıktan en azından haberdar olmasını sağlasak olmaz mı?
Elbetteki olur fakat kendisi aydınlanmış olan insan diğer insanların aydınlanmasını ancak isteyebilir fakat insanlar bunda dahi kar ve rant amacı aramakta meşgul olabiliyorsa insanlık henüz cahillikten kurtulmuş ve o aydınlığa hazır sayılmaz.İçinde ırki,dini,yaşamsal yükseklik hissi yaşayan insan bir bakıma kibrinden sıyrılamamış insan ışığı alamaz.Ne yazık ki Dünyada iken hakka kavuşmuş insanlardan çok az insan faydalanabilecek ve onlarda çok az insana faydalı olabilecektir.Belki benim bilmediğim hikmetler bunu böyle olması gerektiğine dair kulağıma fısıldasa da bu hakkın merhametinden bir gıda bir çağrı bir tairf edilemez kaderin bir parçası olarak okuyucularımla buluştu.Ben ne hezeyanlarla yazdım fakat ne Mücteba ile sizlere ulaştı bilmiyorum.Anlatabildiklerim karşımdakilerin anlayabileceği kadardı ötesine ulaşamazdım.Ötesine ulaşmak için hayat mayat ne yaşadıysam bilmeniz gerekir ona göre kelimelere vurabildiğim düşüncelere daha yaklaşabilir anlatmaya çalıştığım gerçek maksada ancak o şekilde yanaşabilirdiniz.Fakat anladıklarınız da size yetecek kabiliyettedir.
Yazamazsam ne yapayım ruhumdaki yükü hangi limana boşaltayım.İslamdan haberi olmayanların İslamıdır sosyalizm.Fakat bu bir düşüncedir bu bu ahlaksız dinden yoksun insanların asla gerçekleştiremediği bir düşünce.Altın bir sistem altın olmayan kar ve rant bataklığına saplanmış altın olmayan insanlar tarafından gerçekleştirilmesi mümkün değildir.Fakat İslam insanı altın yaparak altın sistemine uygun hale getirir.Sanmayın ki isyan ediyoruz yaşanılana kesinlikle öyle değil biz olana razıyız sadece olanları intizar kör olanlara göstermeye çalışıyoruz.Hayat kitabının her satırının her ayrıntısının hikmet kaleminden çıktığını asla eksinin olmadığını asla fazlasının olmadığını her noktası her virgülünün olması gereken yerde olduğunu sadece bu hikmetlere bu hayat sayfasının okunması gerektiğini söylüyoruz o kadar.
Ariflerden biri bir mezar kazıcısına sorar:Bunca yıldır mezar kazıyorsun mutlaka ibretlik bir hikayen vardır anlatır mısın?
Demiş ki yetmiş yıldır bu işi yapıyorum nefsime hala öleceğini kabul ettiremedim bundan ibretlik ne olabilir ki...
HER YAZI SONA ULAŞIR DA BU YAZININ DA SONU OLMASIN.
YAZARI: BAHADIR ÇAKIR O ADAM SENSİN...
Dinin her alanda yaşanması gerektiğini onunla bakım onunla görmeye çalışmamız gerktiğini ben söyledikçe birileri buna muhalif olmaya çalışıyor.Bilmiyorlar bundan eminim bilseler böyle davranmazlardı.Beyinleri bulanmış durumda zira yanlış anlatılan din ve öbür taraftan dinin üzerinde gördükleri bilim onları tamamen gerçeklikten itmiş dinsiz bir yükselişin olabileceği hususuna yöneltmiştir.Halbuki dinsiz bir yükseliş mümkün değilken bir ilerlemenin de olması için tam manada akılcı sistemlerin disiplinli bir şekilde uygulanmasıyla mümkündür.Ve üstüne üstlük bu ilerlemede stratejik olamaz.Örneğin bugün dünya hakim olan Amerika ilerlemiş olabilir fakat fevkinde gördüğümüz odur ki yükselememiştir.Belki kişi başına düşen refah seviyesi bize göre yüksek olabilir fakat halkın mutsuzluğu halen devam etmektedir.İnsanlar her ne kadar parayla mutlu olabileceğini düşünseler de.Aylık 10 bin maşa sahip olan insanlar dahi mutlu olmayabilir.Emekle paraya ulaşıldığı için yüksek özellik sağlık yitiriliyor ve bu seferde farklı cereyanlar itikaf ediyor.
İnsanların maaşları yükseldiği vakit doğru orantılı olarak satın alma güçleri de artıyor aynı oranda harcama yaparak eski hallerindeki gibi oluyorlar.Ve yahutta para hırsı bünyelerini bürüyüp sürekli stoka yönelip paranın üstüne para koyarken hayatlarını heba ediyorlar.Ve yahutta bu ikisininde tam tersi istikamette rasyonel hareket ettiklerini düşünerek yerinde harcama ve biriktirme yaparak dünyanın nimetlerinden yararlanmaya çalışıyorlar.Yine sonunda ömür en tatlı yerinde bitip dünya hayatı son bulurken hayır adına yapılanların azlığı dikkate şayan olarak yerini sessizliğe bırakıyor.
Bildiğimiz tarih nitekim paranın buluşunu Lidyalılara dayandırdığı vakit anlıyoruz ki dünya üzerindeki bu meşgulüyetçi düzeni insan kendi eliyle kurmuştur.
İnsan tarih boyunca izlediğimiz zaman toplumlardan bireylere kadar hep bir şeylerle meşgul olmuş hayat sayfasını tamamlamış bitirmiştir.Fakat ölümlü olan bu dünyada ölümsüz olarak anılanlar da vardır.Siz öldükten sonra isminizin zikredilmesinin sizin için bir manasına kalmaz artık.Fakat ölümle hayat arasında ki bu dünyada bir şeyin farkına varmamız gerekir ki o da şudur.''İnsan fevkalade uğraşlar içerisinde bulunmuş olabilir fakat rahmetle yad olunanlara baktığımız zaman onların Hak katında da muteber bir makamda oldukları anlaşılır.Yani öyle ki rahmetle anılanların asıl amaçları rahmetle anılmak değildi fakat Hak onları sevdiği için halkta onları rahmetle anarak yad ediyor.Anıl mayadabilir anlatmaya çalıştığım nokta o değil.Dünyada uğraşmış olduğumuz peşinde koştuğumuz maksatların şuurunda olmamız gerektiğidir.
Çoğu alim ve zevat devrinde anlaşılamamış kendinden çok çok sonraları ancak anlaşılabilmiştir.Halbuki devrinde anlaşılmış olsaydı hem o devir güzel olurdu hemde insanlık şuan ki bulunduğu aşamadan çok çok ilerde olurdu.Her neyse bu da çok önemli değil zira hakka ulaşmak hakkal yakin olmak bu daha önemli fakat anlayarak ve yaşarak bu safaya gelsek de dünya nizamı bizden öğrense iyi olmaz mı?İslamiyetin aydınlık Güneşinin ışığını dünyanın her yerine yaysak ve herkesin bu şiddetli ışıktan en azından haberdar olmasını sağlasak olmaz mı?
Elbetteki olur fakat kendisi aydınlanmış olan insan diğer insanların aydınlanmasını ancak isteyebilir fakat insanlar bunda dahi kar ve rant amacı aramakta meşgul olabiliyorsa insanlık henüz cahillikten kurtulmuş ve o aydınlığa hazır sayılmaz.İçinde ırki,dini,yaşamsal yükseklik hissi yaşayan insan bir bakıma kibrinden sıyrılamamış insan ışığı alamaz.Ne yazık ki Dünyada iken hakka kavuşmuş insanlardan çok az insan faydalanabilecek ve onlarda çok az insana faydalı olabilecektir.Belki benim bilmediğim hikmetler bunu böyle olması gerektiğine dair kulağıma fısıldasa da bu hakkın merhametinden bir gıda bir çağrı bir tairf edilemez kaderin bir parçası olarak okuyucularımla buluştu.Ben ne hezeyanlarla yazdım fakat ne Mücteba ile sizlere ulaştı bilmiyorum.Anlatabildiklerim karşımdakilerin anlayabileceği kadardı ötesine ulaşamazdım.Ötesine ulaşmak için hayat mayat ne yaşadıysam bilmeniz gerekir ona göre kelimelere vurabildiğim düşüncelere daha yaklaşabilir anlatmaya çalıştığım gerçek maksada ancak o şekilde yanaşabilirdiniz.Fakat anladıklarınız da size yetecek kabiliyettedir.
Yazamazsam ne yapayım ruhumdaki yükü hangi limana boşaltayım.İslamdan haberi olmayanların İslamıdır sosyalizm.Fakat bu bir düşüncedir bu bu ahlaksız dinden yoksun insanların asla gerçekleştiremediği bir düşünce.Altın bir sistem altın olmayan kar ve rant bataklığına saplanmış altın olmayan insanlar tarafından gerçekleştirilmesi mümkün değildir.Fakat İslam insanı altın yaparak altın sistemine uygun hale getirir.Sanmayın ki isyan ediyoruz yaşanılana kesinlikle öyle değil biz olana razıyız sadece olanları intizar kör olanlara göstermeye çalışıyoruz.Hayat kitabının her satırının her ayrıntısının hikmet kaleminden çıktığını asla eksinin olmadığını asla fazlasının olmadığını her noktası her virgülünün olması gereken yerde olduğunu sadece bu hikmetlere bu hayat sayfasının okunması gerektiğini söylüyoruz o kadar.
Ariflerden biri bir mezar kazıcısına sorar:Bunca yıldır mezar kazıyorsun mutlaka ibretlik bir hikayen vardır anlatır mısın?
Demiş ki yetmiş yıldır bu işi yapıyorum nefsime hala öleceğini kabul ettiremedim bundan ibretlik ne olabilir ki...
HER YAZI SONA ULAŞIR DA BU YAZININ DA SONU OLMASIN.
YAZARI: BAHADIR ÇAKIR O ADAM SENSİN...
16 Kasım 2013 Cumartesi
GÖNÜL NEYİ SEVERSE O EN GÜZELDİR
Her insan bir ruh ve nefis sahibidir.Her ruhun arzusu,istekleri vesaireleri farklı farklıdır.Her insan hazrettir.Biz tasavvufta her insana hazret gözüyle bakarız.Bizim için tüm insanlar özünde hazrettir.Her insanın bir yaratılış gayesi yaratılışının bir hikmeti vardır.
Tasavvuf kalbin eğitilmesini sağlayan ilim yeridir.İlimleri maddi,manevi ve diğer ilimler olmak üzere üçe ayıracak olursak insanın her ne kadar maddi ilimlere ihtiyacı varsa aynı oranda da manevi ilimlere ihtiyacı vardır.Bu esnada tasavvuf imdadımıza yetişiyor.Nefsi mertebeleri aşmış olan bir Mürşid'e Mmürid olmamızı öngörüyor.Bu olayda para pul yoktur kar rant çıkar iltimas adam kayırma yoktur Allah için Mürşid'i dinleyip feyz almak vardır.Aşkı gerçek sevgiliyi onun ağzından dinlemek vardır.Hazreti Allah aşkıyla yanmak peygamber aşkıyla alev almak vardır.Bu olaylarda nefsi cerayanlar asla karışamaz.Mürşid gönüle hitap eden kişidir.Her insanın Mürşidi aynı olacak diye bir kaide de yoktur.Sana aşkı tattırsın yeter ki hangi tarikattan olmanın bir önemi yoktur.Allah için yolların hepsi aynıdır fakat kullar farklı farklı olduğu için her kulada farlı farklı yollardan Allah'a yol vardır.Evvala kula kendi kalbinden yol vardır,devamında hangi tarikat Mürşidine bağlıysa o Mürşid onun yolunu aydınlatır.İnsan kendi kalbindeki yolun hangi yol olduğunu ruhen kabul ettiği tarikatta bulur.Örnek vermek gerekirse Bir insanın kalbi nakşiliğe açıksa nasibi orasıysa kul orada hakka kalbinden yollar açar.Ama kalbi nakşiliğe uygun olmayabilir bu durumda kul kadiri de olabilir başka tarikatlardan da olabilir bu defa yılmadan kendisine en uygun bulduğu yerde duraklamalıdır.
Bizimde gönlümüzde yatan Aslan tektir fakat hürmetten tüm Allah dostlarıyla buluşmak onları da dinlemek bana hoşnutluk veriyor bir bakıma Hocama olan sadakatim ve ona olan aşkım daha da şiddetleniyor çünkü ben nereye baksam kimi dinlesem hep o gönlümdeki aslanı görüyorum....
YAZARI : BAHADIR ÇAKIR O ADAM SENSİN...
Tasavvuf kalbin eğitilmesini sağlayan ilim yeridir.İlimleri maddi,manevi ve diğer ilimler olmak üzere üçe ayıracak olursak insanın her ne kadar maddi ilimlere ihtiyacı varsa aynı oranda da manevi ilimlere ihtiyacı vardır.Bu esnada tasavvuf imdadımıza yetişiyor.Nefsi mertebeleri aşmış olan bir Mürşid'e Mmürid olmamızı öngörüyor.Bu olayda para pul yoktur kar rant çıkar iltimas adam kayırma yoktur Allah için Mürşid'i dinleyip feyz almak vardır.Aşkı gerçek sevgiliyi onun ağzından dinlemek vardır.Hazreti Allah aşkıyla yanmak peygamber aşkıyla alev almak vardır.Bu olaylarda nefsi cerayanlar asla karışamaz.Mürşid gönüle hitap eden kişidir.Her insanın Mürşidi aynı olacak diye bir kaide de yoktur.Sana aşkı tattırsın yeter ki hangi tarikattan olmanın bir önemi yoktur.Allah için yolların hepsi aynıdır fakat kullar farklı farklı olduğu için her kulada farlı farklı yollardan Allah'a yol vardır.Evvala kula kendi kalbinden yol vardır,devamında hangi tarikat Mürşidine bağlıysa o Mürşid onun yolunu aydınlatır.İnsan kendi kalbindeki yolun hangi yol olduğunu ruhen kabul ettiği tarikatta bulur.Örnek vermek gerekirse Bir insanın kalbi nakşiliğe açıksa nasibi orasıysa kul orada hakka kalbinden yollar açar.Ama kalbi nakşiliğe uygun olmayabilir bu durumda kul kadiri de olabilir başka tarikatlardan da olabilir bu defa yılmadan kendisine en uygun bulduğu yerde duraklamalıdır.
Bizimde gönlümüzde yatan Aslan tektir fakat hürmetten tüm Allah dostlarıyla buluşmak onları da dinlemek bana hoşnutluk veriyor bir bakıma Hocama olan sadakatim ve ona olan aşkım daha da şiddetleniyor çünkü ben nereye baksam kimi dinlesem hep o gönlümdeki aslanı görüyorum....
YAZARI : BAHADIR ÇAKIR O ADAM SENSİN...
11 Kasım 2013 Pazartesi
Ölüm Yok Olmak Mıdır?
Hazreti İnsan 6 tane alemde yaşar.İnsan Doğar,büyür ve ölür.Her nefis ölümü tadacaktır.Her canlı derler bu yanlıştır orjinali nefistir.Kuranı kerim lisan bakımından da gramer bakımından da hata içermez.Her konuda çok incedir.Her harften çeşitli pencereler ve kapılar açılır.Ayetlerin numarası bile değer taşır.Yabancı bilim adamları bir buluş buluyor ulan bu kuranda vardı vardı da elin adamı bulana kadar neredeydin.Aklın neredeydi.Belki bir ayeti bin kere okursunuz fakat 1001. okuyuşta farklı bir şey görebilirsiniz.Bakmak ve görmek ikisi farklı şeylerdir.Her bakan göremez.Görmek için ilim gerekir.Yani bir bakıma beyinde töz halinde bir varlık belirtisinin olması gerekir.Su sadece Arşimete mi taştı.Ve ya Elma sadece Newton'un mu başına düştü.Hayır fakat bunların aklında zaten bu konular töz halinde vardı.Demek istediğim o ki ilahiyatçı kardeşimiz Tarihi bilgisi yoksa Kuranın içinde ki tarihten ne anlasın.Ve ya kozmoloji bilgisi yoksa astronomiden bahseden ayetlerden ne anlasın.Türkçeye çevirirken de yorumlarken de teknik hatalar yapılır.Ama biz buraya yazıyoruz herkes şunu bilsin Kuranda teknik hata bilimsel hata yoktur.Başlı başına bir bilimdir.Fatihin hocası Akşemseddin hazretleri tasavvufun yanı sıra tıp ilmiyle de uğraşıyordu ve ilk mikrobu bulan keşfeden kişidir.Fakat kendisinden yaklaşık 400 sene sonra Fıransız Pasteur'a gelişmiş mikroskoplarla mikrobu bulmuştur.Fakat gerçek kaşifi Akşemseddin hazretleridir.Bu insanlar Kuranla bakıp görüyorlardı.Şuan içinde bulunduğumuz durumdan kurtulacak her türlü kaynağa sahibiz fakat okumaktan aciziz çünkü okumamamız için latin alfabesine geçildi.700 yıllık birikim hatta 1500 senelik birikim heba edildi.Fakat Tarihle yüzleşeceğimiz günler yaklaştı.Konumuz bu değildi fakat her nedense bir anda kendimi bu konun içinde buldum.
Konumuza dönecek olursak.İnsan anne karnın da 9 ay 10 günlük bir hayat yaşar fakat hangimiz bu yaşamdan haberdarız.Ve hangimiz bu yaşamı bildiği halde hatırlamadığı için ret edebilir.Hiç kimse bunu ret edemez fakat insanın daha öncesini de düşünmesi akıl etmesi gerekir.İnsan kendine şu soruları yöneltmelidir.Nereden geldim nereye gidiyorum benim sonum ne olacak demelidir.Dünyada sadece maddi rızıklara odaklanmamalıdır.Ölüm de bir rızıktır Allah ölümden sonrada rızıklarımızı tayin edecek yegane varlıktır.Rızık sadece yemeden içmeden ibaret değildir.Batı toplumlarında şöyle bir durum söz konusudur.Ne kadar para ne kadar mal o kadar mutluluk ne kadar makam,ne kadar benlik o kadar mutluluk.Peki ya bunun sonu ne olacak.Ey insan dünya ile meşgul olurken madde ile oyalanırken hangi maksat için çabalıyorsun.Para para para bu bir yere kadar tamam da insanın amaçlarını bir sıralasa hepsinin boş olduğunu görecektir.Allah için amaçlanmalıyız.Eskiler bu amca maksadi kutsi demişlerdir en kutsal amaç yegane tek amaç amaçların amacı sebepsiz amaç.Eğer yaptığımız şeylerin amacında Allah içinlik yoksa o amaç ihlaslı değildir.Allah için üretmeli ALlah için çalışmalı,her şeyi Allah la Allah için ona ulaşmak için eylemlendirmeliyiz.Ancak bu şekilde eskisi kadar güçlenir ve ileri gidebiliriz.Yıllarca olmayacak işlerle enerjimizi tükettik.Vaktimizi heba ettik.Artık engin düşünmenin vakti geldi de geçiyor bile.Sol sağ çatışmalarından artık kurtulmalıyız.Batının sistemlerinden yavaş yavaş artık elimizi sıyırmalıyız.Solculukta sağcılıkta batı kaynaklı akımlardır.Bendeniz şuanda batının geliştirmiş olduğu iktisadi kaynaklarla üniversitede eğitim görüyorum.Zira ekonomik sitemleri geliştiren kişiler batılılar.Fakat biz müslümanlar da eski devirler de kendimize ait ekonomik sistemler kuarabilmişken şimdi nedense kendimize ait bir ekonomik bir sistemimiz bile yok.Batısal kaynaklarla ekonomik sistem kurup bir de üstüne müslümanlık taslanmaz.Evvala bu hezimetten kurtulmalıyız.
Bu yazıya başladım başlayalı odaklanmak istediğim konuya bir türlü odaklanamadım.Zira bence bunun yegane sebebi ahiret için dünyasından vazgeçenler olmuştur. Cehennem cennet içindir cehennem olmasa cenettin ne değeri kalırdı.Allah için eylemlenmez cennet için eylemlenirsek hem Allah'ı hemde cenneti kaybederiz.Dünyada Allah'ı bulamayanlar ahirette de Allah'ı bulamaz.Dünyada iyi bir konuma gelemeyenler ahirette de iyi bir konuma gelemez.Dünya da iken nefsin hal makam ve derecelerini geçmemiz.Kafire karşı da üstün bir konumda olmamız gerekir.
Her neyse konumuza dönecek olursak insan en başından alacak olursak.Kün muhammeda ol emriyle Peygamberimizin ruhu şerifi Allah nurundan bir parça ile ilk hiçbir şey yok iken onu yarattı onun aşkından alemleri ruhlar elemini vesaire yarattı.Derinlemesine girmeyeceğim zira yazının çok fazla uzamasından başka başka konulara dalmamak için detaya girmeyip yüzeysel geçeceğiz inşallah.İnsan ruhlar alemi,Anne karnı yani rahim araya doğum girer dünya hayatı başlar sonra ölümle dünya dan kabir hayatına yani bir bakıma boyut değiştirir.Ölümle birlikte ten kafesinden can kuşu kurtulur.Kimilerinin elinde mızraklarla kara çarşaflarla kuru kafalarla karikatüre ettiği bir melek olan ölüm meleği gelir canımızı alır.Canımızı alacak olan bir melektir o yüzden onu hayatı çok sevenlerin o şekilde karikatüre etmesinden rahatsızlık duyuyorum.Sevgili Azrail gelir canımızı alır özgürlüğümüze kavuşturur inşallah.Ölüm bir kurtuluştur dünyanın cefasından kanat çırpıp kurtulmaktır.Sonra kabir hayatımız başlar bu hayatta kıyamete kadar devam eder.kıyamet kopar bütün canlar bedenlerinden alınır daha sonra belli bir süreç sonra diriliş başlar ve ruhlar tekrar bedenlerde can bulur dirilişle birlikte mahşer haytıda başlar mahşer hayatı hesap zamanına kadar devam edecek olan çok uzun bir dönemdir.Mahşerin bir yerine 700 bin zebani meleği cehennemi kurar ve üzerine sırat köprüsü kurulur.Sonra sırattan geçme olayı vesairesi bittikten sonra cennetlikler kevser havuzunda yıkanıp ayıp ve kusurlarından arındıktan sonra 8 aşamalı olan cennetlerden birine girerek burada ahiret hayatı başlar.Cennetlerin en iyisi ve cennetlerin ortasında en yüksek mevzide olan aden cenneti Allah'ın tecelli edeceği yerdir.Her hafta Allah burada tecelli ederek cennet ahalisine ikramda bulunur zira Allah'ı cismen görenler onun etkisinden kurtulamaz.
İnsan hayatı burada anlattığımız gibi ölümle son bulan bir hayat değildir.İnsan ebedidir fakat ezeli değildir.Bir başlangıcı vardır fakat sonu yoktur.Bu başlangıç doğum değildir.Allah hem ebedidir hem ezelidir.Hem öncesi vardır hem sonrası vardır.Sonumuz yokluk olsa idi bu varlık niye?
Özetlersek insan 1)ruhlar 2)Anne rahimi 3)dünya hayatı 4)kabir hayatı 5)mahşer hayatı 6)sonsuza dek ahiret hayatı...
YAZARI : BAHADIR ÇAKIR O ADAM SENSİN...
Konumuza dönecek olursak.İnsan anne karnın da 9 ay 10 günlük bir hayat yaşar fakat hangimiz bu yaşamdan haberdarız.Ve hangimiz bu yaşamı bildiği halde hatırlamadığı için ret edebilir.Hiç kimse bunu ret edemez fakat insanın daha öncesini de düşünmesi akıl etmesi gerekir.İnsan kendine şu soruları yöneltmelidir.Nereden geldim nereye gidiyorum benim sonum ne olacak demelidir.Dünyada sadece maddi rızıklara odaklanmamalıdır.Ölüm de bir rızıktır Allah ölümden sonrada rızıklarımızı tayin edecek yegane varlıktır.Rızık sadece yemeden içmeden ibaret değildir.Batı toplumlarında şöyle bir durum söz konusudur.Ne kadar para ne kadar mal o kadar mutluluk ne kadar makam,ne kadar benlik o kadar mutluluk.Peki ya bunun sonu ne olacak.Ey insan dünya ile meşgul olurken madde ile oyalanırken hangi maksat için çabalıyorsun.Para para para bu bir yere kadar tamam da insanın amaçlarını bir sıralasa hepsinin boş olduğunu görecektir.Allah için amaçlanmalıyız.Eskiler bu amca maksadi kutsi demişlerdir en kutsal amaç yegane tek amaç amaçların amacı sebepsiz amaç.Eğer yaptığımız şeylerin amacında Allah içinlik yoksa o amaç ihlaslı değildir.Allah için üretmeli ALlah için çalışmalı,her şeyi Allah la Allah için ona ulaşmak için eylemlendirmeliyiz.Ancak bu şekilde eskisi kadar güçlenir ve ileri gidebiliriz.Yıllarca olmayacak işlerle enerjimizi tükettik.Vaktimizi heba ettik.Artık engin düşünmenin vakti geldi de geçiyor bile.Sol sağ çatışmalarından artık kurtulmalıyız.Batının sistemlerinden yavaş yavaş artık elimizi sıyırmalıyız.Solculukta sağcılıkta batı kaynaklı akımlardır.Bendeniz şuanda batının geliştirmiş olduğu iktisadi kaynaklarla üniversitede eğitim görüyorum.Zira ekonomik sitemleri geliştiren kişiler batılılar.Fakat biz müslümanlar da eski devirler de kendimize ait ekonomik sistemler kuarabilmişken şimdi nedense kendimize ait bir ekonomik bir sistemimiz bile yok.Batısal kaynaklarla ekonomik sistem kurup bir de üstüne müslümanlık taslanmaz.Evvala bu hezimetten kurtulmalıyız.
Bu yazıya başladım başlayalı odaklanmak istediğim konuya bir türlü odaklanamadım.Zira bence bunun yegane sebebi ahiret için dünyasından vazgeçenler olmuştur. Cehennem cennet içindir cehennem olmasa cenettin ne değeri kalırdı.Allah için eylemlenmez cennet için eylemlenirsek hem Allah'ı hemde cenneti kaybederiz.Dünyada Allah'ı bulamayanlar ahirette de Allah'ı bulamaz.Dünyada iyi bir konuma gelemeyenler ahirette de iyi bir konuma gelemez.Dünya da iken nefsin hal makam ve derecelerini geçmemiz.Kafire karşı da üstün bir konumda olmamız gerekir.
Her neyse konumuza dönecek olursak insan en başından alacak olursak.Kün muhammeda ol emriyle Peygamberimizin ruhu şerifi Allah nurundan bir parça ile ilk hiçbir şey yok iken onu yarattı onun aşkından alemleri ruhlar elemini vesaire yarattı.Derinlemesine girmeyeceğim zira yazının çok fazla uzamasından başka başka konulara dalmamak için detaya girmeyip yüzeysel geçeceğiz inşallah.İnsan ruhlar alemi,Anne karnı yani rahim araya doğum girer dünya hayatı başlar sonra ölümle dünya dan kabir hayatına yani bir bakıma boyut değiştirir.Ölümle birlikte ten kafesinden can kuşu kurtulur.Kimilerinin elinde mızraklarla kara çarşaflarla kuru kafalarla karikatüre ettiği bir melek olan ölüm meleği gelir canımızı alır.Canımızı alacak olan bir melektir o yüzden onu hayatı çok sevenlerin o şekilde karikatüre etmesinden rahatsızlık duyuyorum.Sevgili Azrail gelir canımızı alır özgürlüğümüze kavuşturur inşallah.Ölüm bir kurtuluştur dünyanın cefasından kanat çırpıp kurtulmaktır.Sonra kabir hayatımız başlar bu hayatta kıyamete kadar devam eder.kıyamet kopar bütün canlar bedenlerinden alınır daha sonra belli bir süreç sonra diriliş başlar ve ruhlar tekrar bedenlerde can bulur dirilişle birlikte mahşer haytıda başlar mahşer hayatı hesap zamanına kadar devam edecek olan çok uzun bir dönemdir.Mahşerin bir yerine 700 bin zebani meleği cehennemi kurar ve üzerine sırat köprüsü kurulur.Sonra sırattan geçme olayı vesairesi bittikten sonra cennetlikler kevser havuzunda yıkanıp ayıp ve kusurlarından arındıktan sonra 8 aşamalı olan cennetlerden birine girerek burada ahiret hayatı başlar.Cennetlerin en iyisi ve cennetlerin ortasında en yüksek mevzide olan aden cenneti Allah'ın tecelli edeceği yerdir.Her hafta Allah burada tecelli ederek cennet ahalisine ikramda bulunur zira Allah'ı cismen görenler onun etkisinden kurtulamaz.
İnsan hayatı burada anlattığımız gibi ölümle son bulan bir hayat değildir.İnsan ebedidir fakat ezeli değildir.Bir başlangıcı vardır fakat sonu yoktur.Bu başlangıç doğum değildir.Allah hem ebedidir hem ezelidir.Hem öncesi vardır hem sonrası vardır.Sonumuz yokluk olsa idi bu varlık niye?
Özetlersek insan 1)ruhlar 2)Anne rahimi 3)dünya hayatı 4)kabir hayatı 5)mahşer hayatı 6)sonsuza dek ahiret hayatı...
YAZARI : BAHADIR ÇAKIR O ADAM SENSİN...
1 Kasım 2013 Cuma
Gerçekleri Sindirmek Zordur
Bendeniz her konuda yazarım kimse bunu kısıtlayamaz.Zira hakaret boyutunda hiç bir şekilde yazı yazmayız.Gerçekler Mideye atıp sindirmek zordur.Lakin gerçekleri sindirebilen insan ancak arif olabilir.Gerçekleri yazdığımız için zor bir yolculuğa çıktığımızın farkındayız.Fakat biz bu yolculuğumuz esnasında çıkabilecek her türlü engele zaten baştan adım atarak talip olduk.Hakka talip olan zorluklarına da talip olur.Biz kimseyi görüşünden ötürü,siyasi düşüncesinden,dinsizliğinden daha nice sebeplerinden ötürü kimseye hor bakmadık bakmayacağız da.Fakat özgürlük alanımıza her hangi bir tacizi de asla karşılıksız bırakamayız.Her kim ki takındığı tavır hakaret boyutuna ulaşmışsa müdahale ile karşı karşıya kalmıştır.Aksi istikamette bizim asla kimseye bir zararımız olamaz.Fikre fikirle karşılık veririz.Zikre zikirle karşılık veririz.Fakat hakarete hakaret ile karşılık vermez ,direkt şiddeti müdahale ile karşılık veririz.Hiç bir sebebe bağlı olarak zulmü alkışlayamayız.Her daim kim zorda kim müşkül ise onun yanında olmaya çalışırız.
Hiç kimseye siyasi görüşü ile bakmayız.Karşımızdaki insanlardan da aynı nezaketi bekliyoruz.İnsanlar fikirleri ile değil zikirleri ile uğurlanmalı.Saygılarıyla uğurlanmalıdır.Eğer ki olur ya saygıda bir kusurumuzu görürseniz bizi saygısızlık yapmaktan ötürü en ağır şekilde itham edebilirsiniz.Onun dışındaki ithamları asla ve asla kaldıramayız.Karşılığı neyi gerektiriyorsa cevabını vermek durumundayız.
Müridin biri hocasına kalp dili ile şeriatın,tarikatın,hakikatin manasının ne olduğunu sormuş.Hoca zikir halinde üç kişiyi göstermiş git her birine sırasıyla tokat at gel demiş.Birinci şahısa vurmuş tokadı aynı şiddette geri dönmüş.İkincisine vurmuş tokadı,sadece başını kaldırıp dike dike bakmış.Üçüncüsüne vurmuş tokadı,hiç istifini bozmamış.Hocasına gelip üçünün de anormal davranışlar sergildeğini bunun manasının ne olduğunu sormuş.Hoca şöyle cevap vermiş:'' Birincisi şeriat ehliydi,kısasa kısas olarak sana aynı şiddette karşılık verdi.İkincisi tarikat ehliydi vuranın allah olduğunu biliyordu vasıtaya bakma gereksinimi hissettiği için bakma gereksinimi duydu.Üçüncüsü hakikat ehliydi vasıtayı da aradan çıkarmış bakmamıştır bile demiştir.''
Ey Hz.İnsan biz bize gelene elbetteki karşılık vermeyiz fakat Allah dayanamayıp bize gelen tokada yine bizimle karşılık veriyor.Gayb-ı yalnızca Allah bilir fakat Allah'ın gösterdiği sıradan bir insan da gaybı bilebilir.Allah'ı aradan çıkarark o şahsiyet gaybı bildi demek şirktir.Aksini söylemek şirk değildir.
YAZARI : BAHADIR ÇAKIR O ADAM SENSİN...
Hiç kimseye siyasi görüşü ile bakmayız.Karşımızdaki insanlardan da aynı nezaketi bekliyoruz.İnsanlar fikirleri ile değil zikirleri ile uğurlanmalı.Saygılarıyla uğurlanmalıdır.Eğer ki olur ya saygıda bir kusurumuzu görürseniz bizi saygısızlık yapmaktan ötürü en ağır şekilde itham edebilirsiniz.Onun dışındaki ithamları asla ve asla kaldıramayız.Karşılığı neyi gerektiriyorsa cevabını vermek durumundayız.
Müridin biri hocasına kalp dili ile şeriatın,tarikatın,hakikatin manasının ne olduğunu sormuş.Hoca zikir halinde üç kişiyi göstermiş git her birine sırasıyla tokat at gel demiş.Birinci şahısa vurmuş tokadı aynı şiddette geri dönmüş.İkincisine vurmuş tokadı,sadece başını kaldırıp dike dike bakmış.Üçüncüsüne vurmuş tokadı,hiç istifini bozmamış.Hocasına gelip üçünün de anormal davranışlar sergildeğini bunun manasının ne olduğunu sormuş.Hoca şöyle cevap vermiş:'' Birincisi şeriat ehliydi,kısasa kısas olarak sana aynı şiddette karşılık verdi.İkincisi tarikat ehliydi vuranın allah olduğunu biliyordu vasıtaya bakma gereksinimi hissettiği için bakma gereksinimi duydu.Üçüncüsü hakikat ehliydi vasıtayı da aradan çıkarmış bakmamıştır bile demiştir.''
Ey Hz.İnsan biz bize gelene elbetteki karşılık vermeyiz fakat Allah dayanamayıp bize gelen tokada yine bizimle karşılık veriyor.Gayb-ı yalnızca Allah bilir fakat Allah'ın gösterdiği sıradan bir insan da gaybı bilebilir.Allah'ı aradan çıkarark o şahsiyet gaybı bildi demek şirktir.Aksini söylemek şirk değildir.
YAZARI : BAHADIR ÇAKIR O ADAM SENSİN...
Kaydol:
Yorumlar (Atom)