17 Kasım 2013 Pazar

İslam Bir Tapınma Dini Değildir

    Din bir yaşamdır.İslam tapınma dini değildir bir yaşam dinidir.Belki bu sözü 20 defa söylemiş yazmıştırız fakat görünen o ki bu hak din yaşamda yaptığımız hatalara karşı sanki bir sığınamız durumuna düşmüş durumda. Halbuki din-i İslamiye yaşamda yapacağımız hataların sığınağı değil o hatalara düşmemek için yaşamamız gereken kuvveti ilahiyedir.
   Dinin her alanda yaşanması gerektiğini onunla bakım onunla görmeye çalışmamız gerktiğini ben söyledikçe birileri buna muhalif olmaya çalışıyor.Bilmiyorlar bundan eminim bilseler böyle davranmazlardı.Beyinleri bulanmış durumda zira yanlış anlatılan din ve öbür taraftan dinin üzerinde gördükleri bilim onları tamamen gerçeklikten itmiş dinsiz bir yükselişin olabileceği hususuna yöneltmiştir.Halbuki dinsiz bir yükseliş mümkün değilken bir ilerlemenin de olması için tam manada akılcı sistemlerin disiplinli bir şekilde uygulanmasıyla mümkündür.Ve üstüne üstlük bu ilerlemede stratejik olamaz.Örneğin bugün dünya hakim olan Amerika ilerlemiş olabilir fakat fevkinde gördüğümüz odur ki yükselememiştir.Belki kişi başına düşen refah seviyesi bize göre yüksek olabilir fakat halkın mutsuzluğu halen devam etmektedir.İnsanlar her ne kadar parayla mutlu olabileceğini düşünseler de.Aylık 10 bin maşa sahip olan insanlar dahi mutlu olmayabilir.Emekle paraya ulaşıldığı için yüksek özellik sağlık yitiriliyor ve bu seferde farklı cereyanlar itikaf ediyor.
    İnsanların maaşları yükseldiği vakit doğru orantılı olarak satın alma güçleri de artıyor aynı oranda harcama yaparak eski hallerindeki gibi oluyorlar.Ve yahutta para hırsı bünyelerini bürüyüp sürekli stoka yönelip paranın üstüne para koyarken hayatlarını heba ediyorlar.Ve yahutta bu ikisininde tam tersi istikamette rasyonel hareket ettiklerini düşünerek yerinde harcama ve biriktirme yaparak dünyanın nimetlerinden yararlanmaya çalışıyorlar.Yine sonunda ömür en tatlı yerinde bitip dünya hayatı son bulurken hayır adına yapılanların azlığı dikkate şayan olarak yerini sessizliğe bırakıyor.
     Bildiğimiz tarih nitekim paranın buluşunu Lidyalılara dayandırdığı vakit anlıyoruz ki dünya üzerindeki bu meşgulüyetçi düzeni insan kendi eliyle kurmuştur.
     İnsan tarih boyunca izlediğimiz zaman toplumlardan bireylere kadar hep bir şeylerle meşgul olmuş hayat sayfasını tamamlamış bitirmiştir.Fakat ölümlü olan bu dünyada ölümsüz olarak anılanlar da vardır.Siz öldükten sonra isminizin zikredilmesinin sizin için bir manasına kalmaz artık.Fakat ölümle hayat arasında ki bu dünyada bir şeyin farkına varmamız gerekir ki o da şudur.''İnsan fevkalade uğraşlar içerisinde bulunmuş olabilir fakat rahmetle yad olunanlara baktığımız zaman onların Hak katında da muteber bir makamda oldukları anlaşılır.Yani öyle ki rahmetle anılanların asıl amaçları rahmetle anılmak değildi fakat Hak onları sevdiği için halkta onları rahmetle anarak yad ediyor.Anıl mayadabilir anlatmaya çalıştığım nokta o değil.Dünyada uğraşmış olduğumuz peşinde koştuğumuz maksatların şuurunda olmamız gerektiğidir.
     Çoğu alim ve zevat devrinde anlaşılamamış kendinden çok çok sonraları ancak anlaşılabilmiştir.Halbuki devrinde anlaşılmış olsaydı hem o devir güzel olurdu hemde insanlık şuan ki bulunduğu aşamadan çok çok ilerde olurdu.Her neyse bu da çok önemli değil zira hakka ulaşmak hakkal yakin olmak bu daha önemli fakat anlayarak ve yaşarak bu safaya gelsek de dünya nizamı bizden öğrense iyi olmaz mı?İslamiyetin aydınlık Güneşinin ışığını dünyanın her yerine yaysak ve herkesin bu şiddetli ışıktan en azından haberdar olmasını sağlasak olmaz mı?
     Elbetteki olur fakat kendisi aydınlanmış olan insan diğer insanların aydınlanmasını ancak isteyebilir fakat insanlar bunda dahi kar ve rant amacı aramakta meşgul olabiliyorsa insanlık henüz cahillikten kurtulmuş ve o aydınlığa hazır sayılmaz.İçinde ırki,dini,yaşamsal yükseklik hissi yaşayan insan bir bakıma kibrinden sıyrılamamış insan ışığı alamaz.Ne yazık ki Dünyada iken hakka kavuşmuş insanlardan çok az insan faydalanabilecek ve onlarda çok az insana faydalı olabilecektir.Belki benim bilmediğim hikmetler bunu böyle olması gerektiğine dair kulağıma fısıldasa da bu hakkın merhametinden bir gıda bir çağrı bir tairf edilemez kaderin bir parçası olarak okuyucularımla buluştu.Ben ne hezeyanlarla yazdım fakat ne Mücteba ile sizlere ulaştı bilmiyorum.Anlatabildiklerim karşımdakilerin anlayabileceği kadardı ötesine ulaşamazdım.Ötesine ulaşmak için hayat mayat ne yaşadıysam bilmeniz gerekir ona göre kelimelere vurabildiğim düşüncelere daha yaklaşabilir anlatmaya çalıştığım gerçek maksada ancak o şekilde yanaşabilirdiniz.Fakat anladıklarınız da size yetecek kabiliyettedir.
      Yazamazsam ne yapayım ruhumdaki yükü hangi limana boşaltayım.İslamdan haberi olmayanların İslamıdır sosyalizm.Fakat bu bir düşüncedir bu bu ahlaksız dinden yoksun insanların asla gerçekleştiremediği bir düşünce.Altın bir sistem altın olmayan kar ve rant bataklığına saplanmış altın olmayan insanlar tarafından gerçekleştirilmesi mümkün değildir.Fakat İslam insanı altın yaparak altın sistemine uygun hale getirir.Sanmayın ki isyan ediyoruz yaşanılana kesinlikle öyle değil biz olana razıyız sadece olanları intizar kör olanlara göstermeye çalışıyoruz.Hayat kitabının her satırının her ayrıntısının hikmet kaleminden çıktığını asla eksinin olmadığını asla fazlasının olmadığını her noktası her virgülünün olması gereken yerde olduğunu sadece bu hikmetlere bu hayat sayfasının okunması gerektiğini söylüyoruz o kadar.
      Ariflerden biri bir mezar kazıcısına sorar:Bunca yıldır mezar kazıyorsun mutlaka ibretlik bir hikayen vardır anlatır mısın?
       Demiş ki yetmiş yıldır bu işi yapıyorum nefsime hala öleceğini kabul ettiremedim bundan ibretlik ne olabilir ki...
     

   HER YAZI SONA ULAŞIR DA BU YAZININ DA SONU OLMASIN.

    YAZARI: BAHADIR ÇAKIR                                           O ADAM SENSİN...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder