''AZRAİL'İN BİLE SECDE ETTİĞİ ADAM'' İSMİNİN AÇIKLAMASI İÇİN BU YAZININ KENDİSİNE TIKLA
Peygamberimize Olan Muhabbetimizin Bir Nişanesidir Ona Olan Övgülerimiz. Abartılı değil zira hep eksik kalıyor. Biz peygamberimizi ne kadar çok övgü kelimesi ile övsek bile onu asla ilah boyutuna çıkarıp şirke düşemeyiz. Ne kadar çok sever isek sevelim ne kadar çok abartılı gibi görünen cümle kurar isek kuralım hiç bir zaman onunla şirke düşmemiz mümkün olmaz. Sen olmasaydın olmazdık ya Resullallah diyoruz ya hani biz (bilmeyenler ne bilsin) diyorlar ki varlığı sadece tek bir sebebe bağlamışlar hiç bilimsel yanını düşünmüyorlar diyerek bizi çağ dışı yobaz göstermeye çalışan kendine bilim adamı sıfatı yakıştıran kişi bilyorsun sus. Bilmiyorsun aşkımızı sevgimizi yangınımızı bilmiyorsun sus. Aşk dan zerre nasibi olmayan adam sus. Sen sus sus çünkü sevimsiz çığlıkların ses duvarını aşıyor bende nasıl iğrenti oluşturuyorsa onu sevenler de de bir iğrenti oluşturuyor. Bilmiyorsun ey aşktan zerre nasibi olmayan Yaratıcının ona nasıl bir aşk duyduğunu bilmiyorsun. Bilsen o aşkı seyredersin yıldızlara baktığın vakit. Bilsen alemin her yanında aşkın sevginin nasıl bir ahenkle dans ettiğini görürsün ama bilmiyorsun o halde sus. Sus çünkü kibirle söylediğin cümleciklerin adeta kalbimi deşti.
Varlık kademe kademedir. Yaratıcı yüce mevlamız varlığı derece derece yaratmıştır. İnsana yüklediği ehemmiyet diğer varlıklardan kat be kat yücedir.İnsana diyoruz ama dikkat kesilin lütfen çünkü insan görünümlü olup da diğerleri de var. İnsanların içinde öyle bir insan var ki ona yüklediği ehemmiyet hepsinden daha ala. Bunun neresini anlamıyorsun. İlk yaratılan varlık peygamberimiz s.a.v efendimizin ruhudur. Ve her şeyin oluşma var ediliş sebebi odur. O olmasaydı hiç bir şey olmayacaktı sözünün işareti budur. Ona olan aşkın bir nişanesidir bu cihan. Ona olan sevgiyi anlatabilecek dilimiz yok olsa da keşke dillendirebilsek. Ancak onu bir nebze hissedebilirsin. Sözlerimizin manasına ancak kabuğunu kırınca erişebilirsin. O kabuğu kırabilmek için ise en azından o baldan bir parmak tatmış olmak gerekir. Tepeden tırnağa bal ol demiyorum. Ama nefsini bir kenara bırak da sözün derin manasına eriş. Bilimde de benlik örtüsü ile konuştun mu ahmaklar fırlıyor aradan. Kimisi bilim yapıyorum derken hatalı bir yere girdiği halde bunu farkettiği halde benlik örtüsünden oradan çıkamıyor. Ve yanlışını bilimmiş gibi kabul ettirme cihetine girişiyor.
Kendini bilim adamı zanneden bir şahıs diyor ki İslami alimlerin hiç biri niçin yaratıldığını düşünmediler diyor.Çünkü sebebi Peygamberimize bağlamaları imiş. Ne alaka? Sözlerini bir hararet ile söylüyor zaten geri kalmışlığımızı buna bağlayacak güya. Geri kalmışlığımızın suçunu İslam alimlerinin üzerine yıkacak. Sorsan 10 tane İslam alimi ismi sayamaaycak adamlar hakkında yorumlarda bulunma cüretini kendin de bulabiliyor. Bakın eserlerini demiyorum 10 tane İslam alimi ismi sayamayacak adamlar İslam alimlerinin geneli hakkında yorumda bulunma gibi bir olaya imza atıyor. Adamın biri demiş ki işte hakim bey demiş ben böylelerini ..... demiş.
Varlık derece derecedir. Zahiri var batını var. En azından karıştıran adamlar izahı mümkün olması için bu şekilde incelemesi lazım gelir. İzah babında yapılması gereken ayrımların yapılması lazım. Böyle kendini bilim adamı zanneden kişiler olduğu müddetçe biz hep izah babında ayrım yapmaya devam edeceğiz. Aşk derken ilahi aşk beşeri aşk demek zorunda kalacağız. Böyle olduğu müddetçe seviyeyi alçaltarak böyle ayrımlar yapmaya devam etmek zorunda kalıyoruz. İzah babında bu ayrımları yapmak zorunda kalıyoruz. Diyemiyoruz ki aşk tektir ilahisi beşerisi falan izah babında ilaha duyulan aşk da aynı aşk beşere duyulan aşk da aynı aşk diyemiyoruz. Aşk değişmez ki aşk aynı aşk. Neye aşık olduğun kime olduğu önemli. İçindeki sonsuz sevgiyi kime kaptırdığın önemli. Karşılık ummuyoruz lakin karşılık umulsa zaten aşk olmaz. Lakin beşere duyduğun aşkın kaçta kaçı sana geri döner. Ama ona duyduğun aşkın tamamı sana geri döner. Geri dönsün diye ona aşık değiliz ama döner mutlaka döner.
Aşkı insanlar cinsellikle karıştırdığı için biz bu kelimeyi bu kadar ucuza pazarlayanlardan olmadık olmayacağız. Aşk başka şeylerle karıştırıldığı için izah babında ilahi aşk demek zorunda kalıyoruz. Sonucunda ilahi sevgiliye ulaşmayan aşk zaten aşk değildir. Adı aşk ama duygusu arzu,tutku, heves ve mehilden öteye varamamış adı aşk. Böyle aşk olmaz. Karşı tarafın seni sevmesini istiyor isen onun adı aşk değil. Ona aşk deme. Aşk da hiç bir karşılık umulmaz. Nedensizce seversin. Bir nedeni var ise onun adı aşk değildir.
Bir olan Allah'ın bir dini vardır. Hakikatte din tektir. Hak din tektir. İsmi değişmiştir peygamberleri değişmiştir. Muhatap aldığı kitleye göre içeriği verdiği feyiz oranı değişmiştir. Cümleleri değişmiştir. Ama temel kaideler hep aynıdır. Din bir araçtır. Din bir ihtiyaçtır. Din kendi başına bir ilah değildir. Ve temel amacı da İnsanları Allah'a ulaştırmaktır. Dinin en temel amacı insanları cennete ulaştırmak değildir. En temel amacı Allah'a ulaşmaktır.
İnsanlık geçmişten bu yana en zirve en tepe noktasına vardığı yer Peygamberimiz s.a.v zamanıdır. Devrine göre enlerin sahibi Peygamberimiz dir. Devrine göre baz aldığımız da teknolojik olarak da başka açılardan da her şeyin doruk noktasındadır. Teknolojinin bilimin ve diğer şeylerinde ötesinde İnsanlığın anlayışının ruhaniyetinin, terbiyesinin edebinin maneviyatının doruk noktasına vardığı yer de yine peygamberimiz s.a.v dir.
Bugün eğer Müslüman alemi geri kalmış ise bunun sebebi İslam değildir. Peygamberimize olan sevgimiz aşkımız muhabbetimiz hiç değildir. Geri kalmışlığımızın sebebi kafayı kullanmayışımızdır. Yabancılar seni taklit ederek bu kadar bu seviyeye ulaştı. Demek ki biz aslımıza dönsek bizi tutma ihtimallleri hiç yok. Nedir bu aslına dönme olayı aslına dönmek Osmanlıya dönmek değildir. Aslına dönmek Peygamberimizin amanet ettiği ashab ı suffeden bu yana el alarak gelmiş olan peygamberimizin öğrencilerine dönmektir. Onlara döndüğümüzde onlar bizi aslımıza dönzerir. Her asırda Allah katında manevi olarak o devrin sahibi bir iman gönderildi bu imam aynı zamanda peygemberimizin kurmuş olduğu hilafet kurumunun halifesi ünvanıyla en tepede olması gerekiyor iken 4 halifeden sonra başımıza gerçek bir halife geldi mi?Soruyu düzeltiyorum geldi ama başımıza çıkardık mı başımıza çıkardıklarımızın sıfatı ne kadar? Sorgulamamız ve sormamız gereken budur.
Peygamberimize Olan Muhabbetimizin Bir Nişanesidir Ona Olan Övgülerimiz. Abartılı değil zira hep eksik kalıyor. Biz peygamberimizi ne kadar çok övgü kelimesi ile övsek bile onu asla ilah boyutuna çıkarıp şirke düşemeyiz. Ne kadar çok sever isek sevelim ne kadar çok abartılı gibi görünen cümle kurar isek kuralım hiç bir zaman onunla şirke düşmemiz mümkün olmaz. Sen olmasaydın olmazdık ya Resullallah diyoruz ya hani biz (bilmeyenler ne bilsin) diyorlar ki varlığı sadece tek bir sebebe bağlamışlar hiç bilimsel yanını düşünmüyorlar diyerek bizi çağ dışı yobaz göstermeye çalışan kendine bilim adamı sıfatı yakıştıran kişi bilyorsun sus. Bilmiyorsun aşkımızı sevgimizi yangınımızı bilmiyorsun sus. Aşk dan zerre nasibi olmayan adam sus. Sen sus sus çünkü sevimsiz çığlıkların ses duvarını aşıyor bende nasıl iğrenti oluşturuyorsa onu sevenler de de bir iğrenti oluşturuyor. Bilmiyorsun ey aşktan zerre nasibi olmayan Yaratıcının ona nasıl bir aşk duyduğunu bilmiyorsun. Bilsen o aşkı seyredersin yıldızlara baktığın vakit. Bilsen alemin her yanında aşkın sevginin nasıl bir ahenkle dans ettiğini görürsün ama bilmiyorsun o halde sus. Sus çünkü kibirle söylediğin cümleciklerin adeta kalbimi deşti.
Varlık kademe kademedir. Yaratıcı yüce mevlamız varlığı derece derece yaratmıştır. İnsana yüklediği ehemmiyet diğer varlıklardan kat be kat yücedir.İnsana diyoruz ama dikkat kesilin lütfen çünkü insan görünümlü olup da diğerleri de var. İnsanların içinde öyle bir insan var ki ona yüklediği ehemmiyet hepsinden daha ala. Bunun neresini anlamıyorsun. İlk yaratılan varlık peygamberimiz s.a.v efendimizin ruhudur. Ve her şeyin oluşma var ediliş sebebi odur. O olmasaydı hiç bir şey olmayacaktı sözünün işareti budur. Ona olan aşkın bir nişanesidir bu cihan. Ona olan sevgiyi anlatabilecek dilimiz yok olsa da keşke dillendirebilsek. Ancak onu bir nebze hissedebilirsin. Sözlerimizin manasına ancak kabuğunu kırınca erişebilirsin. O kabuğu kırabilmek için ise en azından o baldan bir parmak tatmış olmak gerekir. Tepeden tırnağa bal ol demiyorum. Ama nefsini bir kenara bırak da sözün derin manasına eriş. Bilimde de benlik örtüsü ile konuştun mu ahmaklar fırlıyor aradan. Kimisi bilim yapıyorum derken hatalı bir yere girdiği halde bunu farkettiği halde benlik örtüsünden oradan çıkamıyor. Ve yanlışını bilimmiş gibi kabul ettirme cihetine girişiyor.
Kendini bilim adamı zanneden bir şahıs diyor ki İslami alimlerin hiç biri niçin yaratıldığını düşünmediler diyor.Çünkü sebebi Peygamberimize bağlamaları imiş. Ne alaka? Sözlerini bir hararet ile söylüyor zaten geri kalmışlığımızı buna bağlayacak güya. Geri kalmışlığımızın suçunu İslam alimlerinin üzerine yıkacak. Sorsan 10 tane İslam alimi ismi sayamaaycak adamlar hakkında yorumlarda bulunma cüretini kendin de bulabiliyor. Bakın eserlerini demiyorum 10 tane İslam alimi ismi sayamayacak adamlar İslam alimlerinin geneli hakkında yorumda bulunma gibi bir olaya imza atıyor. Adamın biri demiş ki işte hakim bey demiş ben böylelerini ..... demiş.
Varlık derece derecedir. Zahiri var batını var. En azından karıştıran adamlar izahı mümkün olması için bu şekilde incelemesi lazım gelir. İzah babında yapılması gereken ayrımların yapılması lazım. Böyle kendini bilim adamı zanneden kişiler olduğu müddetçe biz hep izah babında ayrım yapmaya devam edeceğiz. Aşk derken ilahi aşk beşeri aşk demek zorunda kalacağız. Böyle olduğu müddetçe seviyeyi alçaltarak böyle ayrımlar yapmaya devam etmek zorunda kalıyoruz. İzah babında bu ayrımları yapmak zorunda kalıyoruz. Diyemiyoruz ki aşk tektir ilahisi beşerisi falan izah babında ilaha duyulan aşk da aynı aşk beşere duyulan aşk da aynı aşk diyemiyoruz. Aşk değişmez ki aşk aynı aşk. Neye aşık olduğun kime olduğu önemli. İçindeki sonsuz sevgiyi kime kaptırdığın önemli. Karşılık ummuyoruz lakin karşılık umulsa zaten aşk olmaz. Lakin beşere duyduğun aşkın kaçta kaçı sana geri döner. Ama ona duyduğun aşkın tamamı sana geri döner. Geri dönsün diye ona aşık değiliz ama döner mutlaka döner.
Aşkı insanlar cinsellikle karıştırdığı için biz bu kelimeyi bu kadar ucuza pazarlayanlardan olmadık olmayacağız. Aşk başka şeylerle karıştırıldığı için izah babında ilahi aşk demek zorunda kalıyoruz. Sonucunda ilahi sevgiliye ulaşmayan aşk zaten aşk değildir. Adı aşk ama duygusu arzu,tutku, heves ve mehilden öteye varamamış adı aşk. Böyle aşk olmaz. Karşı tarafın seni sevmesini istiyor isen onun adı aşk değil. Ona aşk deme. Aşk da hiç bir karşılık umulmaz. Nedensizce seversin. Bir nedeni var ise onun adı aşk değildir.
Bir olan Allah'ın bir dini vardır. Hakikatte din tektir. Hak din tektir. İsmi değişmiştir peygamberleri değişmiştir. Muhatap aldığı kitleye göre içeriği verdiği feyiz oranı değişmiştir. Cümleleri değişmiştir. Ama temel kaideler hep aynıdır. Din bir araçtır. Din bir ihtiyaçtır. Din kendi başına bir ilah değildir. Ve temel amacı da İnsanları Allah'a ulaştırmaktır. Dinin en temel amacı insanları cennete ulaştırmak değildir. En temel amacı Allah'a ulaşmaktır.
İnsanlık geçmişten bu yana en zirve en tepe noktasına vardığı yer Peygamberimiz s.a.v zamanıdır. Devrine göre enlerin sahibi Peygamberimiz dir. Devrine göre baz aldığımız da teknolojik olarak da başka açılardan da her şeyin doruk noktasındadır. Teknolojinin bilimin ve diğer şeylerinde ötesinde İnsanlığın anlayışının ruhaniyetinin, terbiyesinin edebinin maneviyatının doruk noktasına vardığı yer de yine peygamberimiz s.a.v dir.
Bugün eğer Müslüman alemi geri kalmış ise bunun sebebi İslam değildir. Peygamberimize olan sevgimiz aşkımız muhabbetimiz hiç değildir. Geri kalmışlığımızın sebebi kafayı kullanmayışımızdır. Yabancılar seni taklit ederek bu kadar bu seviyeye ulaştı. Demek ki biz aslımıza dönsek bizi tutma ihtimallleri hiç yok. Nedir bu aslına dönme olayı aslına dönmek Osmanlıya dönmek değildir. Aslına dönmek Peygamberimizin amanet ettiği ashab ı suffeden bu yana el alarak gelmiş olan peygamberimizin öğrencilerine dönmektir. Onlara döndüğümüzde onlar bizi aslımıza dönzerir. Her asırda Allah katında manevi olarak o devrin sahibi bir iman gönderildi bu imam aynı zamanda peygemberimizin kurmuş olduğu hilafet kurumunun halifesi ünvanıyla en tepede olması gerekiyor iken 4 halifeden sonra başımıza gerçek bir halife geldi mi?Soruyu düzeltiyorum geldi ama başımıza çıkardık mı başımıza çıkardıklarımızın sıfatı ne kadar? Sorgulamamız ve sormamız gereken budur.
Bilmiyorlar paşam bilmiyorlar kızma kızdıkça daha da çok kuduruyorlar. Peygamberimizi aşırı sevgimizle ona ilah mış gibi tapacağımızı zannediyorlar. Bilmiyorlar ki ona duyduğumuz aşk bizi Yüce Mevlaya yaklaştırıyor. Bilmiyorlar ki Mevla ancak ona olan aşkımızla bizi kabul ediyor. Kendine sevgili görüyor. Bilmiyorlar cahilliklerine bağışlayalım. İlim cahili irfan cahili bilim cahili insanlar gördüm de en kötüsü sevgi cahili olanıymış onu da yeni anladım.
Biz batacağımızı bilsek onu sevmeye devam ederiz batacak isek de sevgimizle batalım. Sevgisiz çıkmışsın ne manası var. Ona ümmet olabilmek için Peygamberlikten vazgeçmeyi göze almış Peygamberler var. Ona ümmet olmak için Hazreti İsa tekrar zuhurat gösterecek. Kadir kıymet bilmeyenler ne bilsin ne söylesek boş...
BAHADIR ÇAKIR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder