27 Ağustos 2019 Salı

Sevginin degisik halleri

 Bir insanı 4 şekilde sevebilirsiniz.Eserlerini sevebilirsiniz.Guzel bir şarkı bestelemistir şarkısından dolayı seversiniz.ve ya güzel bir sporcudur ondan dolayı seversiniz. Sıfatlarını seversiniz. Cömertlik gibi güzel bir sıfatı vardır ondan dolayı seversiniz. Fiillerini seversiniz. Yarı yolda bırakmaz ondan dolayı seversiniz. Yaptıgı işler güzeldir bu yüzden seversiniz. Sağlam bir karaktere sahiptir. Bir de son olarak zat dediğimiz kendisini seversiniz.bir kişiyi Her şeyi ile sevmektir bu ve en tehlikeli seviş şeklidir. Olumlu ve olumsuz herseyini sevmektir. Bu şekilde sevdiğiniz zaman ondaki bu kötü ve iyi huyların hepsini almisbolursunuz. O nedenle ilk sevdiginiz kişinin olumsuz özelliklerini almamak için kendisini değil güzelliklerini sevin.
   Yaratıkları yaratın gibi sevmek lazım. Yaratıklara verilmesi gereken duygular haddi aştığı zaman ortaya olumsuz sonuçların çıkacağı aşikardır. Yaradılanı severim yaradandan ötürü prensibine göre haret etmek için insan gönlündeki sonsuz sevgiyi fani olana değil baki olana yöneltmelidir. Bunu once kendin yapta sonra insanlara ahkam kes der gibisiniz. Biz bunu ic dunyamizda emin olun gerceklestirdik. Insanlarin hayallerinin dahi ulasamayacagi guzellikleri yasiyoruz.
Örneğin bir insanın küçük çocuklarla kurduğu şirin diyaloglar beyninize yapışır zaman zaman aklınıza gelebilir.sevginin saf hali işte bu dersiniz ama aslında orda size gösterdiği derin bir mesaj vardır. Işte biz saf sevgiye sahibiz. Hicbir şeyin karışmadığı.sevginin de halleri var. En aşa derecesi mahlukata olan sevgidir. Sevgi bir yerden sonra kendini aşarak bir yerde muradına ermelidir.Gercek sevgi muradına erer.

15 Ağustos 2019 Perşembe

İSTEMEDİĞİN ANDA KAYAR GİDER RUHUN

İSTEMEDİĞİN ANDA KAYAR GİDER RUHUN
Bildim,
Buldum,
Hissettim,
Yaklaştım.
Yaklaştıkça.
Yandım,
Yandıkça,
Oldum,
Varlığımdan soyundum,
Kendimde seni bildim.
kendimde seni buldum.
Sonra sen oldum.
Bende senliğe kavuştum.

heceler birleşmiş anlamsız.
Anladım artık sözler kıfayetsiz.
Bilmezdim  harfsiz ve  sözsüz nasıl konuşulur.
İşte vardığımız nokta burası,
harfler ve sözler
Hepsi birer birer yandılar.
Sebepler birer birer dizildiler.
Hepsi birden başladılar konuşmaya.
Öyle konuştular ki ne dil telaffuz edebilir.
Ne yürek öyle anlamlar yükleyebilir.

Hayat içinde yananlar anlatıyor şimdi
Bütün söylemek istediklerimi ama söyleyemediklerimi,
Şimdi tek tek anlatıyor tüm sebepler birleşerek.
Daha dur, bitmedi, yeni başlıyor, şimdi seyret gör her anı,


DOLUNAYLI GECELERDE GÖKYÜZÜNE BAKMAM ARTIK,
DENİZLER ATEŞİNDEN YANDI, GİRMEM ARTIK.
YOLLAR RUHUNDA TÜKENDİ, GİTMEM ARTIK.
HASRETİN CANA ERDİ, TATMAM ARTIK.

SÖYLEYEMEDİM KARA GÖZLERİNE BAKARAK NASIL SEVDİĞİMİ
SÖYLEYEMEDİM SANA SESSİZ ÖPTÜM NEFESİNİ,
SÖYLEYEMEDİM SANA BAŞKA ÇIKAR YOLU OLMAYAN KÖR DÜĞÜMÜ,
SELVİ BOYLUM, GÜNEŞ YÜZLÜM, BUĞDAY SAÇLIM,
SAVUR SAÇLARINI DAĞILSIN RÜZGARDA, KISKANSIN BAŞAKLAR SALINIŞINI,

Gel göğsüme yasla gül kokulu başını,
Güller kıskansın senin kokunu,
Gel gör şimdi nasılda ağlıyor gönlüm burada,
Hayat bu akar gider, su gibi zaman.
Yıllar geçtikçe anlarsın o gün sana sunduğum serveti,
Şimdi anlamsız geliyor sözlerim
Biliyorum ama seni çok özledim.
Gel desem gelmezsin.
Git desem gitmezsin.
Hayat bu nasıl geçer bilmezsin.
Vurduğun yerden vurulacaksın.
Hatalarınla bir bir yüzleşeceksin.

özümde sözüm,
sözümde özüm,
geçmişe bakar geleceği bilirim
sonu olmayan bir çıkmaz sokaktasın.

Ayaklarının altı uçurum
Vazgeç desem vazgeçmezsin.
İntihara mehilli ruhun.
İstemediğin anda kayar gider ruhun.







DUYGUSALLIK VE DUYGU DIŞILIK

   Duygusal insanlar var gerçekten. Her şeyden etkilenen. insanları ben bu manada üç katagoriye ayırıyorum. Birincisi ilk başta da söylediğim gibi her şeyden etkilenen ciddi duygusal sınıf dokunsan ağlar.İkincisi duygusuz olduğunu söyleyen sınıf gerçekten duygusuz olmayıp duygusuz gibi davrananlar bunlar çok acı çeker. Bedeninde depremler yaşar. Birde gerçekten duygusuzlar sınıfı var bunlarda kendi içinde iki katogoriye ayrılır.
    Gerçekten duygusuz olan insanları şimdi inceleyelim. Bunlar ne gelene sevinir ne gidene üzülür. Kırmaktan dökmekten zevk alırlar. Yanlarında her hangi bir canlı ölse acımazlar. Hatta öyle tipleri var ki yaratıkları öldürmekten zevk alırlar pişman da olmazlar.
    Bu tip duygusuzlar gerçekten çok tehlikelidir. Dduyguları bu denli kaybetmek çok ama çok tehlikeli o kişi yaşamasın daha iyi.
     Birde bizim gibi duygusuzlar var.
     Duygularını yaratıklar üzerinden almış olanlar. Duygularını gerçek verilmesi gereken varlığa yöneltmiş olanlar. Bunların gazabı haktandır. Kırıp dökmesi haktan dolayıdır. Hakkın gazapla baktığına gazapla bakarlar. Hakkın sevdiğini severler. İşte o yaratıkları yaradandan ötürü sevme meselesi bu katagori için geçerlidir.
      Duyguları kontrol altına almak akılla kontrol etmek ve sonrası yaratıklara olan duyguların sıfırlanması bu da tüm yaratıkların hak ettiği hayatı yaşadığını bilme durumu. Yaratıklara olan duygusal bağı kırıyor. Ölmüşse ölmesi gerekiyordu.Yaşıyorsa yaşaması gerekiyor.Terk etmişse ve ya edilmişse öyle olması gerekiyordu. Kadere rıza gösterme durumu.
     Bir razı olunmuş olma var bir de yaratıcının bütün eylemelrine rıza gösterme durumu var. Bal da senden biberde senden kahrında güzel lutfunda güzel ya rabbi deme durumu.
      Böyle diyen birinin duyguları nötrdür. Ancak yaratıkların gönlünü almak için rol yapar.


14 Ağustos 2019 Çarşamba

Bazı Sözler Var Ta Kalbe İşler

   Hani dersiniz ya espirisi öncedendi. Basit bir sözcüktür saatlerçe tebessüm ettirir. Ama o zamandadır onun espirisi zamanı geçtikten sonra aynı etkiyi vermez. O ruh haline göre bir çok şart bir araya gelmiştir ve o an sizi gülücüklere boğar. Sonra bşka birine anlatsanız da aynı etkiyi almazsınız. Aynan onun gibi bir olay yaşadım.
     Hocamla beraberiz önümde bilgisayar slayt yapıyorum. o sırada dışardan emlakçı girdi. Konuşurken beni sordu bu arkadaş kim sizden mi oğlun mu dedi. Hocamdan tam beklediğim cevap.Evladımız gibi sevdiğimiz hiç inan evlatlarımdan hiç bir farkı olmayan manevi evladımız dedi.
      Beklediğim cevap buydu. Bitti bu cümle beni bitirdi. Bizde artık bu cümlenin gereği neyse onu elimizden geldiği kadar yapmaya çalışacağız.
      Bazı sözler vardır işte insanları böyle esir alır. Tatlı esaret. Şimdi biz bunu anlattık ne kadar etki etti sizlere bilmiuyorum ama şimdi bana da o anki kadar duygu yoğunluğu vermiyor ama o an kelbimden geçen şey o olduğu için o an beni ziyadesi ile mutlu etti. Hala da mutlu etmeye devam ediyor.
      MEVLAM GÖRELİM NEYLER NEYLERSE GÜZEL EYLER. 

Düzgün Yaşayalım Diyoruz Yaşatmıyorlar

    Tam kimseye bir şey demeyeceğim herkese eyvallah diyecem diyorum olmuyor. Sinirlerim yine yerinden oynadı.Olayı sizlerle paylaşacağım. Köyden şehire inmek üzere yola çıktım. Dik bir rampa var tam tırmanışa geçtim yukardan aşağı gelen bir araç selektör yapmaya 300 metreden başladı. Yolun dar noktasında karşılaştık arka tarafı hafif düz geri git dedim ben acemiyim geri gidemim dedi.
    Araçtan indim in arabadan ben geri geri götürim yolu açım geçip gideyim. Yok dedi. Sana yardım edim gel diyorum ırganma bile ırganmıyor. Babam araçtan indi sen gel oğlum yapma etme. Kan beynime sıçradı. Baktım plaka 34 istanbuldan buraya kadar nasıl gelmiş ...........
    Yalandan yapıyor diye bağırdım öyle diyorum yok böyle diyorum yok. Iyk da gıyk da vaz vuz. Dayak mı arıyorsun oğlum dedim.Neyse ki babamı kıramadım bastım geri. 300 metre geri gittim adama yolu verdim. Yanımdan geçerken sağol diyor. Karşılık vermedim. İKİNCİ kEZ SAĞOL DEDİ. yine karışık vermedim sağol diyorum dedi. Yine karşılık vermeden bastım gittim.
    Onca küfürü yedin onca şeyi işittikten sonra neyine sağol. Onu önceden selektör çakacağına yukardan aşağı inmeye devam edeceğine yolun geniş yerinde durup beklesene. Yol hakkı alttan gelen aracın değil mi?
    biz yanlış mı biliyoruz. Dayaklık.
     Kıçını kazığa geçirirler ama biz görür müyüz? 

29 Temmuz 21:30 civarlari

   Zaman için de bir yarık açıldı gördük tüm pislikleri manevî müdehale etmeseydik seni kim kurtaracaktı nefis denen o canavarın elinden. Bilki biz o kadar güçlüyüz ki Hak sevmiş bizi gerisi sevmese kaç yazar. Ama şunu da bilmeli ki hakkin sevdiğini halk da sevmek zorunda. Sevdirecekler belki bütün kainata.
     29 Temmuz 2019 u bir kenara not düştük 29Mayis 2019 ne olacak peki. Bütün insanlar buna inansa hayat bayram olsa.

13 Ağustos 2019 Salı

AŞK'TAN SEVGİDEN BAHSEDEBİLMEK İÇİN

  Aşk'tan ve sevgiden bahsedebilmek için ruhun ve kalbin rahat ve huzur ilhama açık halde olsun ki kelimeler nakış nakış işlensin. Geçim sıkıntısı ve sabahtan akşama kadar çalışan modern köleler nasıl aşktan sevgiden bahsetsin. Adamların aşktan sevgiden bahsedecek takati mi kaldı da ona zaman ayırsın. Vücut yorgun beyin yorgun ruh yorgun böyle bir insan ne düşünebilir. Gözlerini kapattığında aklına ne gelebilir. İş sitresi ve günlük yorgunluğunu gecede gidermekten başka ne yapabilir.
   Divan edebiyatı gibi sözcüklerin adeta dans ettiği bir çok söz sanatının ustalıkla kullanıldığı anlamların ruha işediği bir edebiyat inşasının olduğu döneme baktığımızda insanların geçim derdinin olmadığı her şeyin zirvede yaşandığını görüyoruz.
   KÖLELİK BEYNİ RUHU VE AKLI DURDURUYOR. ÇAĞIMIZIN MODERN KÖLELERİ KAPİTALİST DÜZEN İÇİNDE NEFES ALMAYA ÇALIŞAN İŞÇİ SINIFI VE ÇOCUKLARIDIR. YANİ BİZİZ.
    Bizler modern köleler. Kapitalizm konfor veriyor karşılığında ise köleleştiriyor. Kapitalizm lüks sunuyor karşılığında borçlandırıyor. Bugün insanların çoğu borçlu. Kimi 10 yıl boyunca lüks evi için kredilenmiş kimi yediği içtiği gezdiği her nefes için borçlanmış.
     Aşk'tan sevgiden nasıl bahsedelim biz bahsetsek bile bu durumda alıcı olarak kimi bulacağız.
     Körler çarşısında ayna, sağırlar çarşısında gazel mi atacağız.
     Sanat sanat içindir desturu ile kendin çal kendin dinle mi yapacağız.
     Her sanatçı sanatının görülmesini ve duyulmasını istemez mi?
     İster bütün sanatçılar sanatının görülmesini ve duyulmasını ister.
     SANAT SANAT İÇİNDİR DİYENLER BİLE BUNU İSTİYOR.
     Sanat sanat içindir diyenler sanat halk içindir diyenlerden şu manada ayrılıyor. Sanat halk içindir diyenler sanatlarını halk için yapıyorlar anlaşılabilir bir dille.Halkın anlayabileceği tarzda sanatlarını icra ediyorlar. Sanat sanat içindir diyenler ise sanatlarını sanatın kendisi için inşa ediyorlar. Sanatın ilerlemesine hizmet ediyorlar. Belki dönemindeki halka hitap etmiyor ama zamanlara  meydan okuyarak döneminden sonra değer kazanıyorlar. Belki bu daha üstün neden döneminde ün şan şöhret peşinde koşmayan sanatçı öldükten sonra haberinin olmadığı bir zamanda şöhret şan ve üne kavuşuyor.
      Döneminden sonra bunlar olduğu için ne şan ne şöhret ne de ün onun damarlarında akan kanın bozukmasına neden olamıyor.
       Şan, şöhret ve ün biz bunlarla kendimizi kaybetmeyeceğimiz bir olgunluğa ulaştığımızda bizim kapımızı çalacak. Her şeyin hayırlısı. Zenginlik, eğer kişiyi yoldan izden çıkarıp olmayacak eylemler içinde zamanını tüketmesine neden oluyorsa böyle bir zenginlik şu pislik kapitalist sitemin içinde böyle bir fakirlik ondan daha üstündür.

   

LAZIM SÖZCÜĞÜNÜ HAYATIMDAN ÇIKARIYORUM

 Bu böyle olması lazım şu şöyle olması lazım. Aklen bir şeyleri düzeltme çabasından başka bir şey değil. Bunun oluru bu aklın yolu bir.Bu iş böyle olursa daha iyi olur. Evet hep iyiyi istedik daha iyi olsun daha güzel olsun. En güzeli olsun en iyisi olsun. Hep daha iyiye ve daha güzele olan bir yolculuk.
   Hep daha iyisini mi arzulamalı? Evet ama bireysellik düzeyinde bunu istemeli toplumsal düzeyde de istemeli fakat toplumsal düzeyde isterken akıl vermek lazım sözcüğünü olması gerekeni hayatımdan çıkarıyorum çünkü hak etmeyince ne kadar akıl verirsen ver çok basit şeyler bile değişmiyor.
    Bir filozofun mezar taşında şöyle bir yazı var:''önce dünyayı değiştirmeye çalıştım değiştiremeyeceğimi anlayınca, sonra ülkemi değiştirmek istedim onuda değiştiremeyeceğimi anlayınca bulunduğum yöreyi değiştirmeye çalıştım bulunduğum yöreyi de değiştiremeyeceğimi anlayınca sülalemi değiştirmeye çalıştım olmayacağını anlayınca aileme yöneldim son olarak ona da hiç bir etki edemediğimi görünce değiştirmekten vazgeçtim, halbuki önce kendimi sonra ailemi sonra sülalemi sonra bulunduğum yöreyi sonra ülkemi sonra kim bilir belki dünyayı bile değiştirebilirdim.'' diyor.
   Değişim ve dönüşüm dediğimiz süreç sürekli olan bir durum. Değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi burada değişimin kaçınılmaz bir süreç olduğunu herkes kabul ediyor. Çünkü her şey bir değişim değişim içinde. Değişim var ama bu olumlu yönde mi yoksa olumsuz yönde mi hangi yönde değişiyor.
   Geçmişe bir özlem varsa. Geçmişteki halini özlüyorsan üzerinden tır geçmiş demektir. Geçmişi özleyen geçmişte daha iyiydi her şey diyen birri olumsuz yönde değişmiştir. Maddi açıdan ilerlemiş olabilir ama manevi açıdan bu kişi kesinlikle geri gitmiştir.Ruhsal problemler yaşıyor bedeninde depremler yaşıyordur.
    Geçmişteki halini özleyen kişi acı çekiyordur istisnasız. Psikologlar hep karşı tarafın psikolojik durumunu analiz etme eğilimindedir. Bir insan kendi psikolojik durumunu nasıl tahlil edecek. işte geçmişteki halini özlüyor ise sıkıntı yaşadığının en büyük göstergesidir bu.
    Bırakalım dışarıyı kendimizden kendimize yolculuk edelim. Ne zaman geçmişteki halime özlem duysam anlarım ki çok kötü bir çukura düştüm.
    Geçmişe hiç özlem duymadım duymam da umarım anı biriktirmeyi seviyorum. Geçmişteki halimle şimdiki halimi kıyaslayabilmek için. O anılara özlem duyuyor muyum duymuyor muyum? Buna bakıyorum eğer anılara özlem duyuyorsam o anıdan daha üstün bir halde değilim bunu görüyorum.
    Anı biriktirmemin tek sebebi bu. Binlerce fotoğraf yüzlerce video çekmiş olmamın tek anı kaydetmemin tek ve en önemli sebebi bu. Geldiğimiz şuan ki aşamayı bize gösteren en temel gösterge anılardır.
    Anılarından korkan biri olmadım umarım olmam.
    Anılarda yaşayan biri de olmadım.
    Geçmişte yaşayan biri de olmadım.
    Geçmiş geçmişte kaldı.
    Hatalardan ders alıp ana bakmak lazım.
    Hayat geçmişte ve ya gelecekte değil şuan ki andan ibaret.
    Anı yaşamalı ama ders alan biri anı yaşarken hatadan hataya geçmişteki hatalarından daha büyük hatalara savrularak gitmez.
    Anı biriktiren biri anılarını iyi analiz eder.
    Biriktirmeyen biri iyi analiz yapamaz unutur.
    Unutmak yaşamak değildir.
    YAŞADIĞINI UNUTACAKSAN YAŞAMANIN ANLAMI NEDİR?