Mazlumun ahı zalimde asla kalmaz. Zalimlere bazen acıyorum başlarına gelecekleri bilseler küçük bir kare gösterilse anında yere kapanırlar. Ama öyle bir şey olmayacak tabi müddet tanınacak onlar o müddet dahilinde yine vazgeçmeyecekler kimisi çok ileri gidecek daha dünya iken kahır tecellisine maruz kalacak belki ahir hayatta da devamı gelecek. Şunu bilsinler istiyorum bir şekilde Allah'ın adil sıfatı tecelli ediyor. İsrail'li zalimlerin belki Filistinli günahsız sabileri öldürmesine karşılık isyan edenler var. Allah'ın adaleti bu mu diyorlar. Halbuki insan işin sonunu göremez.Allah hesap günü Mazlumun ahını zalimden alır varsa mazlumun günahlarını zalime yükler varsa zalimin sevapları mazluma yükler. Zalimi mahveder. Allah'ın sevdikerine kalbinden dahi olsa kötü düşünce geçirmeyeceksin. Allah sevdikleri ile beraberdir. Onlara yapılanı asla affetmez. En çok dikkat etmemiz gereken yer Allah'ın sevdiği bir kalbi asla kırmamak. Allah bizi sebdikleri ile beraber olmamız ve onlara karşı en küçük saygısızlığımızın dahi olmasını engellesin.Onlara karşı olacağımıza canımızı alsın daha iyi...
''Ve yed’ul insânu biş şerri duâehu bil hayr(hayri), ve kânel insânu acûlâ(acûlen).''(İsra Suresi 11. Ayet) İnsan, (sanki) onun duası hayırmış (gibi) şerre dua eder. İnsan, çok aceleci olmuştur.(İsra suresi 11.Ayet Meali)
İnsan işin sonunu bilemez. Belki o Filistinli çocuk yaşamış olsa çok büyük bir fitne çıkaracak gelecek de belki küfrün lderi olacak. Belki de onun o şekilde günahsız bir şekilde bu dünyadan ayrılması ile bir çok kişinin sabah akşam ibadetle ulaşamadığı çok büyük bir makama erişti. Ve gelecekte yaşasaydı erişemeyeceği ve hatta hak edemeyeceği kadar çok büyük nimetlerle ödüllendirildi. Hayat bu dünyadan ibaret değil ki. Hayatı bu dünyadan ibaret sayanlar haşa Allah'ın adaletini tartışmaya sokuyorlar. Kıçını yıkamaktan aciz olan haya yerlerini temizlemekten aciz olan kokuşmuş mendeburlar. Allah'ın adaletini tartışıyorlar. Önce git bir kendine çeki düzen ver ondan sonra her türlü ayarı veririz merak etme.
Hayır sandığın şer, şer sandığın hayır çıkar. o yüzden bir şeyi aşırı şekilde üstelemek mantıksız. Geçen gün biri bana diyor ki küçük çocuklara tecavüz edilmesine sen kader mi diyorsun diyor. Tabi ki de kader diyorum deyince beyninde yüzde yüz bir yobaz imajı oluştu bundan eminim.
Kader ney önce. Olumsuz olaylar kader olumlu olaylar kendi başarımız böyle bir şey yok ki. Kaderin dışında bir yaprak bile kıpırdamaz. Bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün alemlerde ki gerçekleşen her şey kaderin içindedir her şey kadere dahildir.
Ama adam öyle demiyor ki ağzında bir ben kelimesi saplanmış sen kimsin desem üç mantıklı cümle kuramaz. Çok para kazanırsa o kendi başarısı, batarsa o kader. Nerede saçma bir şey var sa kaderin üzerine atılmış.
Şu sayacak olduğum sebeplerden dolayı kaderin aklen tam manada açıklanmasının mümkün olmadığını kanıtlayacağım. İnsan aklı sınırlıdır. İnsan mekandan ve zamandan ayrılamayacağı için mekanın zamanın üstünde olan konuları anlatmakta izahatını yapmakta zorlanır çoğu zaman kendi de anlayamaz. Allah tarafından diyelim ki mekandan ve zamandan sıyrılıp kaderin ne olduğunu tam anlamıyla bilmiş olsa bile geri döndüğünde mekanın ve zamanın içine girdiğinde zaman ve mekan dışı algıladıklarını bu mekana ve zamana uyarlayamaz. Bundan dolayı kader konusunun kaderin ne olduğunun tam manasıyla bilinmesi mümkün değildir. Ama kaderin ne olduğundan ziyade kadere yanlış yaklaşımların çürütülmesi daha önemlidir.
Biz filmi iki defa izlediğinizi düşünelim. üçüncü defa izlediğiniz de filimdeki karakterler önceki izlediğiniz den farklı harekat edebiliyorlar mı? Edemezler. Allah katında her şey bir anda olup bitmiştir. O sonsuz ilmi ile daha bizi yaratmadan evvel bizim nasıl olacağımızı biliyordu.Kader Allah'ın her şeyi bilmesidir.
Kader değişir mi? Kader ayetlerinden icelediğim kadarıyla değişeni var değişmeyeni var. Benim algılamama göre sanki izah babında Allah kaderi ikiye ayırarak anlatıyor. Kaderi Mutlak ve kaderi muallak... Kaderi mutlak değişmeyen kader kaderi muallak ise değişen kader manasındadır. Allah'ın iki levhası vardır. Biri Levhi Mahfuz levhasıdır diğeri ise Lehv i mahv ı İsbat. Levhi mahfuz değişmeyen kaderin levhasıdır. Bütün her şey orada yazılıdır. Diğeri de değişen kaderin levhasıdır.
Değişen kader de bütün fiiller bir şartta bağlanmıştır. Gözyaşı döküp af dilerse şu beladan feragat edecek göz yaşı döküp bağışlanma dilemezse yaptığı hataya karşılık şu bela üzerinde sirayet edecek gibi. Ve ya sadaka verirse ömrü şu kadar uzayacak vermez ise şu vakitte ölecek gibi. Ölümü hak edecek kadar bir olay işlemişsindir ve ya bir şeye sebep olmuşsundur başının gözünün sadakasını verirsin Allah kabul eder seni affedip ölmeyip küçük bir kaza ile durumu atlatırsın mesela. Tabi biz örnek olsun diye yazıyoruz daha detaylı şartlara bağlanmıştır daha mantıklı açıklamalarla her türlü savunmayı men edecek düzeydedir.
Allah'ın karşısında kimse dik duramaz. Dik durmaya çalışanlar yamulur. Şundan dolayı şu hatayı işledim demiyeceksin affını dilemekten başka yapabileceğimiz hiç bir şey yapamayız. Mazeret sunamayız olsa bile sesini çıkartmayacaksın. Affet yarabbi sen affetmeyi seversin. Bundan başka diyebileceğimiz hiç bir şey yok.
Değişen kader vesaire bunlar izahat babında. Allah senin göz yaşı dökeceğini bilmiyor mu? Ve ya filan uçağa binip o uçağın düşmesi ile öleceğin halde uçağı kaçırıp ölmyeceğini bilmiyor mu? Karar değiştireceğini bilmiyor mu? Bilmez olur mu her şeyi biliyor. O halde kader değişmez. Allah bir damla göz yaşına kainatı değiştirebilir fakat bunu yapıp yapmayacağını da biliyor. Dolayısı ile kaderin değişmesi durumu izah babında olduğunu düşünüyorum.
İzah babında kaderi ikiye ayırarak incelemeye gerek var mı demek ki var olmasa Allah ayette kaderi ikiye ayırmazdı. İzah babında kaderi ikiye ayırmak zorundayız. Zira insanlar yanlış düşüncelere kapılabiliyor.
Kader ile ilgili ayetleri incelediğimiz zaman şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor Allah her şey benim dilemem ile oluyor senin bir hükmün yok diyor. Hüküm sahibi benim diyor. Yapan ve yaptıran benim sen ise yalnızca bir kuklasın diyor.
Küçük pencereden baktığın zaman yapan ve yaptıranı devre dışı bırakma ahmaklığına kapılarak ben yaptım zannediyorsun halbuki büyük pencereden baktığın zaman olayı tümüyle ele aldığın zaman yapan ve yaptıranın Allah olduğu ortaya çıkıyor.
Ufak bir olay canlandırıp üzerinde düşünelim. Hep cinayet vakıası örnek alınır genelde ama güzel düşünelim güzel şeylerle meşgul olalım. Kötü düşüncelerden ne kadar uzak durur isek o kadar iyi. Diyelim bir komutansın ve bir savaş kazandın. Ben kazandım diyorsun. Şimdi inceleyelim. Diyelim ki savaşı kazandıracak büyük bir hamle yaptın kaçarmış gibi yapıp düşmanı tuzağa düşürdün diyelim. Bu hamle ile düşmanı alt ettin diyelim. Yapmasaydın kaybedecektin. Şimdi başlıyoruz sana o zekayı veren kim? Sana o savaş anında ve ya öncesinde öyle bir tuzak aklına getirten kim? Manevi olarak düşündüğümüz zaman senin önceki hayatın dikkate alınarak yapmış olduğun bazı iyi şeylerin önüne gelmesi bu zafer olabilir. Düşman ise yapmış olduğu ters fiillerden dolayı bu yenilgiyi hakketmiş olabilir. Sen sadece bir piyon olmuş olabilirsin. Allah belki de seni araç olarak kullanıp intikamını alıyor olabilir.
Belki de tam tersi zaferle senden itikam alıyor olabilir. Sen şimdi zaferi kendi nefsinden bilip Allah'ın sana o zaferi kazandırdığını unutacaksın. Belki düşmanın Allah katında senden daha üstündü ama yapmış olduğu küçük bir hatadan dolayı Allah düşmanını seninle ikaz etti. Ve ya sana zafer vererek ona yenilgi yaşatarak onu daha büyük bir yenilgiden kurtardı. Yenildiği için daha fazla hazırlık yaptı sen ise zafer sarhoşluğuna kapılıp yattığın için kazandığın zafer daha büyük bir yenilgi olarak ilerde karşına çıktı. Allah'ın o zaferi sana bahşetiğini unutup o zaferi kendi nefsinden bildiğin için daha büyük kayıp yaşamış olabilirsin.
Gibi gibi gibi daha da uzatılabilir daha da iyi anlatılabilir. Ama en azından ufak bir kıvılcım da olsa mutlaka yakmıştır diye ümit ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder