5 Temmuz 2015 Pazar

Hz. Süleyman Peygamberin Üstün Hüküm Verme Kabiliyeti

''AZRAİL'İN BİLE SECDE ETTİĞİ ADAM'' İSMİNİN AÇIKLAMASI İÇİN BU YAZININ ÜZERİNE TIKLA




  Hz. Süleyman  üstün zekası gibi doğru  hüküm  verme  konusunda da maharetliydi. 



Hz.Süleymân (a.s)'ın (Adaletli) Hüküm Vermesi:
Hz. Dâvud (a.s), oğlu Süleyman'a; kendisinin yerine hü­kümdar olmasını vasiyet etti.
Hz. Dâvud (a.s) ölünce, Hz. Süleyman (a.s) 12 yaşında hükümdar oldu.
İbnü'1-Esîr ise, "el-Kânıil" adlı eserinde; Hz. Süleyman (a.s)'in, 13 yaşındayken hükümdarlığa geçtiğini kaydetmektedir.
Hz. Süleyman (a.s); yaşının küçük olmasına rağmen üstün akıl ve zeka sahibi birisi idi. Organizasyonu ve yönelimi güzeldi. Çünkü Allah, ona, daha küçükken bile hüküm verme ve güzel yargılama kabiliyeti vermişti. Kur'ân-ı Kerîm, onun bu üstün özellik ve zekasının bir kısmından bahsetmektedir. Bu olay, babası Hz. Davud'a bir fetva sorulması sırasında gerçek­leşmiştir. Bu olay hakkında; babası başka bir şekilde ve Hz. Süleyman ise bir başka şekilde cevap verdi. Fakat Hz. Süley­man'ın cevabı, hakkı daha iyi ihtiva ediyor ve doğruya daha yakın idi. Yüce Allah bu konu ile ilgili olarak şöyle buyurmak­tadır:
"Bir zaman Dâvud ve Süleyman, bir ekin konusunda hü­küm veriyorlardı: Bir grup insanın koyun sürüsü, geceleyin başıboş bir vaziyette bu ekin (tarlasının) içine dağılıp (ekine) zarar vermişti. Biz, onların (bu konuda verdikleri) hükmü gö­rüp bilmekte idik. (Fetvayı) bu (şekilde vermeyi) Süleyman'a Biz bildirdik. Çünkü Biz, Davud'a ve Süleyman'a, hüküm (peygamberlik, hükümdarlık) ve ilim verdik."
Yüce Allah'ın, "(Fetvayı) bu (şekilde vermeyi) Süley­man'a Biz bildirdik" ifadesi; Süleyman'ın verdiği hükmün, daha doğru olduğunu gösterir.
"Çünkü Biz, Davud'a ve Süleyman'a, 'hüküm' (adaletli hüküm verme kabiliyeti = hükümranlık) ve 'ilim' verdik ifa­desi ise; onların her ikisinin de, Allah tarafından bahşedilmiş hüküm ve ilim sahibi olduklarını gösterir.
Tefsirciler, bu olayı detaylı bir şekilde şöyle anlatmakta­dırlar: Bir adamın koyunları bir gece vakti bir kavmin ekin tar­lasına girip orada bulunan ekinleri yemişler ve ekinleri yok etmişler. Davalı taraf, Süleyman'ında orada olduğu bir sırada Dâvud peygambere gelip olayı olduğu gibi ona anlatmışlar. Bunun üzerine Dâvud Peygamber, koyunları, geceleyin telef edilen ekinin yerine tarla sahibine verilmesine karar verdi. O
sırada 11 yaşında olan Süleyman Peygamber bu kararın dışın­da şöyle bir karar belirtmiş:
"Koyunları, ekin sahibine ver. Onların sütlerinden, yavru­larından ve yünlerinden faydalansınlar. Ekin tarlasını da, ko­yun sahibine ver. Eski haline gelinceye kadar onu ıslah edip düzeltsin.
Bu karar, her iki taraf içinde daha iyi idi. Çünkü bunun sonucunda; koyun sahibi, koyunlarına sahip olacak ve tarla sahibi de, tarlasına sahip olacaktı.
Yine Hz. Süleyman'ın hüküm ve karar vermedeki görüşü­nün doğruluğu ile ilgili Buhârî ile Müslim'de, Resulullah (s.a.v)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir:
"(Dâvud Peygamber döneminde) iki kadın vardı. Bunların iki de oğlu vardı. Bir kurt gelerek birinin oğlunu götürdü. Bü­yük olan kadın, küçük olana:
- 'Kurt senin çocuğunu götürdü' dedi. Küçük olan kadın ise:
-  'Hayır, senin oğlunu götürdü' dedi. Aralarında anlaşa­mayınca, Dâvud peygambere başvurdular. Dâvud Peygamber, çocuğun büyük kadına ait olduğuna karar verdi. Bunun üze­rine bu iki kadın, (daha iyi bir sonuç almak için) Süleyman peygamberin yanına gittiler. Süleyman Peygamber (onların davalarını dinledikten sonra):
-  'Bana bir bıçak getirin, çocuğu ikiye bölüp aranızda bö­lüştüreceğim' dedi. Küçük olan kadın:
-  'Yapma. Allah aşkına, çocuk onun olsun' dedi.
Bunun üzerine Süleyman Peygamber, çocuğu, küçük ka­dına verdi