Mevlana Celaleddin Rumi'den Güzel Sözler
• İlkte son bulmaktır!.Başlangıçta bitmektir AŞK!
Varlıkta yok,yoklukta varlığı bulmaktır..
Aşk;ne hüzün,ne sevinç,ne de hülya...
Aşk,sahili olmayan uçsuz bucaksız bir derya!.
Aşk ne Mecnun,Aşk ne Leyla..
Aşk dediğin,yalnızca eşsiz yüce MEVLA!...
• Hayat bir uykudur, ölünce uyanır insan; sen erken davran ölmeden önce uyan...
• Eğriyi kendinde arayan, doğruyu kalbinde bulur ; Aşkına emekle yürüyen, dermanı derdinde görür.
• Bazen Bitmek Bilmeyen Dertler Yağmur Olur Üstüne Yağar; Ama Rengarenk Gökkuşağı da Yağmurdan Sonra Çıkar. . . !
• 'Ey gönül! Ne tuhaf değil mi,bir ömür,şah damarından daha yakın bir sevgiliyi aramakla geçiyor...
• Ümit, güvenlik yolunun başıdır. Yolda yürümesen de daima yolun başını gözet. “Doğru olmayan şeyler yaptım.” deme, doğruluğu tut. / O zaman hiçbir eğrilik kalmaz. / Doğruluk Musa’nın asası gibidir. Eğrilik ise sihirbazın sihrine benzer. Doğruluk ortaya çıkınca onların hepsini yutar.
• Gönlü ışık yakmayı, aydınlanmayı öğrenen kişiyi, güneş bile yakamaz. Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen benliğini yakıver.
• Bir mum diğerini tutuşturmakla ışığından birşey kaybetmez.
• Sözünü öyle bir izah et ki havas da avam da istifade etsin.
Herkesin aklının ereceği, fikrinin anlayacağı bir tarzda anlat.
Söz söyleyen kemal sahibi olursa, (mağfiret ve hakikat) sofrasını yaydı mı, o sofrada her türlü aş bulunur.
Hiçbir misafir aç kalmaz, herkes o sofrada kendi gıdasını bulur.
• Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.
• Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak,başka yere koymak.
• Bak… Bil ki domuzların önüne inciler serilmez
Mücevherden sarraflar anlar ancak, başkası bilmez.
Ne fark eder ki kör insan için elmas da bir cam da,
Sana bakan bir kör ise, sakın kendini camdan sanma.
Gel, gel, ne olursan ol yine gel !
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
Suskunluğum asaletimdendir, her lafa verecek bir cevabım var.Ama bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye...
Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.
Yüz rüzgarı olmak isterdim.
Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik?
Şu tertemiz tarlaya sevgiden başka bir tohum ekmeyiz biz.
Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar.
Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek, inciyle denizin varlığından da şüphe eder.
Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir, helvadır.
Cahil olanların merhameti ve lütfu azdır.
Fakire verilen daha onun eline geçmeden Allah'a ulaşır.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
Beri gel, beri!
Her insan bir alemdir. İnsan düşünceden ibarettir, geri kalan et ve sinirdir.
Üç sözden fazla değil , Tüm ömrüm şu üç söz , Hamdım, piştim, yandım
Sevgisiz insandan dünya, unutma ki korkarmış.
İnanan kişi, işlerini Allah emretti diye yapar. İnanmayan ise, mücadele ve gösteriş olsun diye yapar. Böyle inatçı kişilerin başlarına toprak saç.
Bir katre olma, kendini deniz haline getir
Mideyi bırak da gönül tarafına salın. Salın da Allah’tan perdesiz selam alasın.
Gece esen ve suçsuzların ahına karışan
Ey arkadaş, sufi, bulunduğu vaktin oğludur. Bu iş yarın olsun yarına kalsın demek, tarikat anlayışına uymaz.
Her rüzgarla otlar gibi sallanırsan, dağlar kadar olsan da bir ota değmezsin.
Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü, inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.
Allah mermere emir vermez.
Birşeyi bulunmadığı yerde aramak aramamak demektir.
Dostun yanına hediyesiz gitmek,buğdaysız değirmene gitmek gibidir.
Kötülerin övülmesi arşı titretir.
İçinde azıcık nur olmayana, dışarıdan verilen öğüt fayda vermez. [1]
Gelin bağa yeşiller kuşanan doğayı görün. Her köşede bir çiçek dükkanı açan doğayı görün. Güller gülerek sesleniyor bülbüllere: Susun, susarak doğayı görün.
Çünkü insan, kendisi hakkında söylenilen güzel sözlerden ibarettir.
Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak, başka yere koymak.
Ey Zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için tuzak hazırlıyorsun.
Kötülük insana tamahtan gelir. Kanaatten kimse ölmedi, hırsla da kimse padişah olmadı.
Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.
İnsanlar, güller arasında dikenler bulunduğundan şikayet edeceklerine, dikenler arasında güller yaratıldığına şükretmelidir.
O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti. Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.
Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.
Nefsinin istediğini yapıp da bir de “inşallah” demek Allah’la alay etmektir. Kimi kandırıyorsun?
Adam savaşmakla çetin er sayılmaz, öfkelendiği zaman kendini tutabilendir çetin.
Bil ki.. Domuzların önüne elmaslar serilmez, mücevherden ancak sarraflar anlar başkası bilmez, ne fark eder ki kör insan için elmas da bir cam da, sana bakan kör ise kendini camdan sanma.
Allah'ım sen kimi dertle hasta etmek dilersen ona ağlayış kapısını kapatırsın. Kimi de beladan kurtarmak dilersen gönlüne sızlanma ve ağlayış verirsin.
Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler.
Acele şeytan hilesidir, sabır ve tedbir Allah lütfu.
İnsan içki içmekte serbest, ama sarhoş olmakta serbest değildir.
Hayatının gidişi, Hz.Muhammed’in sünnetinden sapmasın. Onu bırakma! Aklına ve hünerine az güven!
Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir.
Aklın başına gelince pişman olacağın bir işi sakın yapma.
İnsanları iyi tanıyın, her insani fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin.
Gönül nuru olmayan gönül, gönül değildir. Bedende ruh yoksa topraktır.
Din düşmanlarının başına kılınç ol, kurt gibilere ateş saç; çünkü onlar, Yusuf düşmanıdırlar.
Ne insanlar gördüm üzerlerinde elbise yok, ne elbiseler gördüm içlerinde insan yok.
Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.
Allah’a şükür, rızkı artırır.
Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur. Kıskançlık ateşten meydana gelir.
Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız
Sukunetim asaletimdendir. her lâfa verilecek bir cevabım var.lâkin; Bir bakarım lâf lâfmı diye , birde bakarım söyleyen adammı diye.
İçteki kiri su değil, ancak gözyaşı temizler.
Gözünün cevherini nerede eskittin, beş duyunu nerelerde kullandın.
Allah üstünlük bakımından göz yaşını şehitlerin kanı ile eş tuttu.
Secde ve rükû, varlık tokmağını, Allah kapısına vurmaktır. Çok vur, mutlaka açılır kapı.
Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.
Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır.
Müzik Allah'ın dilidir.
Kızgınlıkla gönüllere ateş saldın mı, cehennem ateşinin aslı oldun gitti.
Cibilliyetsize ilim öğretmek, eşkıyanın eline kılıç vermektir.
Nerde akan gözyaşı varsa, oraya rahmet gelir.
Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki!
Madem ki rızkı taksim eden O’dur, o halde şikâyet küfürdür. Sabır gerekir. Sabır, genişliğe ulaşmanın anahtarıdır. Allah’tan başka herkes düşmandır. Sen asıl dostu düşmanlara şikâyet eder, halinden sızlanırsın öyle mi? Padişah köleye şikayet edilir mi? Akıllı ol.
Her zaman doğruyu söyle, ama her zaman her doğruyu değil.
Aklın yoksa yandın, ya kalbin yoksa o zaman sen zaten yoksun ki
Tutalım ki Ali’den Zülfikâr sana miras kaldı. Sende Ali kolu ve kalbi yoksa Zülfikar neye yarar ki?
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol. Hoşgörülülükte deniz gibi ol. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
Hırs insanı kör ve ahmak eder. Bilgisiz hale sokar da ölümü kolaylaştırır.
Kim benliğinden kurtulursa bütün benlikler onun olur. Kendisine dost olmayan herkese dost kesilir. Nakışsız ayna olur, tüm nakışlar onda seyredilir.
Sevgini vermesini öğren.
Madem ki denizi özlüyorsun, katreliği yok et gitsin.
Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?
Allah merhalesinde akıl beygirine yol yoktur.
Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır.
Hem gam çağında, hem esenlik çağında Allah’a dayanmadan, tümden ona teslim olmadan başka her şey düzendir, tuzaktır.
Daha da beri! Niceye şu yol vuruculuk?
Filozofların felsefesi, insanoğlunun zan ve şüphesini artırır. İslam’ın hikmeti ise, insanı yücelere ulaştırır.
Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.
Kendini noksan gören kişi, olgunlaşmaya on atla koşar. Kendini olgun sanan ise Allah'a bu zannı sebebiyle ulaşamaz.
Aşk,herşeydedir ama hiçbirşeyde görünmez.
Hayatı sen aldıktan sonra ölmek, şeker gibi tatlı şeydir
Sen anılması güzel olan söz ol.
Şu dünyada yüzlerce ahmak, etek dolusu altın verir de, şeytandan dert satın alır.
Akıllı insan düşündüğü herşeyi söylemez, fakat söylediği herşeyi düşünür.
Başkalarına imrenme, çok kimseler var ki senin hayatına imreniyorlar.
Denizin dibinde incilerle taşlar karışık olarak bulunurlar, övülecek şeyler de kusur ve yanlışların arasında bulunurlar.
Münafığın özrü kabul edilmez. Çünkü o özür dilindedir kalbinde değil.
Başta dönüp koşan nice bilgiler, nice hünerler vardır ki, insan onunla baş olmak isterse, baş elden gider. Başının gitmesini istemiyorsan ayak ol.
İnsan dostunun huyunu alır.
Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde? Dikenin itibarı gül himayesinde!
Kır oğul zinciri; hür gez, hür konuş,
Çalış çabala da nura ulaş. Pekmez içinde ne kaynatılırsa pekmez lezzeti alır. Havuç, elma, ayva, ceviz pekmezde kaynasa pekmez tadı alır. Bilgi nura karışırsa inatçı ve kötü kişiler bile bilgiden nur bulurlar.
İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
Sarhoş, cinayeti yapar da sonra "özrüm vardı, kendimde değildim"der. Kendinde olmayış,kendiliğinden gelmedi sana,onu sen çağırdın.
Yok mu altından gümüşten bir kurtuluş?
Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.
Eğer müslümanca yaşamak istersen Kur’ân’a sarıl; çünkü, onsuz islami hayat mümkün değildir.
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez.
Testide ne varsa dışına o sızar.
Mücevherler vakitle alınabilir ama vakitler mücevherle alınamaz.[3]
Sen öyle büyük bir varlğın aşkını seç ki, bütün peygamberler, onun aşkıyla kudret ve kuvvet buldular, şeref ve saadete erdiler.
Hak'tan bahar fermanı gelmedikçe, toprak sırrını açmaz.
Hiçbir ölü öldüğüne hayıflanmaz, sadece azığının azlığına hayıflanır. Ölen kuyudan ovaya çıkmış demektir.
Güneş olmak ve altın ışıklar halinde
Arslanın boynunda zincir bile olsa, bütün zincir yapanlara beydir arslan.
Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap.
Çünkü gönlün anlasın ki hepsine yer varmış.
Bir kimseyi tanımak istiyorsan, düşüp kalktığı arkadaşlarına bak.
Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.
Korku erkektir, umut ise dişi; onlardan ölümsüz ve temiz şeyler doğar.[2]
Büyük Allah’tan bizler niye terbiye isteriz? Çünkü terbiyesizler, Allah’ın lütfundan mahrumdurlar. Terbiyesiz, yalnız kendine kötülük etmez, bütün utanç ve erdem ufuklarını ateşler.
Şeytan tabiatı bakımından insana düşmandır. İnsanın helak oluşuna sevinir o.
Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel.
Cenab-ı Hakk kâfir için necis dedi. Fakat dikkat et ki; kâfirlerin dışı pis değildir. O pislik onların din ve ahlakındadır.
A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.
Sende en iyi ne varsa, dostuna onu ver.
Güzel yüz aynaya âşıktır.
Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir,
Kimde bir güzellik varsa bilsin ki ödünçtür.
Sen zayıfları yardımcısız, kimsesiz sanma; Kur’ân’dan “İzâ câe nasrullâh”ı oku
Ne tükenmez hazinesin ey dil! Ne devasız bir dert!
Ten midesi insanı samanlığa çeker, gönül midesi reyhana çeker. Ot ve arpa yiyen kurban olur, Allah nuru ile nurlanan Kuran olur. Senin yarın pislik, yarın da misktir. Kuran’la miskini artır.
Sabır sevinç anahtarıdır.
Senin için başkasını terk eden, başkası için de seni terk eder.
Kendi körlüğünü tedavi etmeye çalış, yoksa alem hep O'dur, fakat O'nu görecek göz olmalıdır.
Herkesin bakmadığı yönden bak dünyaya.
Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?
Uyku ve uyanma bir nevi küçük mahşerdir.
Gül düşünür, gülistan olursun. Diken düşünür, dikenlik olursun!
Can konağını aramadaysan, cansın; bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin,bir damla su arıyorsan susun,zulmün peşindeysen zalimsin,aşkı arıyorsan aşıksın,Gönlün neye kapılmışsa O’sun sen. Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir
Herşeyi, aramadıkça bulamazsın; fakat bu dost başka; bunu bulmadan arayamazsın.
Ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim
Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.
Dünle beraber gitti düne ait ne varsa, bugün yeni şeyler söylemek gerek.
Kargalar gülistanı işgal ettiklerinde bülbüller siner ve susar.
Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
Dünya tuzaktır. Yemi de istek. İstek tuzaklarından kaçının.
İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayiverir.
Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
Kötü huy kılavuzun oldukça mutlu olacağım sanma! Sen sabaha kadar gaflet uykusundasın, ömür ise kısadır. Korkarım ki,sen bu uykudan uyanınca gündüz olur.
Aşk, öyle engin bir denizdir ki, ne başlangıcı ne de sonu vardır.
Herkes aynı fikirdeyse, hiç kimse yeterince düşünmüyor demektir.
Yılan insanın sadece canını alır. Kötü arkadaş cehenneme sürer de ebedi hayatını mahveder.
Yerde bir zayıf aman dilerse, gökyüzü askerleri birbirlerine karışırlar.
Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur.
Zulüm demiriyle taşını birbirine vurma! Çünkü bu ikisi, erkek ve kadın gibi çocuk meydana getirirler.
Kim zahmet çekerse defineyi elde eder.
Biz güzeliz, sen de güzelleş, beze kendini.
Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.
Ayıpsız dost arayan, dostsuz kalır.
Nerde akarsu varsa, orada yeşillik vardır.
Ey Müslüman, edep nedir diye sorarsan bil ki edep, her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.
Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz
Kurdun kuzuyu yemeye niyetlenmesinde şaşılacak bir şey yoktur. Şaşılacak olan odur ki bu kuzu, kurda gönül bağlamış, aşık olmuştur.
Sebatsız sedef, inci tutmaz.
Kim sabrederse rızkı gelir ona. Aşırı hırsla çalışma ve çabalama sabırsızlıktır.
Tuzağa saçtığın taneler , cömertlik sayılmaz ki...
Gözünüzü açıp Kur’ân’a bakınız. Allah kelâmı olan kur’an’ın tüm ayetleri edep öğretmektedir.
Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.
Ayrılık içinde insanın gözünü açıp kapayıncaya kadar geçen zaman yıl gibi gelir.
Kadınlarda hayvani sıfat fazladır. Çünkü kadın koku ve renge fazlaca meyleder.
Dıştaki ateş suyla söner. Şehvet ateşi, parladıkça parlar; adamın yüzünün suyunu yerlere döker.
Canım tenimde oldukça Kur’ân’ın kölesiyim. Ben Hakk’ın seçkin peygamberi Muhammed’in yolunun toprağıyım. Her kim bundan başka benden bir söz naklederse, ona çok üzülür ve o sözden de çok üzüntü duyarım.
Bizim huyumuzla huylan, bize alış başkalarına değil.
Cehalet insanı çirkinleştirir.Suskunluğum asaletimdendir.Her lafa verilecek cevabım vardır.Lakin, lafa bakarım laf mı diye, adama bakarım adam mı diye.
O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile. İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin.
Oruç tutmak güçtür, çetindir ama Allah'ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından, bir derde uğratmasından daha iyidir.
Sual de bilgiden doğar, cevap da.
Hırsızlığın çirkinliği, çalınan şeye göre değişmez ki; ha bir altın çalmışsın ha bir iğne.
Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur.
İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir.
Doğruların yemin etmeye ihtiyacı yoktur.
Hamdım, piştim, yandım.
İnsan gözden ibarettir aslında, geri kalan cesettir. Göz ise ancak gerçek dostu görendir.
Üstünün dostu ol ki üstün olasın... Kendine gel be hey azgın, mağluplarla dost olma! Münkirin delili ancak ve ancak şudur: Ben şu görünen yurttan başka bir şey görmüyorum! Hiç düşünmez ki nerede görünen bir şey varsa o, gizli hikmetleri haber vermededir. Her görünen şeyin faydası, faydanın ilaçlarla gizli oluşu gibi o şeyin içinde gizlidir.
Ne olursan ol,yine gel.
Her şey kader ile takdir edilmiştir. Kısmetine razı ol ki rahat edesin.
Bir adamın camilere alıştığını görürseniz, imanlı olduğuna şahitlik ediniz.
Irz ve namustan mahrum olanlar, millet ve vatan hissi taşımazlar; böylelerinden sakınılmalıdır.
Bütün kâinat birbirine sevgi ile bağlanmış.
Şunu iyi bilki;eğer, gönlün, sırlarına mezar olursa muradın çabucak hasıl olur.
Eşekten şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı bakımından otu beğenir.
Eğer sen, can konağını arıyorsan, bil ki, sen cansın. Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan, sen bir ekmeksin. Bu gizli, bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen, anlarsın ki, aradığın ancak sensin sen.
Nasıl olur da deniz, köpeğin agzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner?
Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,Geriye kalan et ve kemiksin,Gül düşünür gülüstan olursun,Diken düşünür dikenlik olursun
Sabır, demir kalkandır.
Gülün dikene katlanması, onu güzel kokulu yaptı
Kanaatten hiç kimse ölmedi, hırsla da hiç kimse padişah olmadı.
Denizde inciler derinde olur. Çerçöp sahilde olur.
Kötü zanda bulunan kişi çirkindir. Aslında o kendi içini vurur karşıya.
Beni bir ben bilirim, bir de Yaradan.Bana bir ben lazımım, bir de Anlayan.
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
Seninle olduktan sonra ölüm, tatlı candan daha tatlıdır.
Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.
Genişlik, sabırdan doğar.
Sen diri oldukça ölü yıkayıcı seni yıkar mı hiç?
Gerçek aşkta ne vefa vardır ne cefa.
Kanat vardır Doğanı padişaha götürür;Kanat vardır Kuzgunu leşe götürür
Açlık, ilaçların padişahıdır. Hekimler niye perhiz verir düşünsene.
Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığını kır gitsin. Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.
DOST İSTERSEN HZ. ALLAH YETER
Dünyada dost ister isen Hazreti Allah yeter,
Mürşid-i kâmil ister isen Hazreti Kur'an yeter,
Delil ister isen Hazreti Muhammed yeter,
Meşgul olmak ister isen ibadet yeter,
İbret almak ister isen ölüm yeter,
Zengin olmak ister isen kanaat yeter,
Bunlar da yetmez der isen Nâr-ı Cehennem yeter...
Kaderde ne ise odur etme merak,
Uyma kendi nefsine, Hakkın emrine bırak,
Altundan ağacın olsa, zümrütten yaprak,
Akibet gözünü doyurur bir avuç toprak.
Bul erbabını danış akıl, dinlemek ferasettir,
Zaman ahir oldu, zuhur eden alamettir,
Heva-i nefsine uyma; sabrın sonu selamettir,
Ne aldandın be hey şaşkın bu can sana emanettir.
Mal ve mülkle mağrur olma, deme var mı ben gibi
Bir muhalif rüzgâr eser, savurur harman gibi,
Dünya malı elde iken düşmanların dost olur,
Elde bir şey kalmayınca dost bile düşman olur.
İbret gözüyle bakın dünya misafirhanedir,
Bir mukim insan bulunmaz ne tuhaf bir hanedir,
Bir kefendir en sonu zengin-fakir sermayesi,
Malına gururlanan gafil değil ya nedir?
Üstad Said-i Nursî'nin yorumu;
Dost istersen Allah yeter.
Evet o dost ise, herşey dosttur.
Yârân istersen Kur'an yeter.
Evet ondaki enbiya ve melaike ile hayalen görüşür ve vukuatlarını seyredip ünsiyet eder.
Mal istersen kanaat yeter.
Evet kanaat eden, iktisad eder; iktisad eden, bereket bulur.
Düşman istersen nefis yeter.
Evet kendini beğenen, belayı bulur zahmete düşer; kendini beğenmeyen, safayı bulur, rahmete gider.
Nasihat istersen ölüm yeter.
Evet ölümü düşünen, hubb-u dünyadan kurtulur ve âhiretine ciddî çalışır..
♥ Mevlana Sözleri
♥ Sevgide güneş gibi ol,
♥ Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
♥ Hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol.
♥ Öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründügün gibi ol.
♥ Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.
♥ Eşekten şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı bakımından otu beğenir.
♥ Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
♥ Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir, helvadır.
♥ Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?
♥ Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.
♥ Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.
♥ Nasıl olur da deniz, köpeğin agzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner?
♥ Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar.
♥ Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayiverir.
♥ Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü, inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.
♥ Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur. Kıskançlık ateşten meydana gelir.
♥ Dünya tuzaktır. Yemi de istek. İstek tuzaklarından kaçının.
♥ Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.
♥ Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığımı kır gitsin. Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.
♥ Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek, inciyle denizin varlığından da şüphe eder.
♥ Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamaesından ileri gelir.
♥ Oruç tutmak güçtür, çetindir ama Allah'ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından, bir derde uğratmasından daha iyidir.
♥ Birinin başına toprak saçsan başı yarılmaz. Suyu başına döksen, başı kırılmaz. Toprakla, suyla baş yarmak istiyorsan, toprağı suya karıştırıp kerpiç yapman gerek.
♥ Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır.
♥ Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.
♥ Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
♥ Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?
♥ Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler.
♥ Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.
♥ Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.
♥ İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir.
♥ A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.
♥ O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti. Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.
♥ Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.
♥ Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.
♥ Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
♥ Şu dünyada yüzlerce ahmak, etek dolusu altın verir de, şeytandan dert satın alır.
♥ Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.
♥ Sen diri oldukça ölü yıkayıcı seni yıkar mı hiç?
♥ Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
♥ Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır.
♥ Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir,helvadır.
♥ Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır.
♥ Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?
♥ Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.
♥ Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür.
♥ Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.
♥ Nasıl olur da deniz, köpeğin ağzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner?
♥ Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar
♥ Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir.
♥ Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayıverir.
♥ O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile. İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin.
♥ Genişlik, sabırdan doğar.
♥ Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü, inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.
♥ Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur.
♥ Kıskançlık ateşten meydana gelir.
Duydum ki Bizi Bırakmaya Azmediyorsun Etme
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.
Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.
Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için...
Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.
Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.
Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.
Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi,
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.
Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.
Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.
İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme
Mevlana Celaleddin Rumi
Dünya Bir Av Evi
Dünya Bir Av Evi
Bu öyle tuhaf bir ateş ki bir an bile sabrı,kararı yok.Nasıl olabilir ki hem sevgilinin yanında alevlenmiş,hem sevgilinin yanında değil.
Şekil nasıl ayak direyebilir ki sebatı yok.Öz nasıl elden tutabilir,nasıl yardım ader ki görünmez.
Dünya bir av yeri,yaratıkların hepsi de bir av.Fakat avlananların beyinden,bir eserden başka hiçbirşey belirmiyor.
Her yanda yükler var,denkler var,her yanda biz beyiz,uluyuz diyenler var; fakat asıl beyin konağında ne yük var,ne denk.
Ey can,elini çek de yüzünün rengi görünsün.Çünkü şu görünenlerin hepsi de ancak köpük,ancak şekil,ancak resim.
Nerde toz koparsa orda bir ordu vardır.Çünkü izsiz,dumansız ateş olmaz.
Sen eri tozdan anla,ne biçim erdir,tozundan anla; toz içinde insanı aramaya bak,tozda iş yok.
A bahtı kutlu,sen arar istersen,rahmetine sayı olmayan arayacı da seni arar ister.
Seni sel alıp götürürse anlarsın ki onun yolunda halkın ihtiyarı var gibi görünür amma gerçekte ihtiyar denen şey yoktur.
Yokluk aleminde az söz söylemeye ahdettim amma dikensiz gülü kim görmüş?
Kardeş,tanık ol,biz bu gülün dikeniyiz; bu çeşit diken olmakla da övünülür,arlanılmaz bundan.
MEVLANA CELALEDDİN
Taş Yürekli O Değil Benim
Taş Yürekli O Değil Benim
Bütün halkın başını yarmış da tutmuş,hastayım diye başını bağlamış.Feleğin sırtından,çekmiş,hırkasını almış da çıplağım diye bir laftır ortaya atmış.
Ah o taş yüreğinden,o rengarenk,çeşitli işvelerinden.Fakat hayır,taşyürekli o değil,benim.Çünkü asıl bu fitneleri karıştıran,bu esrikliği ortaya atan benim.
Kan deryasının ta dibindeyim.Kan içmeden sarhoş olmuşum.Fakat bir görsen,hani dersin ki bu kan içmiyor da üzüm suyuna gark olmuş.
Ey aşk,yüceliğinden göklere bile sığmıyorsun.Böyle olduğu halde nasıl oldu da gizlice şu gönlüme sığdın sen?
*Gönül evine sıçrayıp girdin,kapıyı da içerden sürmeledin.Bense ya ışık konan yerle sırça kandilim,yahut da nur içinde nur.
Beden,gebe bir zenci kadın,gönül onun karnındaki beyaz saçlı çocuk.Şu halde benim yarım miskten,yarım kafurdan.
Gönlümü sen aldın da ben onu mahsustan başkalarında arıyorum.Görmediğime el atmadayım amma bu çeşit körlerden değilim ben.
Şu sapsarı yüzüm,bir gün olurda toprağa girerse baş uçumdaki topraktan sarı gül bitecektir cancağızım.
*Nihayet Süleyman’da bir karıncanın derdini dinlemedi mi? Sen de Süleymansın ya,farz et,bir karıncayım ben.
Ne diye ağlarsın yüzlerce kovan balın var dedin.Ben hem ağlarım,hem petek yaparım.Bal arısıyla aynı hırkaya bürünmüşüm ben.
Bu dertten ağlamadayım amma yüzlerce devlete erişmişim de zevkimden ağlamadayım.
Bu dert yüzünden çektiğim eziyetin bir zerresini bile ellere satmam.
*Çenk gibi ağlarım çünkü gül bahçesinin bülbülüyüm.Yılan gibi kıvranırım çünkü definenin başındayım.
Kibirle,benlikle eşsin,ben deyip durmadasın diyorsun.Canım,ben benlikten uzağım amma o benlik,senin aksindir.
Ben hem hamım,hem kavrulmuş kebap olmuşum.Hem gülmedeyim,hem ağlıyorum.Alemi de hayretlere salmışım,kendim de hayretteyim.Vuslat içinde ayrılığa düşmüşüm ben.
Mevlana Celaleddin Rumi
nsan, büyük bir şeydir ve içinde her şey yazılıdır. Fakat karanlıklar ve perdeler bırakmaz ki insan içindeki o ilmi okuyabilsin. Bu perdeler ve karanlıklar; bu dünyadaki türlü türlü meşguliyetler, insanın dünya işlerinde aldığı çeşitli tedbirler ve gönlün sonsuz arzularıdır.
Hz. Mevlana, yeni bir durumsayış ve yeni bir anlayış:
“Kendine gel, yepyeni bir söz söyle de dünya yenilensin! Sözün öylesine bir söz olmalı kidünyanında sınırını aşmalı. Sınır nedir, ölçü ne? Bilmemeli!”
Ya olduğun gibi görün,
Ya da göründüğün gibi ol.
Hz. Mevlana’nın kendi bakış açılarını yansıttığı ve amaçlarını açıkladığı sözü:
“Biz birleştirmek için geldik, ayırmak için değil.”
Hz. Mevlana’nın evrensel bakış açısını anlatan bir sözü:
“Tapımızda (yolumuzda) riyazat yok; burada hep lütuf var, bağış var. Hep sevgi, hep gönül alış, hep aşk, hep huzur var burada.”
Hz. Mevlana sözlerinin şifa ve gıda oluşunun sırrını şu sözlerle açıklaaktadır:
“Söz söyleyen kemal sahibi olursa, marifet ve hakikat sofrasını serdi mi, o sofrada her türlü yemek bulunur. Herkes orada gıdasını bulur.”
Güzel söyle de halk, yüzyıllar boyunca okusun.
Tanrı’nın dokuduğu kumaş ne yıpranır, ne eskir.
Ben kilitten seslenen bir kapı anahtarı gibiyim sanki.
Sanır mısın ki benim sözüm sadece bir sözdür.
Ey oğul, herkesin ölümü kendi rengindendir. Düşmana düşmandır, dosta dost!
Ayna Türk’e nazaran güzel bir renktedir. Zenciye nazaran o da zencidir.
Ey can, aklını başına devşir. Ölümden korkup kaçarsın ya; doğrusu sen, kendinden korkmaktasın.
Gördüğün, ölümün yüzü değil, kendi çirkin yüzün. Canın bir ağaca benzer; ölüm onun yaprağıdır.
İyiyse de senden yetişmiş, yeşermiştir; kötüyse de. Hoş nahoş.. gönlüne gelen her şey senden, senin varlığından gelir.
Bizim sözlerimizin hepsi nakit, başkalarınınki nakildir.
Nakil, nakdin fer’idir.
Sözünü öyle bir izah et ki havas da avam da istifade etsin.
Herkesin aklının ereceği, fikrinin anlayacağı bir tarzda anlat.
Söz söyleyen kemal sahibi olursa, (mağfiret ve hakikat) sofrasını yaydı mı, o sofrada her türlü aş bulunur.
Hiçbir misafir aç kalmaz, herkes o sofrada kendi gıdasını bulur.
Güzel üslupla söz söyleyenleriz;
Mesih’in talebesiyiz; nice ölülere tuttuk da can üfürdük biz.
Surette kalırsan putperestsin. Her şeyin suretini bırak, manaya bak.
Hacca giderken hac yoldaşı ara. Ama ha Hintli olmuş, ha Türk, ha Arap.
Onun şekline, rengine bakma; azmine ve maksadına bak.
Rengi kara bile olsa değil mi ki seninle aynı maksadı gdüyor, aynı senin rengindedir, sen ona beyaz de.
Bu dünya zindandır, biz de zindandaki mahkumlarız.
Zindanı del, kendini kurtar!
Dünya nedir? Allah’tan gafil olmaktır.
Kumaş, para, ölçüp tartarak ticaret yapmak ve kadın; dünya değildir.
İnsaf et, aşk güzel bir iştir!
Onun bozulması, güzelliğini kaybetmesi, (insanlardaki) tabiatın kötü niyetli oluşundandır.
Sen, kendi şehvetine ve arzularına aşk adını takmışsın;
Halbuki şehvetten kurtulup aşka ulaşabilmek için yol çok uzundur.
Gönlünde Allah sevgisi arttı mı, şüphe yokki Allah seni seviyor.
Ben,
İnsanlara faydam dokunsun diye bu dünya zindanında kalmışım.
(Yoksa) hapishane nerede, ben nerede?
Kimin malını çalmışım?
Aynı dili konuşmak, akrabalık ve bağlılıktır.
İnsan, yabancılarla kalırsamahpusa benzer.
Nice Hintli, nice Türk vardır ki dildeştirler (aynı dili konuşurlar).
Nice iki Türk de vardır ki birbirine yabancı gibidirler.
Şu halde “mahremlik (yakınlık) dili” bambaşka bir dildir.
Gönül birliği (gönüldaşlık) dil birliğinden daha iyidir.
Gönülden sözsüz, işaretsiz, yazısız yüz binlerce tercüman zuhur eder.
Pergel gibiyiz; bir ayağımız sımsıkı şeriata bağlı,
Diğer ayağımızla yetmiş iki milleti dolaşıyoruz.
Ey özden habersiz gafil!
Sen hala kabukla öğünüyorsun!
Göğsünün içindekini hakiki gönül sanan kimse,
Hak yolunda iki üç adım attı da her şey oldu bitti sandı.
Aslında tesbih, seccade, tevbe, sofuluk, günahtan sakınma, bunların hepsi yolun başıdır.
Hak yolcusu aldandı da bunları varacağı konak sandı.
Bedenler, ağızları kapalı testilere benzerler.
Her testide ne var? Sen ona bak.
Ey Tanrı kitabının nüshası insanoğlu!
Sen, kainatı yaratan Hakk’ın güzelliğinin bir aynasısın!
Her şey sensin. Alemde ne varsa, senden dışarıda değil.
Her ne ararsan, onu kendinden iste, kendinde ara.
Kimden kaçıyoruz, kendimizden mi? Ne olmayacak şey!
Kimden kapıp kurtarıyoruz, Hak’tan mı? Ne boş zahmet.
Yetmiş iki millet kendi sırrını bizden dinler. Biz, bir perde ile yüzlerce ses çıkaran bir ney gibiyiz.
Hz. Mevlana’ya sormuşlar “aşk nedir?” diye. Ben ol ki bilesin! demiş…
Hz. Mevlana şöyle seslenmiştir insanlığa:
“Yine gel, yine gel, her ne olursan ol yine gel
İster kafir, ateşe tapan, putperest ol yine gel
Bizim bu dergahımız ümitsizlik dergahı değildir
Yüz defa tövbeni bozmuş olsun da yine gel.”
Hz. Mevlana, yeni bir durumsayış ve yeni bir anlayış:
“Kendine gel, yepyeni bir söz söyle de dünya yenilensin! Sözün öylesine bir söz olmalı kidünyanında sınırını aşmalı. Sınır nedir, ölçü ne? Bilmemeli!”
Ne olurdu, seninle tatlılaşsaydım; yaşayış zaten acı.
Ne olurdu, sen razı olsaydın benden de, herkes kızsaydı bana.
Ne olurdu, seninle aram düzgün olsaydı da, bütün alemlerle aram açılsaydı, dünya yıkılıp yansaydı.
Sen beni sevdikten sonra malın mülkün değeri mi olur? Zaten toprak üstünde ne varsa hepsi de toprak olacaktır.
Alem O’nunla kaimdir ve O’nsuz olan hiçbir şey yoktur. O’nun rızası, rahmeti, bereketi ve tecellisi olmayan hiçbir şeyin değeri yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder