Halk deyişine göre ''Allah'la kul arasına hiçbir şey giremez.'' denmektedir.Ben bu sözün mahiyetinin Halk arasında yanlış anlaşıldığını düşünüyorum.Allah'la kul arasına hiçbir şey girmiyorsa şu soruyu sormamız lazım.Allah'la Peygamber arasına niçin Cebrail aleyhissalam giriyor peki.Hz.Muhammed sallallahualeyhisselam Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna göre bu kulun arasında cebrail vasıta olduğuna göre Allah'la kul arasında demek ki bir araç var.Demek ki Allah bizimle konuşurken araya bir vasıta koyuyor.Bunun sebebi Allah'ın nurunun şiddetinin bizi incitmemesi içindir.Yani şiddeti zuhurundandır.Ve bundan dolayıda onu göremeyiz.
Allah bizlerle konuşurken araya vasıta koyuyor peki biz Allah'la konuşurken vasıta koyar mıyız?İşte asıl sözün yanlış telaffuz edildiği noktaya şimdik geldik.Sözün doğrusunu söyleyelim Kulla Allah arasına hiçbir şey giremez.Allah'la kulun arasına girer.Din yeşil bir fındığa benzer.Dışındaki yeşil posası şeriattır acıdır yutulmaz.İçindeki kahverengi kabuk tarikattır, serttir kırmasını bilen bir mürşid kırar.İçindeki meyve özde hakikattir.O özü yemekte marifettir.Fındık ne o dıştaki posa,ne o kahverengi kabuktur.Fındık içteki özdür.Fındığı dıştaki posadan ya da içteki kahverengi kabuktan ibaret zannedenlerle fındık konuşulamaz.Fındık, fındığı yiyen marifet ehliyle konuşulursa ancak fındığın ne olduğu anlaşılır.
Şimdi başlıkta ki sorumuza dönelim.Tarikatlar Kulla Allah'ın arasına girmez.Fakat Allah'la kulun arasına girer.Allah'tan cevap alabilmemiz için tarikata ihtiyaç vardır.Allah'a dua edebilmemiz için hiçbir şeye ihtiyacımız yok fakat onun cevabını duyabilmemiz için tarikata ihtiyacımız var.Başka türlü olmaz.Peygamberimizin benden sonra varislerim gelecek dediği varislerini arayıp bulmamız lazımdır.Tasavvuf eğitimine önce talip sonra da tabi olmalıyız.İslam bir yaşam dinidir bu ancak tasavvufla mümkündür.Fatih sulatan Mehmet Han devrini örnek almalıyız.O zamanki camilerde tarikat mensuplarına eğitim verebilmeleri için özel alanlar mevcuttu ve o alanlarda akşama kadar halkın sorularına cevaplar verilip tasavvuf eğitimiyle din yaşam biçimine aktarılmaktaydı.Bugünde öyle olursa ancak ilerler ve yükseliriz.Hak din hem ilerletir hemde yükseltir.İlim ise yalnızca ilerletir.Hak din ilimi de kapsar.
YAZARI: BAHADIR ÇAKIR O ADAM SENSİN...
Allah bizlerle konuşurken araya vasıta koyuyor peki biz Allah'la konuşurken vasıta koyar mıyız?İşte asıl sözün yanlış telaffuz edildiği noktaya şimdik geldik.Sözün doğrusunu söyleyelim Kulla Allah arasına hiçbir şey giremez.Allah'la kulun arasına girer.Din yeşil bir fındığa benzer.Dışındaki yeşil posası şeriattır acıdır yutulmaz.İçindeki kahverengi kabuk tarikattır, serttir kırmasını bilen bir mürşid kırar.İçindeki meyve özde hakikattir.O özü yemekte marifettir.Fındık ne o dıştaki posa,ne o kahverengi kabuktur.Fındık içteki özdür.Fındığı dıştaki posadan ya da içteki kahverengi kabuktan ibaret zannedenlerle fındık konuşulamaz.Fındık, fındığı yiyen marifet ehliyle konuşulursa ancak fındığın ne olduğu anlaşılır.
Şimdi başlıkta ki sorumuza dönelim.Tarikatlar Kulla Allah'ın arasına girmez.Fakat Allah'la kulun arasına girer.Allah'tan cevap alabilmemiz için tarikata ihtiyaç vardır.Allah'a dua edebilmemiz için hiçbir şeye ihtiyacımız yok fakat onun cevabını duyabilmemiz için tarikata ihtiyacımız var.Başka türlü olmaz.Peygamberimizin benden sonra varislerim gelecek dediği varislerini arayıp bulmamız lazımdır.Tasavvuf eğitimine önce talip sonra da tabi olmalıyız.İslam bir yaşam dinidir bu ancak tasavvufla mümkündür.Fatih sulatan Mehmet Han devrini örnek almalıyız.O zamanki camilerde tarikat mensuplarına eğitim verebilmeleri için özel alanlar mevcuttu ve o alanlarda akşama kadar halkın sorularına cevaplar verilip tasavvuf eğitimiyle din yaşam biçimine aktarılmaktaydı.Bugünde öyle olursa ancak ilerler ve yükseliriz.Hak din hem ilerletir hemde yükseltir.İlim ise yalnızca ilerletir.Hak din ilimi de kapsar.
YAZARI: BAHADIR ÇAKIR O ADAM SENSİN...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder