13 Kasım 2014 Perşembe

Orta Doğu Derin Strateji

     Ortadoğu iki dönemde huzur ve esenlik içindeydi. Birinci dönem Hazreti Peygamberimiz s.a.v. kurmuş olduğu İslam devleti zamanındadır yani 4 halife devrindedir. İkincisi ise hiç şüphesiz Osmanlı zamanıdır. Lakin Irak sınırları içinde yer alan Kerbela da İki cihan serveri peygamberimiz s.a.v efendimizin mübarek torunları olan Hasan ve Hüseyin'in şehit edilmesi ile bu ortadoğunun lanetlenmiş olduğunu iddia edenlerde vardır. Ben bu görüşe katılmamak ile birlikte Kerbela şehrinin yüreğimizdeki sızısı ta  o dönemden çıka gelmektedir.
       Ortadoğu asıl çatışma bölgesi olması petrolün 19.yy da önem kazanması ile başlamıştır. Bu süreç makımından hem ortadoğu olsun hem de zengin petrol kaynaklarına sahip kuzey Afrika olsun Osmanlının sınırları içerisinde idi. Bugünkü cezair,tunus,libya, mısır, Irak,suriye Osmanlının birer eyaletleri idi.
       Bu yüzden günümüz olaylarını anlayabilmek için geçmişe bir pençere aralayarak bakmak durumundayız. Bu pençereyi aralar iken 1.Dünya savaşını, Balkan savaşlarını, 2.Dünya savaşını, İsrail devletinin kuruluşunu,2001 ABD nin Afkanistan a girmesini ve hemen akebinde bu sürecin devamı olarak 2003 Irak savaşını kısaca inceleyecek, Günümüzde oluşturulmaya çalışılan projelerin alt yapılarını inceleme fırsatı bulacağız.
                                                                                 

Birinci dünya savaşı başlamadan önce Avrupa da etkin güç Almanya idi. Yandaki harita da bunu göstermektedir. Almanya büyük silah teknolojisi ile gözleri büyülüyordu. Osmanlıda da Alman hayranı bir tayfa mevcuttu bilindiği üzere İttihat ve terakki. Savaş başladığı sıralarda Almanlar işi önde götürüyordu fakat savaş yeni ülkelerin savaşa katılması ile bir anda yön değiştirdi. Özellikle ABD savaş bitmek üzere Almanlar galip gelecekken İngilizlere deniz altıları ile yardım götürüyordu. Bu neticede Almanlar da bu durumdan rahatsız olup. ABD nin deniz altılarını batırıyorlar. Bu olay neticesinde SON ANLARDA ABD 1.Dünya savaşına katılarak savaşın kaderini değiştiren ülke oldu. Öyle bizim Tarih kitaplarımız da bilindiği gibi Almanlar 1.Dünya savaşından çok büyük bir zararla ayrılmadılar. Savaşın en karlısı ABD olurken savaşın en zararlısı Osmanlı devleti olmuştur. Ve hemen Akabinde Osmanlı devleti İngiliz, Fıransız ve ABD üçkeninde paylaşıldı. Bu süreçte bu paylaşımı gerçekleştirebilmek içinde bizim oyalanmamız için iki küçük devlet yem olarak önümüze atıldı. Biri Yunanistan diğeri ise Ermenistan dır.
    Sonuç olarak İstedikleri gibi atlarını oynatmayı başardılar. Ve günümüz Tunus,cezair, Libya, Mısır,Suriye,Irak,Suudi Arabistan ülkeleri onların öncülüğünde kuruldu. Kendi aralarında da anlaşamadıkları için el altından gizli bir çekişme sonucunda oluşturulan devletler günümüz sunni el yapımı devletlerini oluşturdu. Günümüz devletleri bir çoğu henüz bu güçlü devletlerin mandasından kurtulabilmiş değildir. Türkiye de her ne kadar bağımsız olduğunu iddia etse de bu savaştan kalan antlaşmalar neticesinde örneğin lozan çerçevesinde tam bağımsız harekat edememektedir. Örnek vermek gerekirse boğazlardan geçen yabancı gemilerden geçiş ücreti alamamaktadır. Daha başka şeylerde var bu kadarı kafidir.
   12 Adalar sorunu da ta o zamanlara dayanır. Osmanlı Trablusgarp savaşı ve Balkan savaşları aynı anda patlak verince bir taraftan vazgemeyi düşündü ve Trablusgarptan vazgeçti. Balkanlarda bir antlaşmaya varamazdı çünkü balkanlardan gelen tehlikenin hedefinde İstanbul vardı.
   Trablusgarp savaşı balkan savaşı nedeniyle erken sonuçlandı. Bu çerçevede imzalanan Uşi antlaşması gereğince Trablusgarp büyük bölümü İtalyanlara verildi. Savaşların yoğunluğu sebebiyle 12 adaları koruyacak donanmasının bulunmaması nedeniyle Osmanlı 12 Adaları da yaklaşan tehlikeden korumak için İtalyanlara kiraladı. Fakat bu adalar da düzgün bir siyasi masa savaşı verilmemesi sebebiyle Yunanistan a bağışlandı. (Not=Milli mücadeleden sonra bağışlanıyor.Ayrıca çok traji komik bir olay yaşanıyor gevurun bize bıraktığı fakat bizim lozanda bize bırakılan adalardan biri olan Limni adası kaydı tutan görevliler tarafından unutulunca zapta geçmediği için o da Yunanlılara bağışlanmış oldu)
     
      Lozan da verilen yerler bunlarla sınırlı değil; Bize bırakılan Batum'u Ruslara hediye ettik burası petrol bölgesi ilerde başımıza iş açmasın senin olsun dedik. Bizim masada mücadele verip bize bırakılmayan yerleri de büyük bir pazarlıkla almamız gerekiyor iken tam tersine biz de toprak çok sizin olsun dedik ne yazık ki , Bunlardan biri de Kerkük Ve Musul dur. Dünya savaştan bıkmış bir haldeydi. Eğer Türkler Kerkük ve Musul konusunda çok ısrar ederler ise verin. Denildiği halde Kerkük ve Musul İngilizler eşliğinde kaybedildi.
    Bu sayılan yerler zira önemli Birinci Meclisin Misaki Milli sınırları içerisinde dahildir. 1.meclis En son en kötü ihtimalle bzim olması gereken bir sınır belirliyorlar. Lozan delegelerine diyorlar ki en son bu sınırlara kadar gelebilirsiniz buradan öteye geçmemişken daha fazlasını alabiliyorsanız alın sonuçta hakkımız var deniyor. Lakin öyle denmemiş gibi vatan toprakları masa başında kaybediliyor. Çephede kazanılan zafer masa başında hezimete uğruyor.
 
     Söylenecek çok söz var fakat 1.Dünya savaşında en ağır kayıpları veren ülke biz olduk. 1.Dünya savaşı sürecini Milli mücadeleden çok fazla ayırmıyorum.

    Birinci Dünya savaşı ve Lozan hezimeti bahsini burada bitiriyorum.
 


İkinci dünya savaşı ve yeni güç dengeleri.
       Yandaki haritada da görüldüğü gibi Almanlar denize düşen yılana sarılır mantığı ile Nazi partisi lideri Adolf Hitlere sarıldırlar. Üstelik ırkçı olduğunu bildikleri halde. Çünkü günün gerekleri böyle gerektiriyor. Bazı nefret dolu içerikler halkın hoşuna gidiyordu. Almanlar binici dünya savaşında aldıkları yenilgiyi şimdi zaferle sonuçlandırmak istiyorlardı. ve bu neticede güçlü bir savaş sanayisi kurdular. Almanlar çok disiplinli bir millettir. O dönem için dünya savaş teknoljisinin %75 ini elinde bulunduran Almanlar ikinci dünya savaşını başlattı.İlk etapta her zaman olduğu gibi. Çok hırslı başladılar. Yukarıda görülen haritada ki gibi Rusyayı Moskovaya kadar işgal ettiler. Fıransayı parise kadar işgal ettiler. Neredeyse Tüm avrupayı kucaklıyorlardı ki İngiltereyi de şamarladılar lakin ingiliz Kurnazlığı yine galip geldi savaşın sonunda. Almanlar bu süreçte Türkiye ye ye de saldıracaktı sebep bilindiği üzere Batum Petrolleri idi. Türkiye üzerinden geçmeyi planladılar fakat Karadeniz milletinin onları gerilla tekniği ile rahatsız edecekleri endişesi ile burada rahat çalışma yapmayacaklarını Rusya da o dönem için Kırım ruslara karşı olduğu için yukarıdan geçmeyi daha uygun buldular. Bunu neden anlattık İnönün askeri dehası sayesinde 2.Dünya savaşına girmediğimizi söyleyenlere karşılık bunu anlatma gereği duyduk. Zira 2.Dünya savaşına girmediğimiz halde sefalet çektik.Buğdaylar vesaire gibi ürünlerden kar elde etmek için depolarda saklayan cumhuriyet döneminde oluşturulan zengin zumre bu depolarda sakladığı çoğu ürünü çürütmüş ve halkı büyük bir kıtlığa sokmuştur.
   Her neyse Nazileri İkinci dünya savaşında hangi güç durduruyor. Bunu belirtmek gerekir. Bildiğiniz gibi aslında seneryo çok farklı değil. İngiltere babası ABD yi savaşa sokuyor ve ABD en gelişmiş silahlarla Nazi filosunun işini bitiriyor. Sonuçta Almanlar büyük bir tokat yiyorlar ve o kalkan götlerinin üzerine tekrar oturuyorlar.
 
     İkinci dünya savaşı sürecinde ezilen bir millet var bunlar yahudiler, Yahudileri ADOLF HİTLER FIRINLARDA yakıyor. Çok büyük işgebce ve zulümlerle karşılaşıyor yahudiler. Toplu soykırıma tabi tutuluyorlar. Sonucunda ise ABD ve İngiltere öncülüğünde Yahudiler Rusya ve Almanyadan göç etmeye başlıyorlar nereye Filistine. Çok çeşitli nedenlerle bir çiban gibi ortadoğuya bir devlet kuruluyor. Adı İSRAİL.




Bugün ise Yahudiler kendilerine yapılan bu zulmün aynısını kendileri Filistin ahalisine yapıyorlar. Hemde o topraklarda hiç bir hakları olmadığı halde bunu yapıyorlar. Yahudilerin Filistine yerleşme süreci Arap maskesi altında gerçekleşiyor.Filistinliler avanak araplar gelmişler yerlerimize değerinin 4 mislini  10 mislini veriyolar diyerek bu araplara arazilerini sattılar. Sonra bu Arap maskesi bir iniyor. Birde bakıyorlar ki arap diye sattıkları yerlerde Yahudi Hagana cemiyeti çıkıveriyor. İşte İsrail in kuruluşu da böyledir sevgili okuyucularım.
  Yanda gösterildiği gibi normalde filistin devleti olması gereken bölge artık yavaş yavaş tamamına yakını İsrail devleti olmuş durumdadır. İsrail oluşum sürecini tamam edene kadar. Gerçekleştirmek isetidiği Arzu Mevud yani vadedilmiş topraklar. Bu proje kapsamında şimdiden işi basitleştirmek için. Ortadoğu da basit yapılar oluşturmaya çalışmaktadır. Bu süreç dahilinde  bir çok yeri üçe 2 ye bölerek kendine uygun bir yem haline getirmeye çalışmaktadır. Güçlü bir ülke ile baş etmektense bölük bölük parçaları kendine katmak daha basittir. Taktikleri böl parçala ve sahiplen şeklindedir. Nitekim Filistini de aynı bu şekilde kuzey ve güney şeklinde böldüler. Ve daha sonra kendileri zayıf parçaları içine çektiler.

İsrail in arzu mevud toprakları Türkiye nin güney kısımlarını da kapsamaktadır. Dolayısı ile buralarda da bir girişim içindedirler. Elimize geçen haritayı gösterelim. Bu harita onların bölmek parçalamak istedikleri bölgelerin haritasıdır. İsrail bizim Avrupa birliğine girmemizi istemiyor çünkü karşısında büyük bir kitle olan Avrupayı almak istemiyor. Bu netice de Avrupa da ki bir çok Mason Türkiye nin Avrupa birliğine girmesine karşıdır.Sonuç olarak bir çok devletin başında masonlar olduğu için. Avrupa birliği de masonların ağırlığında olduğu için Türkiye nin Avrupa biliğine girmesi mümkün değildir. Keşke girse ama bu hiç bir zaman mümkün olmayacaktır. Almanya istemiyor. Aalmanların ki masonluktan değil ama onlar Türklerin işgücü akınından korkmaktadır. Fıransa mesale istemeyişi masonluğundanır.

  Bu çerçevede ele aldığımız zaman Masonların dünya üzerinde bir çok ülkeye hakim olduklarını görürsünüz. Kur'an bize şu değerli öğüdü vermektedir. Yahudi ve Hiristiyanlar ile dost olmayınız onlar ancak bir birlerinin dostudur sizin ise düşmanınızdır. Onların dinine girmedikçe size rahat vermezler. Buyurmaktadır. Yine Kur'an bize öncelikli olarak ilişkilerimizde atesitte putperese mecusiye karşın her ne kadar bozuk bir inanışa sahip olsalarda tek tanrı inancına sahip milletleri daha ileri planda tutmamız gerektiğini öğütlemektedir. Yani nisbeten putperese karşı Yahidiyle ticaret yapmak daha mantıklıdır. Ama müslüman durur iken yahudiye gitmek onunla ticaret yapmak da yanlıştır. Önceliklerimizi belirler iken en evvela kendi çehremizden başlayarak genişleyen bir halka gurubu oluşturmalıyız.

    Türkiye kendisi şimdi uygun zamanda uygun girişimle harekat etmeyi başarırsa kanımca hedefi 12 den vurur. Hem Yahudileri hem de ABD nin etkinliğini bitirir. Önemli olan uygun zamanda ringe çıkmak bence. Gelecek hakkında konuşur isek. ABD nin derin devlet yapılanmasını Yahudiler oluşturmaktadır. Bu çerçevede ABD çoğu zaman kendi istediği gibi harekat edememektedir.
 
     ABD geçmişine ufak bir yolculuk yapacak olursak. Vietnam savaşında Rusya Vietmünama yardım ettiği için ABD o savaşı kaybetti Fakat bize Rambo filimleri ile sanki galip miş gibi bir imaj verdi. ABD yenilmez değildir. Aynı şekilde ABD de vietnam ın acısını Rusların Afkanistan a saldırması ile aldı. Afkanistan savaşında ABD Taliban ve El kaide ye destek vererek Rusları burada alt etmeyi başardı. Peki Rusların Aafkanistan a giriş sebebi neydi acaba. Afkanistan dünya uyuşturucu ticaretinin %96 sını gerçekleştiriyor. Veriler doğru ise bundan kazanılan miktar Yıllık 4Milyar dolar. Bizim Kanal İstanbul Projemiz kadar. Bu miktar devletler açısından çok büyük dev miktarlar değil. O yüzden bu konuyu biraz daha araştırdım. Ve lityum denilen element yüzünden buraya girdiklerini anlamış bulunmaktayım. Lityum jarj edilebilir pillerde kulllanılan bir teknolji ama sadece pil teknolojisine dayanmıyor. Ama leptopların çıkış tarihine bakar isek Afkanistan ile olan bağlantıyı çok yakından göreceksiniz.
 
   ABD evvelde anlattığımız nedenden dolayı destek verdiği El Kaide ve Taliban a kendi menfaatları çerçevesinde sahaya inerek onları etksiz hale getirmiştir. Dikkat kesilin Rusya ile karşılaşmasını duellosunu El Kaide ye destek vererek gerçekleştirdi daha sonra ise oldukça güçlenen bu gurup onun menfaatlerine ters harekat ettiği için o gurupla savaştı. Bugün Irak ve Suriye de etkin rol oynayan İşid'e karşı daha dikkatli davranmaktadır. Kendi çıkarları doğrultusunda Işid i ne çok güçlenmesine fırsat veriyor ne de tamamen yok olmasına fırsat veriyor. Işid e karşı bir savaş eylemine girmeyecek olan ABD ışid kendi petrol rafinerisine saldırdığı vakit Ona karşı ufak çaplı hava operasyonları düzenliyor. Nedeni var ama. Işid i yok eder ise bu Yyahudinin planına ters düştüğü için arası Yahudilerle açılacak ama bu olursa Yahudi sermaye demek derin devlet demek Obama hükümeti zora girer barışcıl sebeplerle oraya geldi iç asayişinin bozulmaması için eşşeğe dayı diyecek mecbur çünkü. Türkiye açısından ise Türkiye Türkmen birlikleri ile olaya müdavim olmaya çalışıyor. Türkiyenin politikası şu aşamada doğrudur. Büyük ORTADOĞU projesi kapsamında Ortadoğunun topraklarına sahip olmak istiyor. Ama bu süreçte ortadoğunun petrollerine sahip olamayacağını çok iyi biliyor. O yüzden bu süreçte Büyük Orta Doğu Projesinin türkiye açısından ihtiva ettiği önem şundan ibaret. Petrol mü sitorsunuz alın sizin olsun ey ABD kaç yıl istiyorsun şu kadar tamam 95 i o dediğin müddete kadar senin olsun toprak ise benim egemenliğim altımda olsun ne diyorsun ABD ile bu konuda görüşülüyor zanneder isem. Sıcak bakıyorlar bence. Bilmiyorum tabi işin iç boyutunu ama. Bu bile büyük bir kazanım olur yarın öbür gün güçlendiğimiz zaman duruma göre harekat etme imkanı yakalar en azından. Ve işin bir başka boyutu ise İslam dünyasında artık bir halife ünvanına da sahip olur. İslam dünyasını da birleştirme ve tekrardan yükselişe geçme devrinin imzasını atıyor olabilir.

 Şuan ABD içindeki Yahudiler sermayelerini Çin e taşımaya başladılar bu taşınma süreci bittiği ve ya bitmesine yakın ABD büyük bir ekonomik buhrana girecektir. O vakite Türkiye son hız hazılığını yapmalı ve uygun zamanda uygun hamleyi şimdiden ayarlamalıdır. Sonuç olarak Türkiye gelceğin parlıyan yıldızıdır. Eskikilerin deyimi ile gelişmiş devletler bir kocakarı gibi Türkiye ise kaybakları bakımından bir gen kız gibidir. O halde iyi bir türkiye kurmak için her türlü hammaddeyi bunun içinde insan da dahil olmak üzere çok iyi kullanmalıdır. Son bir söz sen yanmaz isen ban yazmaz isem nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. Aydınlığı ümid ediyor isek biz çile çekeceğiz. Gelcek nesili güçlü yetiştireceğiz. Bu develeti onlara emanet etmek istiyor ve gönlümüz rahat rahat mezarda bedenimiz yatar iken ruhumuzun ise kabirde rahat gönül rahatlığı ile dolaşması için onları yapacağımız fedakarlıklara değer bir şekilde yetiştrimeliyiz. Açıkcası ben peşimden gelecek nesil eğer alkolik, fuhşiyat düşkünü bir nesil üreyecekse onlara güzel vir gelecek bırakmak uğruna kendimi harcamayı neden isteyeyim. Çanakkalede şehid olanlar eğer bizim için şehit olduklarına göre onlara uygun hal harekat ve tavır içinde olmalıyız. İçki içmek bedenimi ve ruhumu şeytana teslim etmek bana haramdır. Bana haramdır elimden geldiğincede bu dert ve belalara müptela olan kardeşlerimide bu dert ve beladan kurtarmak için uğraşıyorum. Zira biz böyle bir millet değiliz. Osmanlı torunu engin düşünür. Sığ ve bayağı düşünmez. Osmanlı torunu olduğumuzu hissetirmenin zamanı geldi de geçiyor bile...

  AllAH Bizi gelceğe en iyi şekilde hazırlasın düşmanlarımızı ve rakiplerimizi alt edecek güç ve kudreti bize bahşetsin.....

Gelecek de işler yolunda gider ise yapılması planlanan haritamız yandaki gibidir. Kerkük ve Musul uda içine alan bir harita aşağı tarafta özerk bir Türkmen devleti kurulmasını planlanıyor planlanmıyor ise de planlamalılar. Bir çok gurup suriye ve Irakta savaş içindeler bu gurupların içinden Türkmenlerin eli güçlendirip onlarla birlik olarak bir devlet kurmamız lazım. Diğer gurupları bir birine düşürüp zayıflatıp Türkmenleri güçlendirerek bu başarılabilir. Mümkün yani. Tersi de mümkün İsrail ile komşu olup ilerde güney topraklarını kaybetmemiz de mümkün olay akılllı davranıp geleceği şimdiden tahmin güçümüze bağlıdır.




YAZARI = BAHADIR ÇAKIR                           O ADAM SENSİN...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder