HİKMET
“Bilmiş olunuz ki, her cesette bir kalp vardır. Her kalbte bir gönül vardır. Her gönülde bir sır vardır. Her sırda bir gizlilik vardır. Her gizlilikte daha büyük bir gizlilik gizlidir. İşte BEN bu gizlilerin gizlisindeyim” HADİSİ ŞERİF
“Ben size Allah’ı öğretirim, O’nu tanıyıp bilmekse, o kalbin işidir.” (Hadisi Şerif)
Bilenler buldular. Bulmak için bilmek lazım bilmek için öğrenmek lazım. Harfler zahiri bilgiye tezahür eder.Harfler hikmete yanaşamaz. Yazı hikmeti aktarmada bir araç değildir. O yüzden hikmeti bilmek için muhabbete ihtiyaç vardır. Bu da asırlarca aktarılarak ulaşmıştır.
Hakikate çıkan yollar dışarı da değildir bizzat bizdedir. Hakikate giden yol gönlümüzdedir. Onu dışarıda örtüde böcekte çiçekte aramak nafile bir uğraştan ibarettir. Hikmet kaleminden çıkan cümlelerde kendi başına değildir yazsa da kalem bil ki bir yazan var bir de yazdıran. Mest olanların, sermest olanların kelamı kendinden değildir. Kimimiz bir parmak tattık bu baldan kimimiz baştan aşağı bal olduk. Kimimiz ise tatmadığı halde bala bakarak balı tattığını zannetti ve başladı tatmadığı tadı anlatmaya.
Bir yiyecekten alınan tat anlatılabilir mi? Kahveyi içtin tadı nasıldı diye sorduk. Güzeldi dediniz. Bu ifade kahvenin tadını anlatabilir mi? Herkes aynı kahveyi içse de aynı tadı mı alır acaba. İşte hakikatte öyle her tadan aynı lezzeti almaz. Farklı farklı lezzetler alır ve herkes kendi dilince başlar anlatmaya. Ama değişmeyen ölçütleri de vardır. Balsa tadılan herkese göre şekerlidir. Ama tadı herkes için aynı olmaz.
Her insanda bir gönül bahçesi var. Bizim işimiz bu gönül bahçesi ile. Her insanın gönül bahçesi farklı içinde ne gizli ağaçlar ne gizli meyveler var. Tatmayan ne bilir. O gönülleri bilende var bildiren de. Bilen aynı zamanda bildiren de. Kendi benliğinden sıyrıldığın zaman başkalarının gönül bahçelerine girip oralarda dolaşma fırsatı elde edersin.
YAZARI=BAHADIR ÇAKIR O ADAM SENSİN....
“Bilmiş olunuz ki, her cesette bir kalp vardır. Her kalbte bir gönül vardır. Her gönülde bir sır vardır. Her sırda bir gizlilik vardır. Her gizlilikte daha büyük bir gizlilik gizlidir. İşte BEN bu gizlilerin gizlisindeyim” HADİSİ ŞERİF
“Ben size Allah’ı öğretirim, O’nu tanıyıp bilmekse, o kalbin işidir.” (Hadisi Şerif)
Bilenler buldular. Bulmak için bilmek lazım bilmek için öğrenmek lazım. Harfler zahiri bilgiye tezahür eder.Harfler hikmete yanaşamaz. Yazı hikmeti aktarmada bir araç değildir. O yüzden hikmeti bilmek için muhabbete ihtiyaç vardır. Bu da asırlarca aktarılarak ulaşmıştır.
Hakikate çıkan yollar dışarı da değildir bizzat bizdedir. Hakikate giden yol gönlümüzdedir. Onu dışarıda örtüde böcekte çiçekte aramak nafile bir uğraştan ibarettir. Hikmet kaleminden çıkan cümlelerde kendi başına değildir yazsa da kalem bil ki bir yazan var bir de yazdıran. Mest olanların, sermest olanların kelamı kendinden değildir. Kimimiz bir parmak tattık bu baldan kimimiz baştan aşağı bal olduk. Kimimiz ise tatmadığı halde bala bakarak balı tattığını zannetti ve başladı tatmadığı tadı anlatmaya.
Bir yiyecekten alınan tat anlatılabilir mi? Kahveyi içtin tadı nasıldı diye sorduk. Güzeldi dediniz. Bu ifade kahvenin tadını anlatabilir mi? Herkes aynı kahveyi içse de aynı tadı mı alır acaba. İşte hakikatte öyle her tadan aynı lezzeti almaz. Farklı farklı lezzetler alır ve herkes kendi dilince başlar anlatmaya. Ama değişmeyen ölçütleri de vardır. Balsa tadılan herkese göre şekerlidir. Ama tadı herkes için aynı olmaz.
Her insanda bir gönül bahçesi var. Bizim işimiz bu gönül bahçesi ile. Her insanın gönül bahçesi farklı içinde ne gizli ağaçlar ne gizli meyveler var. Tatmayan ne bilir. O gönülleri bilende var bildiren de. Bilen aynı zamanda bildiren de. Kendi benliğinden sıyrıldığın zaman başkalarının gönül bahçelerine girip oralarda dolaşma fırsatı elde edersin.
YAZARI=BAHADIR ÇAKIR O ADAM SENSİN....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder